Öztrak'tan Nebati'ye: ‘Dünya, Türkiye ekonomi modelini izliyor’ diyor, doğru; eloğlunun ibretlik numune gösterdiği ülke olduk

Abone ol

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin sözlerini eleştirdi. "Sayelerinde, eloğlunun ibretlik numune gösterdiği ülke olduk" dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin "Türkiye ekonomi modeli bir gerçeklikti ve dünya şu anda bu modeli izlemeye almış durumda. Döviz fiyatları makul gidiyor, bu defa başladılar sormaya 'Niye makul gidiyor, ne yapıyorsunuz?' İnanç var inanç. Millet, Türk Lirası'yla iş yapmanın güzelliğini yaşamaya başladı" şeklindeki sözlerine tepki gösterdi.

Partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası konuşan Öztrak, şunları kaydetti:

"El-hak doğru… Sayelerinde, eloğlunun ibretlik numune gösterdiği ülke olduk. Bundan 3 ay önce Rusya Devlet Başkanı Putin, 'Doğru olan politikaları uygulamazsak, Türkiye gibi olabiliriz' diye açıklama yapmıştı. Dün de Amerikan Merkez Bankası Richmond Şube Başkanı 'Enflasyonu kontrol etmek için üzerimize düşeni yaparsak, beklentiler, fiyat ve ücret artışları, istikrarlı ve sabit kalır. Yapmazsak Türkiye gibi oluruz' dedi.

'MİLLET GERÇEKTEN SİZİ İZLİYOR, NOTUNUZU VERDİ'

Türkiye ekonomisinin içler acısı hali, ABD ile Rusya’nın uzun süredir üzerinde anlaştıkları ilk konu. Dünyayı bilemeyiz ama millet sizi gerçekten izliyor! Devri sadaretinizde 85 milyonluk ülkeyi, 800 milyar dolarlık ekonomiyi nasıl yap-boz tahtasına çevirdiğinizi, beceriksizliğin, kifayetsizliğin, liyakatsizliğin, kendini varlık içinde yokluğa nasıl sürüklediğini görüyor. Sizin notunuzu verdi, tasdiknamenizi de vermek için sandığı bekliyor."

Öztrak'ın açıklamaları şöyle:

"Birleşmiş Milletler verilerine göre savaş yüzünden 3,3 milyon Ukraynalı ülkesini terk etti. 9,5 milyon kişi evinden oldu. Bu savaşta bebekler öldü. Sadece 3 haftada 816 sivil yaşamını yitirdi. Her iki taraftan da binlerce asker canından oldu. Brecht’in dediği gibi; 'Duvara ‘savaş’ yazan da, çoktan vuruldu.'

Ülkemiz; kuzeyimizdeki bu savaşa, 2018’de fiilen hayata geçen ucube rejim elinde, Saray mamulü büyük bir buhranı yaşarken yakalandı. Sarayın kibirlisi yanlış ekonomi politikalarıyla, hızla yıprattığı devlet yönetimiyle, ülkeyi 70 sente muhtaç etti. Sonra 'nas' dedi, 'pas' dedi. Merkez Bankasını mefluç etti. Paramızı pul etti. Enflasyon rekorlar kırdı. Kuyruklarda milletimiz perişan oldu. Bu savaşa, görülmemiş bir işsizlik ve hayat pahalılığı içindeyken, çok kırılgan bir ekonomik yapıda, hazırlıksız yakalandık.

Geçtiğimiz hafta bizim de üyesi olduğumuz, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan kriz hakkında bir rapor yayımladı. Bu rapor, Bu alanda ilk rapor olması bakımından önemli… OECD’ye göre, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, 2022’de küresel büyümeyi 1 puan aşağı çekecek. Yine bu işgalin küresel enflasyona katkısı 2,5 puan olacak.

