ODTÜ'lü Yaser Can davasında polislere hapis istemi
ODTÜ mezununun intiharında 'gözaltı tutanaklarında değişiklik' davasında mütalaa verildi.
ŞİŞLİ'de, 2010 yılında evinin penceresinden atlayarak intihar eden ODTÜ mezunu mimar Onur Yaser Can'ın gözaltı tutanaklarında değişiklik yaptıkları iddia edilen Narkotik Şube Müdürlüğü'nde görevli iki polis memurunun yargılandığı davada, savcı mütalaasını bildirdi. Savcı, sanık polisler hakkında "Resmi belgede sahtecilik" ve "Resmi belgeyi bozma" suçlarından ayrı ayrı 6 yıldan 15 yıl 6 aya kadar hapislerini talep etti.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 14'üncü celsesi görülen davaya, baba Mevlüt Can ve kızı Ezgi Sevgi Can ile taraf avukatları katıldı. Tutuksuz yargılanan sanık polisler ise duruşmaya katılmadı.
Duruşmada savcı Yaşar Fatih Mengüç, ölen Onur Yaser Can'ın 2 Haziran 2010 tarihinde, saat 22.20 sıralarında "uyuşturucu madde bulundurmak" suçundan Narkotik Şube Mücadele Şube ekiplerince yakalandığı, Beyoğlu savcısı tarafından ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılması talimatı verildiği, 3 Haziran'da Onur Yaser'in serbest bırakıldığı hatırlatıldı. 24 Haziran'da intiharından önce bıraktığı not üzerine katılanların şikayeti ile Onur Yaser hakkında düzenlenen bir kısım belgelerin yeniden düzenlenip imzalatılması ile ilgili soruşturmaya başlandığı, bu kapsamda Narkotik Şube'de kullanılan bilgisayarlarda alınan imajın bilirkişi tarafından incelenerek hazırlanan raporda Onur Yaser ile ilgili word belgesine rastlandığı, kriminal adlı dosyada, hastaneye giriş dosyasında, salıverme dosyasında, Onur Yaser'in ifade dosyasında, savcı görüşme tutanağında değişiklik yapıldığı anlatıldı.
Mütalaada, Onur Yaser'in bırakılmasından yaklaşık 13 saat sonra tutanaklarda değişikliklerin düzenlendiği kaydedilerek olay tarihinde görevli polisler Salih Bahar ve Soner Gündoğdu'nun "Resmi belgede sahtecilik" ve "Resmi belgeyi bozma" suçlarından 6 yıldan 15 yıl 6 aya kadar hapisleri talep edildi.
"GECİKEN ADALET ADALET DEĞİLDİR"
Katılanlar baba Mevlüt Can ve kızı Ezgi Sevgi Can'ın avukatı Ercan Kanar, mütalaaya kısmen katıldıklarını belirterek sanıkların "Resmi belgede sahtecilik" suçundan daha ağır şekilde cezalandırılmasını ve sanık polislerin amirleri ve diğer görevliler hakkında da suç duyurusunda bulunulmasını talep etti. Söz alan Ezgi Sevgi Can ise yapılan sahteciliğin ağabeyini ölüme sürüklediğini belirterek "Bizler yapılan sahteciliği örtbas etmek için yapılan sahteciliği kanıtlamaya çalışıyoruz. Bunun adı zulümdür. Bu ülkede halen bir şeyler yapmaya çalışan bir insan olarak sizden adaleti geciktirmemenizi talep ediyorum. Dava zaman aşımına uğramadan ulaşılabilecek tüm ipuçlarına ulaşmanızı istiyorum. Geciken adalet adalet değildir" dedi.
SON SAVUNMALAR İÇİN DURUŞMA ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, Narkotik Şube'ye yazı yazılarak bilgisayarın hangi görevliler tarafından kullanıldığı, katılanlar avukatının suç duyurusunda bulunulması talebinin hükümle birlikte karara bağlanmasına karar verdi. Sanıklar hakkında ceza artırımı olabileceğinden ek savunmalarının alınması için haklarında zorla getirilmeleri için yazı yazılmasına ve son savunmalarını yapmaları için de süre veren heyet duruşmayı erteledi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010 günü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince esrar satın aldığı gerekçesi ile gözaltına alınmış, 3 Haziran 2010 saat 01.00 sıralarında tutanakla serbest bırakılmıştı. İddiaya göre serbest bırakıldıktan sonra evrakta eksiklikler olduğu gerekçesi ile tekrar Narkotik Şube'ye çağrılan Can, 23 Haziran 2010 akşamı, oturduğu apartmanın 3'üncü katından atlayarak intihar etti. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, "İşkence, intihar, kötü muamele" suçlarından takipsizlik kararı verdi. Ancak gözaltı tutanaklarını hazırlayan polisler Soner Gündoğdu ve Salih Bahar hakkında "Resmî belgede sahtecilik" suçundan İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dava açtı. Mahkeme, 8 yıla kadar hapisleri istenen iki polis memurunu 2 yıl 6'şar ay hapisle cezalandırdı. Ancak Yargıtay 11. Ceza Dairesi kararı bozdu. Kararda, mevcut bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, tahrif edilen evrakta, sanıkların savunmasına göre sadece tarih ve sicil kısımlarının değiştirildiği belirtildi. Bunun üzerine yargılama yeniden başladı. Yargıtay süreci sırasında psikolojik destek alan anne Hatice Can da oğlu gibi kendini aşağıya bırakarak 2 Mart 2014' de yaşamına son verdi.