Nagehan Alçı bombayı patlattı: Erdoğan, kapısını çalan olmadığını söylüyor ama çalan olursa...
Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı, bugün kaleme aldığı yazısında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın af ile ilgili görüşlerini aktardı. Alçı, Erdoğan'ın kapısının çalınması durumunda yetkisini kullanabileceğini ifade etti.
Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı, bugün kaleme aldığı yazısında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın af ile ilgili görüşlerini aktardı. Alçı, Erdoğan'ın kapısının çalınması durumunda yetkisini kullanabileceğini ifade etti.
Alçı'nın bugünkü yazısı şöyle:
80 yaşını geçmiş, ciddi sağlık sorunlarıyla boğuşan 28 Şubat generallerine yönelik Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasanın 104. maddesine dayanan af yetkisini kullanacak mı?
19 Ağustos’ta yazdığım, bu köşede yayınlanan yazıdan beri bu mesele yoğun şekilde konuşuluyor.
Bosna-Hersek ziyareti dönüşü konu uçakta bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da soruldu…
Soru ve cevap aynen şöyle:
“28 Şubat davasında bazı eski generallerin hapis cezaları infaz ediliyor. Söylentiler oldu sizin affedebileceğinize yönelik, bu hususta ne düşünüyorsunuz?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yargı kararını verdi. Bu karar sonrasında bizim kapımızı çalan olmadı.”
Tayyip Bey, kapısını çalan olmadığını söylüyor ama kapıyı açık bırakıyor. İstese bu af tartışmalarını tamamen bitiren bir üslup kullanabilirdi.
Benim şahsi yorumum şu…
Eğer kapı çalınırsa Cumhurbaşkanı 104. maddeye dayanan yetkisini kullanabilir.
Kapı çalmak ile kastım bir temas, bir görüşme talebi. Yoksa anayasanın 104. maddesi Cumhurbaşkanına re’sen affetme yetkisi veriyor.
Bu yetkiyi kullanmanın doğru olacağını söyleyen diğer bir önemli isim Yargıtay eski başkanı, kıymetli ve duayen hukukçu Sayın Sami Selçuk. Hatırlatayım, 28 Şubat’ın generalleri Selçuk’u o dönem 6 Eylül 1999’daki özgürlükçü adli yıl açılış konuşması nedeniyle hedefe oturtmuşlardı.
Kendisi dün beni aradı, “Cumhurbaşkanının af yetkisini kullanma önerinizi çok yerinde ve doğru buluyorum Nagehan Hanım. Yargıtay kararı onadı, şu aşamada tek yol budur. Bence Cumhurbaşkanı toplumda birleştirici olmak, intikam duygusu ile hareket etmediğini göstermek istiyorsa bu yetkisini kullanmalıdır. Cezaların önleyici amacı olmalıdır. Burada bu kalmamış. Bakın adaletin içinde öç olmaz” dedi.
Bence de doğru olan budur.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ben bir kez daha cezaevinde ölümü bekleyen bu generaller için af yetkisini kullanmasını istirham ediyorum.
Generallerin yakınları 104. madde ile bu isimlerin özgürlüklerine kavuşmalarını istiyorlar.
Fakat bu ülkede öyle bir ideolojik fanatizm ortamı var ki… Bu ortam yüzünden generallerin birçok silah arkadaşı onların “davaları uğruna” hapiste kalmalarını arzu ediyor ki bu da fiilen hapiste yaşamlarının sonlanması demek. Başvuru yaparlarsa onları “hain” gibi görecek bağnaz fanatik bir militarist kitle mevcut.
Mesela Cumhuriyet gazetesinin manşeti…
Gazete, “Çirkin Oyun” manşetiyle 14 hasta generalin cezaevinde kalmasına çanak tuttu. En fanatik emekli subaylarla konuştular. 14 generalin yakınlarını zor durumda bıraktılar.
Belli ki bazı çevrelerin bu insanların cezaevinde ne yaşayacakları, yakınlarının her gün onlarla beraber nasıl işkence çekecekleri umurlarında değil.
Kimilerinde sadece “ideolojileri uğruna” hapiste “şehit olma” şehvetini yaşama duygusu hakim. 3-5 fanatik bu hırsla coşsun bağırsın istiyorlar.
Sol kanattaki bu fanatizmin aynısını maalesef sağ kanatta da görüyoruz. Yok efendim bu paşaların hapis yatmaması 28 Şubat darbesini hortlatırmış.
Sevgili okurlar, ben bu ülkede Çevik Bir-Çetin Doğan zihniyetine karşı tüm gücümle mücadele vermiş bir yazarım. Onların 27 Mayıs öncesi Harbiye talebeliğinden başlayan ve sonu 28 Şubat ile neticelenen militarist-cuntacı anlayışlarının tamamen karşısında olduğumu herkes biliyor.
Fakat daha önce de yazdığım gibi Çetin Doğan yemeğini tek başına yiyemiyor, eğilip ayakkabılarını bağlayamıyor. Çevik Bir ise ağır Alzheimer hastası. Her şeyi her an unutur durumda. Yediği yemeğin, içtiği suyun, yattığı yatağın farkında değil. Zaten dün yeniden hastaneye kaldırıldı. Çetin Doğan cezaevinde Bir’in ağır demans durumunu görünce kendisini bir yana bırakıp öncelikle Çevik Bir ile ilgilenilmesi gerektiğini avukatı Hüseyin Ersöz’e söylemiş.
Bu insanları hapiste ölüme terk etmek asla doğru değil. Uçların bilenmesi, toplumsal kesimler arasındaki mesafelerin azalması için bu adım atılırsa karşılıklı olarak fanatizm azalacak, makullerin sesi daha çok çıkacaktır. Buna yürekten inanıyorum.