'BAZI ÜLKELER BU SAVAŞTAN ÇOK DAHA FAZLA ETKİLENECEK, TÜRKİYE BUNLARDAN BİRİ'

Ancak bazı ülkeler bu savaştan çok daha fazla etkilenecek. Türkiye de bu ülkelerden biri… OECD’nin raporuna göre, Türkiye, Rusya’dan enerji ithalatındaki sıkıntıdan, En fazla etkilenecek üç ülkeden biri olarak gösteriliyor. Bu, Sarayın kötü yönetimi sonucu Enerjide Rusya’ya aşırı bağımlı hale gelmemiz neticesi. Dünyada enerji ve emtia fiyatlarındaki artışlar, Toplumun en yoksul, en kırılgan kesimlerini vuracak. Bu nedenle, Milletimizin hayat pahalılığı altında ezilen kesimlerini odağına alan, yeni ekonomik ve sosyal politikalara acilen ihtiyacı var. Türkiye’de gıda enflasyonu, şubat ayında yüzde 66’ya çıkmıştı.

'GENEL BAŞKANIMIZ AYLAR ÖNCESİNDEN UYARDI'

Genel başkanımız, aylar öncesinden sarayı uyardı. Gıda krizinin kapıda olduğunu söyledi. Kayda değer hiçbir şey yapmadılar. Ülkemiz, dünyada gıda enflasyonunun en yüksek olduğu, Beş ülkeden biriyken bu savaşa yakalandı. Rusya ve Ukrayna, Dünya buğday ihracatının yüzde 30’unu, Gübre ihracatının yüzde 24’ünü gerçekleştiriyor.

Dolayısıyla, kuzeyimizdeki savaş daha da uzarsa, gıda güvenliği açısından ilave ciddi sıkıntılar kapımızda bekliyor. Bu yıl tarımda olağanüstü hal ilan edilmesi gerektiğini, Haftalardır söylüyoruz. Çiftçimizin ayağa kaldırılması için, bu şart... Fakat ne yazık ki Saray Hükümeti Milleti tamamen unuttu. Vatandaşın sesini duymuyor, halini görmüyor. Bırakın savaşın yarattığı fırsatları kullanmayı, riskleri en aza indirmek için gerekli tedbirleri, Ve buna yönelik bir stratejiyi bile ortaya koyamadılar. Üyelerin “Ne yaptınız?” diye resmen sormasından korktuklarından, Milli Güvenlik Kurulu’nu dahi toplayamadılar. Onun yerine sen, ben, bizim oğlan partilileri toplayıp Sözde güvenlik zirvesi yaptılar.

'GİDERAYAK KAZANIN DİBİNİ SIYIRMA ÇABASI'

Şimdilerde Sarayın kibirlisi hangi devlet adamlarıyla görüştü, bunun üzerinden oy devşirmeye çalışıyorlar. Soruyoruz: Dış politikayı iç siyasete malzeme ettiğinizde milletin karnı doyuyor mu? Saray için, varsa yoksa yandaş müteahhitler, varsa yoksa rant, varsa yoksa giderayak kazanın dibini sıyırma çabası. 'Ekonomist' olduğunu iddia eden Saray, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” diye bir safsata ortaya attı.

'KENDİ ELİYLE DÖVİZ KRİZİ ÇIKARIP PARAMIZI PUL ETTİ'

Ucube rejim kurulduğundan bu yana geçen 4 senede, 3 Hazine ve Maliye Bakanı, 4 Merkez Bankası Başkanı, 5 de TÜİK Başkanı gördük. Saray rejimi ekonomiyi tarumar etti. Kendi eliyle döviz krizi çıkarıp paramızı pul etti. Sonra da, 'Denize düşen yılana sarılır' dedi. 'Kur Korumalı Mevduat' adı altında, 60’lı, 70’li yıllarda ekonomiyi batıran, Dövize Çevrilebilir Mevduatın bir şeklini, 'yeni model' diye millete yutturmaya kalktı.

