Özge Terkoğlu: Bu tutuklama kararları tüm gazeteciler için bir mesaj içeriyor

Abone ol

Tutuklanan gazeteci Barış Terkoğlu'nun eşi Özge Terkoğlu açıklamalarda bulundu.

Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu'nun eşi Özge Terkoğlu, eşinin tutuklanmasının ardından açıklamalarda bulundu.

Cumhuriyet Gazetesi'ndenSeyhan Avşar'ın haberine göre Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Haber Müdürü Barış Terkoğlu gazetecilik yaptıkları için bir kez daha tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Eşlerine, ailelerine ise 8 yıl sonra bir kez daha cezaevi yollarına düşmek kaldı.

Terkoğlu’nun 10 yıldır yaşamı paylaştığı eşi Özge Terkoğlu yaşananlar karşısında oldukça güçlü ve sakin. 6 yaşındaki oğlu Ali Derya ise yaşananlardan habersiz.

Özge Terkoğlu - Seyhan Avşar

Eşinin ve Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın doğru bildiklerini yazan türden bir gazetecilik yaptıklarını söyleyen Özge Terkoğlu, “Türkiye’de bunu yapan gazeteci sayısı ne yazık ki seyreldi. Umarım bu dava daha da seyrelmesine neden olmaz. Bu mesleği yapmak isteyenler için Türkiye’de iyi örneklerinin olması büyük şans. Tabi sağlayacakları olanlar için bu çok rahatsız edici. Yazılsın, çizilsin istemiyorlar. Aslında biliyorlar eşim gibi insanlar kolay vazgeçecek insanlar değiller. Biz en karanlık günlerde her zaman söyledik. Biz böyleyiz çok kolay değil bizim değişmemiz” dedi.

Öncelikle nasılsınız?

İyiyim. Kendimi güçlü hissediyorum. Bu dönemi yaşayacak gücüm var. Tabiki zorluğu, koşturması olan bir süreç ayrıca ayrılık zor ama kendimi iyi hissediyorum.

Oğlunuz nasıl?

Ali Derya iyi. Onunla bu durumu henüz paylaşmadım. Öncesinde bir psikolog ile görüşüp, yardım alacağım. Onun için bunu anlatmanın en uygun yolunu bulmaya çalışacağız. Ayrıca bu ilk dönem geçsin, taşlar bir yerine otursun istiyorum. Ali Derya bir koşuşturmaca olduğunu hissediyor. Çok sormuyor.

Barış zaten çok yoğun çalışan bir gazeteci...

Evet. Barış kitap için çok imzaya gittiği için ya da işi gereği gitmesi gereken yerlere gittiği için Ali Derya böyle düşünüyor. O da bu maratonlara alışık.

Eşinizin gözaltına alındığı akşam Ali Derya evde miydi?

Hayır değildi. Tesadüfen değildi. O gece annemde kaldı. Benim o akşam katıldığım bir yemek vardı. Barış’ında kitabını bitirmesinin son dönem olduğu için ve gazete için köşe yazısını yazması için çalışması gerekiyordu. Annecim bu akşam sende kalsın senden okula gitsin dedim.

Bazı sosyal medya bazı hesapları eşinizi günlerdir hedef gösteriyordu. Gözaltına alınmayı bekliyor muydu?

Eve geldiğimde Barış durumu anlattı. Trol hesapların kendilerinin gözaltına alınması konusunu yükselttiklerini söyledi. Bunun olabileceğini bilerek uyuduk o gece. Geldiklerinde, ‘Barış geldiler’ dedim. Kapıyı ikinci kez çalmadan açtık.

Peki tutuklama kararı bekliyor muydunuz?

Daha normal koşullarda böyle bir olayda tutuklama olmaz. Bir yandan herkes olumlu düşünüyor, ‘Bir şey olmaz’ diyorlar. Ama ben şunu biliyorum. Barış gibi gazetecilerin evine geldiklerinde son bellidir. Biz daha önce de yaşadık bu süreci. Beklerken acaba bu kez farklı olur mu diye bir beklenti yükseliyor. Ancak yıllar önceki tutuklamada bu beklentilerin doğrı olmadığını tecrübe ettim. Ben açıkçası hiçbir şey beklememeye çalışıyorum.

Yaklaşık 9 yıl öncede sizler adliye koridorlarındaydınız. Sizce o günden bugüne ne değişti?

Değişen şey şu. Barış 9 yıl önce tutuklandığında bu kadar tanınan bir gazeteci değildi. Dışarda onun kim olduğunu anlatmak benim için çok zordu. O günlerde o kendini savunmalarında çok güzel anlattı. Bugün artık Barış’ın kim olduğunu, ne yaptığını, nerde durduğu çok iyi biliyor. Takdir ediliyor. Yalnız hissetmiyorum. Destekleri için herkese teşekkür ediyorum. 9 yıl önceki dava çok belirsiz bir davaydı. FETÖ’nün inanılmaz deliller yarattığı bir süreç vardı. Herşey çok belirsizdi. O dönem yaşananlar, ele gelmezliği çok ağırdı. O dönem yaşananlar bu kumpasların ne kadar berbat olduğunu, sonuçlarının herkes için kötü olduğunu Türkiye’ye kanıtladı.

