Musab Turan'ın babası Fatih Altaylı'yı üzdü: AKP'ye müstahak ama...
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, Anadolu Ajansı muhabiri Musab Turan'ın basın toplantısında sorduğu soruyu ve babasının Turan'a sahip çıkmamasını eleştiren bir yazı kaleme aldı.
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, Anadolu Ajansı muhabiri Musab Turan'ın basın toplantısında sorduğu soruyu ve babasının Turan'a sahip çıkmamasını eleştiren bir yazı kaleme aldı.
Altaylı, Turan'ın yaptığının yanlış fakat AKP'ye müstahak olduğunu savunurken "Bir evlat için en üzücü olabilecek durum babası tarafından satılmaktır." dedi.
Altaylı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle:
"Her gün milleti eğlendirecek bir mevzu çıkıyor ortaya.
Sedat Peker ile şenlenen sıkıcı, renksiz siyaset, Peker sonrası tam bir “Kim kime dum duma” panayıra döndü.
Dünün eğlencesi de Anadolu Ajansı muhabiri Musab Turan’ın iki bakana “sorusuydu.”
Soru kelimesi aslında lafın gelişi. Turan soru falan sormadı,.
Bir partili olarak bakanlara verdi veriştirdi ve bunu da bir ajans muhabiri olarak yaptı.
Sonrasında Musab Turan hakkında türlü şey söylendi.
Ne FETÖ'cülüğü kaldı, ne kumpasçılığı.
Bunlar doğru da olabilir, ben bilemem, o genci orada işe alan ve yıllardır çalıştıran da ben değilim sonuçta.
Ama sanki hiç bilinmeyen biriymiş gibi aile şeceresi ve şecere mensuplarının 10 yıllık tweet geçmişi ortaya döküldü.
Sonuçta kanaat şöyle tecelli etti: “Zaten bunlar FETÖ'cü.”
Oysa AK Parti içinde 10 yıllık tweet taramasına baksan FETÖ'cü çıkmayan kalmaz.
Bir zamanlar hepsi demeyeyim ama çoğu FETÖ'cü idi.
Bunda bir anormallik yok.
Ayrıca babası, kardeşi FETÖ'cü tweet attı diye birini FETÖ'cü ilan etmek doğru ise hali hazırda FETÖ'cü büyükelçilerimiz bile var. Bırak tweet'i FETÖ için abisi kurşun atmış.
Sonuçta Musab Turan isimli “sözde” muhabirin sorusundan iktidar kanadı muzdarip, muhalefet kanadı ise hoşnut.
Ama bana göre ortada tam bir rezillik var.
Bir muhabir, hele hele devletin ajansının muhabiri böyle bir soru soramaz.
Çünkü ortada bir soru yok.
Ortada bir partilinin serzenişi var.
AA muhabiri, AK Parti toplantısına partili olarak katılıp bu soruyu sorabilir.
Ama bir muhabir, FETÖ'cü veya değil, fikren hangi partiye yakın olursa olsun, soru adı altında partililiğini sergileyemez, partili gibi partiden hesap soramaz.
“İçişleri Bakanı istifa edecek mi?” diyebilir.
“Hükümetin Sedat Peker’in iddiaları karşısındaki sessizliğinin nedeni nedir?” diyebilir.
“Sedat Peker’in iddiaları karşısında ne düşünüyorsunuz?” diyebilir.
“Bu iddiaların ilgili kişilerin istifasını gerektirdiği kanaatinde misiniz?” bile diyebilir.
Ama “Bu durumdan utanıyorum, çoluk çocuğumun yüzüne bakamıyorum, partimiz” falan diyemez.
Ama siz devletin kurumlarını çiftliğe çevirirseniz, işini layıkıyla yapmayı değil partili olmayı öncelikli hale getirirseniz, muhabirlere tetikçi gibi davranmayı öğretirseniz olacağı budur.
AK Parti bu muhabirden muzdariptir.
Ama AK Parti bunlara müstahaktır.
Bu olayda beni üzen ise babanın açıklamasıdır.
Bir evlat için en üzücü olabilecek durum babası tarafından satılmaktır."