'BU MODELİN KİMİ KURDAN KORUDUĞU ORTAYA ÇIKACAK'

Bu hafta, bu sözde 'kur korumalı' hesaba yatan paraların ilk kısmının vadeleri doluyor. Toplamda 560 milyar TL’ye ulaşan bu mevduatların Sadece bu hafta vadesi dolacak 70 milyar liralık ilk kısmından Hazine’nin sırtına 15 milyar liraya yakın ek yük bineceği hesaplanıyor. Bu modelin kimi kurdan koruduğu ortaya çıkacak. Parasını bu hesaba yatıran zengin, önce bankadan faizini alacak. Üstüne bir de, bu faizin dört katını, milletin Hazinesinden, Erdoğan’ın paramızı pul etmesinden dolayı alacak. Bir de üstüne üstlük, bunun karşılığında beş kuruş vergi ödemeyecek. Ama milletin ekmek alırken dahi ödediği vergiler, zenginin parasına verilen döviz garantisine gidecek.

'PROJELERİNİN YÜKÜ, PARAMIZ PUL OLDUKÇA AĞIRLAŞIYOR'

Ne diyordu üstatları, 'Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa…' Hak, hukuk, adalet bunun neresinde? Milleti değil, yandaşı kayıran ekonomi yönetiminin, millete cebinizden bir kuruş çıkmayacak diye yutturmaya çalıştığı, hazine garantili Kamu-Özel İşbirliği Projelerinin yükü de, paramız pul oldukça ağırlaşıyor. Bu yıl, bütçeye bu projelere ödenmek üzere 42,5 milyar lira konmuştu. Bu da 9 lira 27 kuruşluk dolar kuruna göreydi. Ama dolar kuru bugün yeniden 15 lira sınırına dayandı.

'HESABINI ELBETTE SORARIZ, SORACAĞIZ'

Kur bu seviyelerde kalsa bile, yılsonunda 42,5 milyar liralık yükün yanında, En az 25 milyar lira ilave yük binecek. Biz elbette bu ülkede taş üstüne taş koyan herkesi takdir ederiz. Ama yandaşı abat etmek için uçulmayan havalimanlarına, geçilmeyen yollara, köprülere, dolarla avroyla bol keseden yatırılan garantilerin hesabını, elbette sorarız, soracağız.

2021 yılında, Kütahya Zafer Havalimanı’na inen 9 bin iç hat yolcusuna karşılık, neden 775 bin iç hat yolcusu garantisi verdiklerini, dış hatlara inen 1.904 yolcuya karşılık, neden 543 bin yolcu garantisi verildiğini sormazsak, milletin bize verdiği görevi yapmamış oluruz. Bir araştırma kuruluşunun raporuna göre; Kamu Özel İşbirliği projeleri nedeniyle 2021-2045 döneminde bir avuç yandaş müteahhide dolarla avroyla verilen, garantilerin toplamı 153 milyar dolar. Bu raporda, geleneksel yöntemlerle 100 liraya yapılabilecek bir şehir hastanesinin, 170 liraya çıktığı da hesaplanmış.

'KÖPRÜ GÜZEL, AMA MİLLETTEN ÇOK YANDAŞA GÜZEL'

En son büyük törenlerle açılan Çanakkale Köprüsü’nde de durum farklı değil. Köprü güzel! Ama milletten çok, yandaşa güzel! Feribotla günlük 12-13 bin geçiş yapılan Çanakkale’de Köprüye 12 yıl boyunca günlük 45 bin araç geçiş garantisi verilmiş. Hem de dolarla avroyla hesaplanarak.

Geçmeyen araç başına ödenecek Garanti parası 15 Avro + KDV. Yani bugünkü kurla 290 lira. Geçiş ücreti, Avrupa’daki enflasyona göre de, Avro cinsinden artacak. Köprüden geçmenin maliyeti Bugün 290 lira, Önümüzdeki dönemdeki Avro kuru ve Avrupa enflasyonuyla Yarın kim bilir kaç lira... Erdoğan Çanakkale Köprüsü’nün açılış töreninde, Geçiş ücretinin “200 lira-cık” olduğunu açıkladı. Erdoğan’ın “-cık” dediği 200 lira, Asgari ücretlinin bütün bir gün çalışarak elde ettiği gelirinden, 60 lira fazla.

