Orhan Bursalı: Sadece Buğra’ya değil hepimize bir özür borcu var

Abone ol

Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı, Erdoğan'ın Ayşe Buğra'ya yönelik sözlerini köşesine taşıdı.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Bu ülkede Soros’un adeta temsilcisi olan kişinin karısı da aynı şekilde Boğaziçi içinde provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır” açıklamasını köşesine taşıdı.

Erdoğan bu sözlerle Osman Kavala'nın eşi akademisyen Ayşe Buğra'yı hedef göstermişti.

Bursalı, "Cumhurbaşkanı’nın sadece Buğra’ya değil, bilim dünyamıza, hepimize bir özür borcu var" düşüncesini dile getirdi.

Orhan Bursalı'nın yazısı şöyle oldu:

Acaba birisi “Cumhurbaşkanım, Ayşe Buğra’ya bu sözleriniz biraz ağır kaçtı?” dedi mi.. Sanır mısınız? Tabii, “Ayıp ettiniz ve haksızlık yaptınız Sayın Erdoğan, bir düzeltme yapalım” demesini beklemiyorum. Buna, çevresindeki hiç kimse cesaret edemez. Ama yanlışlığı minik bir hissettirme olabilir mi? Diyeceksiniz ki öğrencileri terörist olarak nitelendiren Erdoğan mı?

Cumhurbaşkanı, Kavala için “Soros’un temsilcisi” demiş, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrenci protestolarına değinirken de Kavala’nın eşi Ayşe Buğra için “Bu ülkede Soros’un adeta temsilcisi olan kişinin karısı da aynı şekilde Boğaziçi içinde provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır” demişti.

Eşi first lady Emine Erdoğan, kızları Sümeyye ve Esra hanımefendiler ve en yakın çevresindeki hanımlar, “kişinin karısı da” gibi kadınları küçülten, cins ayrımcılığı yaparak ötekileştiren, ayrıca ülkemizin çok önemli bir bilim insanına “Kavala’nın karısı” diyerek, Buğra’yı hiçe sayan ifadesini alkışlamışlar mıdır?

Çevresindekiler ağızlarını açamaz ama ya hanımlar?

ERDOĞAN ÖZÜR DİLEMELİ

Bu ülkenin yöneticisine nefret ve kin egemen olamaz. Kimsenin Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşlarına karşı böyle bir ifade kullanma hakkı yoktur. Hele öğrencilere terörist demesi bile başlı başına istifa konusu olur normal ülkelerde.

Cumhurbaşkanı, bilim insanlarına verdiği TÜBİTAK ödül töreninde “2025 yılında Dünya Bilim Forumu’na ev sahipliği yapmaya talip olduk... Diğer yandan, Türkiye’yi kendi vatandaşlarımız yanında dünyadaki tüm bilim insanları için de bir cazibe merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda, Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı vasıtasıyla 21 farklı ülkeden 127 üst düzey araştırmacı, çalışmalarını Türkiye’ye taşıdı” demişti.

Bir yandan ülkede bilimi geliştirmek için programlar açacaksınız, diğer yandan ise ülkeye gelenler arasında zikrettiğiniz birkaç üstün bilim adamı düzeyinde ve büyük çoğunluğunun da üzerinde bilim insanı olan Prof. Dr. Ayşe Buğra’ya ise “Soros’un adeta temsilcisi olan kişinin karısı da aynı şekilde Boğaziçi içinde provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır” diyeceksiniz.

YÜKSEK NİTELİKLİ ARAŞTIRMACI

“Ülkem için üzülüyorum, esef verici” diye çok nazik ve utandırıcı bir yanıt veren Ayşe Buğra’yı tanıyalım biraz. İktidar tarafının iyi tanıdığı edebiyatçı Tarık Buğra’nın kızıdır. Google Scholar’dan akademik kariyerine bakıyorum (https://scholar.google. com/citations?user=k1UnSfwAAAAJ&hl= en). Dün itibarıyla bilimsel yayınlarına (makale kitap) aldığı yüksek ilgi:

Atıf sayısı: 5 bin 756,

h-indeksi: 36,

i-indeksi: 71.

