Nereden nereye: Cinayet suçlamasından sarılarak poz vermeye, Erdoğan’ın Suudi Arabistan politikası
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinde 'bir numara' olarak işaret ettiği Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile sarılarak poz verdi. Fotoğraf, şaşkınlığa neden oldu.
GERÇEK GÜNDEM
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul başkonsolosluğunda öldürülmesine ilişkin dosyanın cinayetin emrini verenlere, yani Suudilere devrinden üç hafta sonra bu ülkeye bir ziyaret gerçekleştirdi. Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile sarılarak poz veren Erdoğan, iki ülke arasında yeni bir dönemin başlaması gayretinde olduklarını vurguladı.
Peki bu fotoğraf neden kamuoyunda 'şok etkisi' yarattı? İlk olarak yaşananları özetleyelim;
Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı, nişanlısıyla evlenebilmek için gerekli evrakları almak amacıyla 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdi ve bir daha çıkmadı.
Suudi Arabistan yönetimi, Kaşıkçı'nın konsolosluktan birkaç saat içinde çıktığını savunurken, uluslararası kamuoyu aslında neler olduğunu Cumhurbaşkanlığı'nın elindeki istihbarat bilgilerinden, basına sızdırdığı haberlerden öğrendi.
Yani, Türkiye topraklarında işlenen cinayetin ardından ölüm emrini bizzat Prens verdiğini, Kaşıkçı'nın konsolosluk binasında öldürüldüğünü ve bedeninin parçalara ayrılarak yok edildiğini, sorumluların cinayet sonrası ülkeden nasıl ayrıldığını dünyayla paylaşan Türkiye'nin istihbarat elemanları oldu.
ERDOĞAN: KİMSE BU MESELENİN KAPATILACAĞINI AKLINDAN DAHİ GEÇİRMESİN
Bu süreçte Erdoğan da tepkisini üst perdeden dile getirdi. Örneğin AKP'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde düzenlenen grup toplantısında, aslında bugün yaşanan şaşkınlığını özetler şekilde şunları söylüyordu:
"Unutulmamalıdır ki bu cinayet Türkiye toprakları içinde gerçekleşti. Kimse bu meselenin kapatılacağını aklından dahi geçirmesin."
Yine Erdoğan, 2018 yılında Kaşıkçı'nın çalıştığı Washington Post için kaleme aldığı yazıda şu ifadeleri kullanıyordu:
“Cemal’in cenazesi nerededir? Suudi yetkililerin cenazeyi teslim ettiklerini öne sürdükleri ‘yerel işbirlikçi’ kimdir? Bu ince ruhlu insanın katil emrini kim vermiştir? Maalesef Suudi makamları bu soruları yanıtlamayı reddetmektedir.”
‘EMRİN SUUDİ HÜKÜMETİNİN EN ÜST MAKAMLARINDAN GELDİĞİNİ İYİ BİLİYORUZ’
Bu yazıda “Cemal'in katledilmesi emrinin, Suudi hükümetinin en üst makamlarından geldiğini de iyi biliyoruz” diyerek net bir mesaj veren Erdoğan, şunu da ekliyordu:
“Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi emrini Kral Selman’ın verdiğine inanmam kesinlikle mümkün değildir. Dolayısıyla bu cinayetin, Suudi Arabistan’ın resmi politikasını yansıttığına inanmak için de herhangi bir sebep bulunmamaktadır.”
'VELİAHT PRENSİN EN YAKININDA OLANLAR BU İŞİN AKTİF ROL ÜSTLENİCİSİ'
Erdoğan, Aralık 2018'de İslam İşbirliği Teşkilatına Üye Gözlemci Devletlerin Anayasa ve Yüksek Mahkemeleri Birinci Yargı Konferansı’nda ise ilk kez isim vererek Prens Selman'ı hedef aldı:
“Bunun failinin kim olduğu bana göre belli. Olayın işlendiği yapıldığı yer de belli. Biz bize gönderilen yetkililere şunu sorduk, bu 15 kişinin içinde fail var. Siz biliyorsunuz. Bu faili çıkarmakta da mahirsiniz. Verdikleri cevap ‘18 kişiyi biz tutukladık.’ Yerli işbirlikçi kimdir? Bize bunu söylemedikleri gibi yalan söylediler. Biz ses kayıtlarından şunu da öğrendik, gelenlerin içinde şu andaki veliaht prensin en yakınında olanlar bu işin aktif rol üstlenicisi."