'BU KÖPRÜLERDEN GEÇMEYENLER DE KÖPRÜDEN GEÇMİŞ GİBİ PARA ÖDEYECEK'

Nitekim, Erdoğan da tören alanına getirdiği kalabalığa “Pahalı mı” diye sorduğunda, “Pahalı” yanıtını aldı. Erdoğan’ın Ufak gördüğü “200 liracık” dediği 200 lira, bu ülkedeki en değerli banknot... Bir de Erdoğan’ın, “Millet hem hizmet isteyip, Hem de ‘bedava olsun’ diyor” dediği haberleri çıktı. Ayıptır. Yazıktır. Günahtır. Erdoğan’ın açıkladığı fiyata göre; 290 liralık geçiş ücretinin 200 lirası geçenden alınacak. Ama Kars’ta, Iğdır’da, Şanlıurfa’da oturup, bu köprülerden geçmeyenler de, köprüden geçmiş gibi para ödeyecek.

Hazine, köprüden geçen her araç için yandaşa 90 lira, Geçmeyen her araç için de 290 lira ödeyecek. Yani milletin kesesinden alınacak, Yandaş müteahhitlere ödenecek. Aynı hatta feribot fiyatı gidiş-geliş 107 lirayken, millet 400 liraya bu köprüden gidip gelir mi? Et ve Süt Kurumu’nun satış mağazasından Ucuz kıyma almak için Soğukta saatlerce beklettiğiniz insanları, Feribotun dört katı fiyatına köprüden geçmeye nasıl ikna etmeyi düşünüyorsunuz? Yoksa milletin kesesinden, yandaşın cebine döşenen bu köprüler çalışsın diyerek, feribot seferlerini mi kaldıracaksınız?

'HANGİ İKTİSADİ AKLA SIĞAR?'

Bir tarafta Gebze üzerinden, bir tarafta da Kınalı üzerinden Balıkesir’e ulaşan bir birine rakip iki köprü yapıp, Osmangazi Köprüsü’ne 40 bin, Çanakkale Köprüsüne 45 bin araç geçiş garantisi vermek, hangi iktisadi akla sığar? Allah aşkına! Bu nasıl bir peşkeştir? Marmara Denizi’ni her gün sağından solundan arşınlayacak 85 bin cengaveri nerede bulacaksınız?

Bunlar ülkeyi yönetemiyor. Yapılan işin Türkçe meali şudur: Majestelerinin ordularını Çanakkale’de durduran Bu aziz milletin boynuna, Yüz yıl sonra, Çanakkale’de Köprü görünümlü borç boyunduruğu geçirilmiştir. Ulusumuzun emperyalizme başkaldırışının alametifarikası olan Çanakkale, majestelerinin mahkemelerine emanet edilmiştir. Milletimizin sırtına, çoluk çocuk ödeyeceği milyarlarca dolarlık vergi yüklenmiştir. “Projelerin parasını ödemezseniz, Uluslararası tahkimde söke söke alırlar” diyerek.

'İKTİDARIMIZDA BU PROJELERİN HEPSİNİ TEKRAR MASAYA YATIRACAĞIZ'

Bizi, hakkını, hukukunu aradığımız milletimizi tehdit edenler ve onların yandaşları duysun: İktidarımızda, bu projelerin hepsini tekrar masaya yatıracağız. Masrafını ve adil bir kârı önereceğiz, kabul etmezlerse bunların işletme hakkını, hukuka ve adalete uygun olarak geri alacağız. Bu haksız vergiden milletimizi kurtaracağız. Milletimiz rahmetli Demirel’in, Rahmetli Özal’ın yaptığı köprülerden kaça geçiyorsa, Bu yandaş besleyen köprülerden de aynı paraya geçecek. Değerli Basın Mensupları, Saray mevcut Merkez Bankası Başkanı’nı 2021’in Mart ayında, Yani bundan tam bir yıl önce o makama atadı. Yeni başkan geldiğinden bu yana, Dolar kuru 7 lira 30 kuruşlardan 14 lira 80 kuruşa fırladı. Tam ikiye katlandı, İki yıllık tahvilin faizi yüzde 16’dan yüzde 25’e çıktı.