Buğra, büyük çoğunluğu İngilizce bilim dergilerinde yayımlanan 165 bilimsel yayına sahip. Saygın bilim kitapları yayımlayan yayınevlerindeki kitapları bir kenara. Sosyal bilimler alanında çok az kişinin ulaşabileceği bir başarı grafiği var karşımızda. Uluslararası tanınırlığı, araştırmalarıyla yol açtığı tartışmalar ve fikir üretimleri yüksek. Ülkemizin mutlaka el üstünde tutulması ve desteklenmesi gereken bir güzide bilim insanımıza üstelik “provokatör” denmesini kimse hazmedemez. Bu, Türkiye’de bilimin, gerçek ve üstün bilim insanlarının kuyusunu kazmaktır.

Hem bilime, bilim insanlarına övgüler düzecek, dünyayı ülkemize çağıracaksınız... Ama bu ülkenin topraklarında yetişen üstün nitelikli bir bilim insanımıza ağzınıza geleni söyleyeceksiniz. Keşke metin yazarlarınız size bilim insanları konusunda nasıl konuşmanız gerektiği hakkında da metin yazsalar diyeceğim.

Sanırım bu tutum, iktidarın bilim konusundaki gerçek fikriyatını yeterince ortaya koyuyor. Buna rağmen gelenler olursa, hükmünüzün geçtiği yerlerde değil, bağımsız, özgür bilim kurumlarına başvururlar. Ki onların sayısı da bir elin parmak sayısını geçmez.

Tam anlamıyla ülke bilimini, evrensel bilimi topa tutmaktır bu.

BUĞRA’YI BİRAZ DAHA TANIYALIM
Annesi oyun yazarı Jale Baysal. Ortaöğrenim Robert Kolej. 1970-1973 arasında Boğaziçi Üniversitesi, sonra yükseköğrenimini Kanada’da Laval Üniversitesi’nde tamamladı, orada yüksek lisansını ve McGill Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde doktora (1983) derecesini aldı.

Sonra bakıyoruz: İstanbul Üniversitesi, McGill ve Sherbrooke üniversitelerinde çalıştı. 1985’ten beri Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde.

Ulaşabildiğim bazı metinlere göre uzmanlık alanları: İktisadi Düşünce Tarihi ve İktisat Metodolojisi, Karşılaştırmalı Sosyal Politika, Gelişme İktisadı. 1995’te Devlet Ve İnsanlar eseri ile sosyal bilimler alanında Sedat Simavi Ödülü’nü kazandı. 2015 yılında ekonomilerde ve küresel düzeyde sosyal politikalar konusundaki araştırmalara katkısı nedeniyle “Celso Furtado Ödülü” olarak da bilinen The World Academy of Sciences (TWAS) Dünya Bilim Akademisi Sosyal Bilimler Ödülü’ne layık görüldü. 2018’de Boğaziçi Üniversitesi Aptullah Kuran Üstün Hizmet Ödülü’nü aldı. Bilim Akademisi üyesi. Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politikalar Forumu’nun ortak kurucu direktörü. Kitaplarını araştırın ve görün.

Cumhurbaşkanı’nın sadece Buğra’ya değil, bilim dünyamıza, hepimize bir özür borcu var.

Nihal Bengisu Karaca: Devletimiz gençleri terörize etmekten hayır sadır olmadığını öğrenemedi Siyaset Fahrettin Altun'dan 7 Şubat paylaşımı: Bu kumpasın en önemli hedefi Erdoğan'ın ta kendisidir Siyaset Koronavirüs aşısında Kılıçdaroğlu'nun sırası geldi Siyaset Fahrettin Altun: Halk iradesine sansür kabul edilemez Siyaset