Şu anki soruşturma başka bir grubun kumpası değil mi sizce?

Türkiye’nin bugün de çok karışık olduğu aşikar. Barış’lar zaten bunu yazıyorlar. Bugünün Türkiyesi’nin sorunlarını ve olası tehlikeleri yazıyorlar. O tehlike arz eden gruplar da bundan hoşlanmıyorlar bu bir gerçek. Bu soruşturmaya ve tutuklanmaya yönelik söylemiyorum ama o grupların Barış’ı hedef almaya çalıştıklarını defalarca kez yaşadık.

Metastaz’ı yazdılar. Metastaz Türkiye’nin sorunlarını ortaya koyuyordu. Şimdi yeni bir kitap bitmek üzereydi. Onlar doğru bildiklerini yazan türden bir gazetecilik yapıyorlar. Türkiye’de bunu yapan gazeteci sayısı ne yazık ki seyreldi. Umarım bu dava daha da seyrelmesine neden olmaz. İyi genç gazeteciler. Halen genç sayılırlar. (Gülüyor) Bu mesleği yapmak isteyenler için Türkiye’de iyi örneklerinin olması büyük şans. Tabi sağlayacakları olanlar için bu çok rahatsız edici. Yazılsın, çizilsin istemiyorlar. Bunu da biliyorlar aslında eşim gibi insanlar kolay vazgeçecek insanlar değiller. Biz en karanlık günlerde her zaman söyledik. Biz böyleyiz çok kolay değil bizim değişmemiz. (Gülüyor)

İlk görüşe gittiniz mi?

Evet. Pazartesi günü gittim. İlk görüşmemiz açık görüşe denk geldi. Sarılabildim yeniden. Onu görmek bana çok iyi geldi. Barış beni de oğlunu da çok merak ediyor. Bir önceki tutuklamayla en önemli fark oğlumuzun olması. Benim de en çok bilinmezim bu konuya dair, en az zaiyatla atlatmak istiyoruz. O da bunun sorumluluğunu hissediyor. Beni güçlü görünce rahatladı. Ayrıca onun temel ihtiyaçlarını en hızlı nasıl karşılayacağımızı konuştuk.

Telefon görüşmesi için büyük bir çaba sarf etmişsiniz...

Barış’ın beni arayabilmesi için telefon faturası götürmem söylendi. Meğerse sözleşme götürülmesi gerekiyormuş. Onu halledemedim. Silivri’deki bayii ‘biz faturayı onaylayıp gönderiyoruz. Biz bunu hep yapıyoruz’ dedi. Ama o da olmadı. Dolayısıyla o sorunu çözmek için uğraşıyorum şimdi . Şu anki haliye Derya için Barış birden bire gitmiş durumda. En azından Barış bir telefon açıp nereye gittiğini anlatırdı. Şimdi ise telefon bile açamadan gitmiş durumda. O telefon görüşünü kaçırmak istemiyorum bu yüzden.

Barış Pehlivan’da önceki gün tutuklandı. Ben ‘Barış’lar kavuştu’ diyorum...

Cezaevi yönetimi birbiriyle sorun yaşamayacak insanları bir araya koyma hassasiyeti gösteriyor. 24 saat başka kimseyi görmeyecek olan birbirine karşı iyi hisler taşımayacak tutukluları bir araya koymamak lazım. Barış’ın kaldığı yerde de bu anlamda çok fazla seçenek de yok. Beraber kalmaları elbette çok iyi olur.

Barış Pehlivan tutuklanmadan bir gün önce adliyede beraberdiniz. O nasıldı?

Barış’ı ben hiç o kadar üzgün görmemiştim. Hiç uyumamıştı. 24 saatte beraber uyumadık. Dışarıda olmak bazen daha zordur. Onlar çok iyi dostlar. Ben Barış’ın dışarıda olmasını çok isterdim. Dışarıda çok fazla iş oluyor. (Gülüyor.) Maalesef o da tutuklandı.

Bu tutuklama kararlarıyla sizce ne mesaj verilmek isteniyor?

Bu tutuklama kararları tüm gazeteciler için bir mesaj içeriyor. Bu meslek yapılamaz hale getiriliyor. Birilerinin doğruları yazması herkes için bir gün gerekli olacak. Ben eşimden gördüğüm kadarıyla Barış çok farklı kesimler için doğruyu yazan bir isim. Bu anlamda haber alma özgürlüğüne kimin ne zaman ihtiyacı olacağı belli olmaz. Onu hedef alanlar bütün bunları çok atlayarak gidiyorlar ama hiç belli olmaz bir gün doğruyu yazanlara onların da ihtiyacı olabilir.

Gazetecilerin tutuklanmasının arkasında Pelikan mı var? 'FETÖ ve PKK’dan daha tehlikeli' Medya Barış Pehlivan'ın eşi Aysel Pehlivan: Doğru yolda gittiğini kanıtlıyor Medya İzmir'den Barışlar için çağrı Medya 40 barodan gazetecilerin tutuklanmasına tepki: Anayasa'ya göre basın hürdür Medya