Türkiye’nin risk primi 300 puandan 600 puana yükseldi. Türkiye’nin dış borçlanma maliyeti tavan yaptı. Geçtiğimiz hafta, Hazine döviz cinsinden 5 yıllık tahvil ihraç etti. Faiz yüzde 8,6 oldu. Döviz cinsinden tahvilde, bu son 19 yılın rekoru. Hükümet dışarıdan para bulmak için ABD’nin aynı vadeli tahvile ödediği faizin 4 katını. İngiltere’nin ödediği faizin ise 7 katını ödüyor. Yüzde 8,6 dolarla faiz demek, 2 milyar dolarlık borç için, 5 yılda 1 milyar dolara yakın faiz ödemek demek. Faiz lobileri bu iktidarı sevmesin de kimi sevsin.

Bu hükümet, danayı kesmeden, etini yemenin peşinde… Ama olmuyor, olmuyor, olmuyor… Merkez Bankası Başkanı işe başlarken, “Politika faizini enflasyonun üstünde tutarak” Enflasyonla mücadele edeceğini söyledi. Olmadı. Ardından “Enflasyonun çekirdeğine bakarak, Enflasyonla mücadele edeceğim” dedi. Olmadı. Sonra “Cari fazla vererek enflasyonla mücadele edeceğim” dedi. O da olmadı. Sonunda enflasyonla mücadeleyi “Küresel barışa” bıraktılar. “Küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle Dezenflasyonist süreç başlayacak”mış. Bu, “Ben enflasyonla mücadele edemiyorum, Elim kolum bağlı” demenin; Şahap Kavcıoğlucası. Oynamak istemeyen gelin, ‘yerim dar’ dermiş.

Peki beyler, ayıptır sorması, siz orada neden oturuyorsunuz? Madem bir iş yapmayacaksınız, O koltukları boşuna işgal etmeyin. İşte bu yüzden biz, “CHP iktidarında yapacağımız ilk işlerden biri Merkez Bankası Başkanını görevden almak, Yerine nitelikli ve ekonomi çevrelerinin saygı duyacağı Bir isim atamak” diyoruz.

Hazreti Mevlana, “İnsanı ateş değil, gafleti yakar” demiş. Bunların gafleti koca bir milleti yakıyor. İnsanlar üç kuruşa ucuz Yağ, et ve hatta ekmek alabilmek için Kışın ayazında kuyruklarda bekliyor. Bu ülkeyi alınlarının teriyle bugüne getiren 12,5 milyon emeklimiz bankalara borçlu. 8 milyon emeklimiz, açlık sınırı ve altında aylık alıyor. Bir o kadarı da Milyonlarca gencin işsiz dolaştığı ülkemizde, Geçinmek için iş arıyor. Onu da geçtik, insanlar artık geçinmek için böbreğini satmanın peşinde.

Arama motorlarından yapılan “Böbreğimi satmak istiyorum” aramaları yüzde 400, “İşsizlik maaşı” aramaları ise yüzde 5 bin artmış. Asgari ücret açlık sınırının altında. Borcunu ödeyemediği için icralık olanların sayısı giderek artıyor. Sadece 3 ayda icra dosyası sayısı 2,2 milyon artışla, 24 milyona dayanmış. Esnaf bitmiş, çiftçi bitmiş, emekçi bitmiş, emekli bitmiş. Millet mağdur… Staj mağdurlarımız sesini duyurmaya çalışıyor, Saray yönetimi, Bu konuda verdiğimiz kanun tekliflerini reddediyor. EYT mağdurları bir yanda, KHK mağdurları diğer yanda… Ama bunlar utanmadan sıkılmadan hala ekranlara çıkıyor.

Vatandaşla dalga geçiyor. Genel Başkanvekilleri, Borcu gırtlağını aşan çiftçiye, “Ekebildiğiniz kadar ekin. Maliyetler yüksek, mazot yüksek, gübre yüksek, Diğer girdiler yüksek. Nasıl ekelim diye düşünüyorsunuz, düşünmeyin” diyor. İşte bugün Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi yayımlandı. Endeks tek bir ayda yüzde 10’dan fazla arttı, Tarihi rekorunu kırdı. Genel Başkanvekilleri çiftçiye “Ekin!” diyor da, Destek vermezseniz, o iş nasıl olacak? Çiftçi tarlasını nasıl ekecek? Yanıt yok. Bu beyefendi bir yandan da, Tekirdağ’da birinci sınıf tarım arazilerinin üzerine OSB yapılacağı müjdesini veriyor.