Başta hükümete en yakın gazeteler Yeni Şafak, Sabah, Akşam olmak üzere Türk medyası, uzun süredir Cemal Kaşıkçı cinayetinden Muhammed bin Selman’ı sorumlu tutuyordu.
Erdoğan, cinayetin en büyük deliliyle ilgili de yaptığı açıklamada şunları söylemişti:
“Kaşıkçı, başkonsoloslukta ne yazık ki alçakça bir operasyonla şehit edildi. Veliaht Prens dedi ki, ‘Cemal Kaşıkçı başkonsolosluktan çıktı’. Ya Cemal Kaşıkçı çocuk mu? Dışarıda nişanlısı var. Onu alıp ayrılmaz mıydı? Bunlar dünyayı enayi zannediyor. Bu millet enayi değil hesabı sormasını bilir ve tabi dedik ki biz herkese açığız. Suudi Arabistan (kayıtları) almak istedi, kusura bakmayın o kadar değil. Dinletiriz, gösteririz ama vermeyiz. Verelim de ondan sonra bunları yok mu edeceksiniz?"
Kameralar karşısında bu yönde açıklamalarını sürdüren ve Washington Post için 2019'da da benzer bir yazı kaleme alan Erdoğan, ilerleyen süreçte sessiz kalmayı tercih etti.
(Erdoğan ve Prens Selman, Nisan 2022)
EKONOMİK KRİZ VE İKİ ÜLKE ARASINDA YAKINLAŞMA
Suudi Arabistan, Kaşıkçı cinayetinden sonra resmen olmasa da Türk ürünlerine boykot uyguladı. Türk ürünleri Suudi limanlarında haftalarca bekletildi. Türkiye’ye turist gitmemesi çağrısında bulunuldu, iptal edenlerin masrafları ödendi. Ülkedeki pek çok süpermarket zinciri de Türk ürünlerine yönelik boykot çağrılarına destek verdi.
2020'de başlayan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sırasında yasaklanan Hac ziyaretleri, Türkiye dahil dört ülke dışında tüm ziyaretçilere açıldı; Türk vatandaşlarına yasak olarak kalmaya devam etti.
Türkiye'nin Eylül 2021'de uygulamaya başladığı 'düşük faiz' politikası, salgının da etkisiyle Türk lirasında tarihi değer kaybına yol açtı. Krizin etkileri halen sürüyor ve kamuoyunda gerçekçi bulunmayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre bile enflasyon yüzde 61,14.
Çoğu uzman, Kaşıkçı dosyasının devrinde ve Türkiye - Suudi Arabistan yakınlaşmasının temelinde bu gelişmelerin etkili olduğunu söylüyor. 3 Ocak 2022'de Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) toplantısının çıkışında Erdoğan'ın kendisine "Sayın Cumhurbaşkanım, Suudi Arabistan'a ihracat çözümünü de bekliyorum" diye seslenen bir iş insanına verdiği cevap da bu görüşü doğrular nitelikte:
"Dur bakalım, şu anda şubatta beni bekliyor, söz verdi. Ben de şubatta Suudi Arabistan'a ziyaretimi yapacağım."
(Erdoğan ve Prens Selman, Nisan 2022)
İki ülke arasındaki ilişkiler, Türkiye'de görülen Kaşıkçı davasının Suudilere devriyle normalleşmeye başladı. Gelinen noktada Erdoğan ve 'infaz emrini veren kişi' olarak işaret ettiği Prens Selman, kameralar karşısında sarılarak poz verdi.