Grup Başkanvekilleri derseniz tam evlere şenlik, 6 liraya satılan Ramazan pidesinin hesabı sorulunca, “Pide hemen bayatlar, ekmek bayatlamaz” diyor. Yani beyefendi, “Pideyi ne yapacaksınız, Kuru ekmek milletin neyine yetmiyor?” demeye getiriyor. Son atanan Nebati Bakan da çıkmış, Enflasyonla mücadeleyi çok iyi bildiklerinden, “Faiz ile kur arasında sıkışan Ekonomiyi kurtardıklarından” bahsediyor. Kurtardığınız buysa, kurtarmadığınızdan, Bildiğiniz buysa, bilmediğinizden Allah muhafaza…

Nebati Bakan’ın her sözü, milletin bunların gözündeki yerini ortaya koyuyor. Yabancılara, 'Siz yeter ki gelin Bürokrasiyi de alaşağı ederiz, Mevzuatı da değiştiririz. Arkamızda Cumhurbaşkanı var' diye garanti veriyor. Nerede hukuk? Nerede adalet? Nebati Bakan bir de dönüyor, insanlara 'Cumhurbaşkanımız ne zaman sizi yanılttı?' diye soruyor. Güler misiniz ağlar mısınız? Erdoğan 'dolar alan yaya kalır' dediğinde Dolar 2 lira 58 kuruştu. Şimdi 15 liraya dayandı. Dolar alan değil ama Erdoğan’a inanan yaya kaldı.

Geçen Ağustos ayında enflasyonun belini kıracaktı, Enflasyon şimdi milletin belini kırıyor. Faizi düşürerek her derde deva bulacaktı. Faiz; tabelada düştü, piyasada coştu… Döviz yerinde durmaz oldu. Fatura yine vatandaşa kaldı. Erdoğan, 2023 için 2 trilyon dolar milli gelir, 25 bin dolar kişi başına gelir sözü verdi. Şunun şurası 2023’e bir sene kaldı, ortaya koyduğu hedeflerin yarısına bile ulaşabilmiş değil. Erdoğan bugüne kadar verdiği hangi sözü tuttu ki, bu millet bugün onun sözüne inansın… Ama Nebati Bakan da en güzel sözünü en sonunda söylüyor: 'Dünya Türkiye ekonomi modelini İzlemeye almış durumda…' El-hak doğru… Sayelerinde, eloğlunun ibretlik numune gösterdiği ülke olduk.

Bundan 3 ay önce Rusya Devlet Başkanı Putin, “Doğru olan politikaları uygulamazsak, Türkiye gibi olabiliriz” diye açıklama yapmıştı. Dün de Amerikan Merkez Bankası Richmond Şube Başkanı “Enflasyonu kontrol etmek için üzerimize düşeni yaparsak, beklentiler, fiyat ve ücret artışları, istikrarlı ve sabit kalır. Yapmazsak Türkiye gibi oluruz” dedi.

Türkiye ekonomisinin içler acısı hali, ABD ile Rusya’nın uzun süredir üzerinde anlaştıkları ilk konu. Dünyayı bilemeyiz ama millet sizi gerçekten izliyor! Devri sadaretinizde 85 milyonluk ülkeyi, 800 milyar dolarlık ekonomiyi Nasıl yap-boz tahtasına çevirdiğinizi, Beceriksizliğin, kifayetsizliğin, liyakatsizliğin, Kendini varlık içinde yokluğa nasıl sürüklediğini görüyor. Sizin notunuzu verdi, Tasdiknamenizi de vermek için sandığı bekliyor.

Tartışma devam ediyor: Babacan'ın 'FETÖ' sözlerine tepki Siyaset Erdoğan: Kartel haline gelen sosyal medya platformları kendi yolumuzu çizmemiz gerektiğinin somut ifadesi Siyaset Akşener'den 'Nevruz' mesajı Siyaset Mustafa Sarıgül: Hacı yolu bekler gibi ayçiçek yağı gemisi bekledik Siyaset