Pekin’de yaşayan Türk gazeteci Çin mucizesini anlattı: Covid’i nasıl yendiler?
Çin'de yaşayan gazeteci Sıdal Utkucu ile koronavirüsü en hızlı atlatan ülkelerden biri olan Çin'i konuştuk.
Koronavirüs salgını, çıktığı günden bu zamana kadar hayatlarımızı etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. 2019'un Aralık ayından günümüze gelene kadar birçok ülke kendince önlemler aldı ve mücadele etti.
Ülkeler mücadelelerini sürdürürken, salgını ağır geçiren ülkelerin yanı sıra sıkı tedbirlerle daha kısa sürede atlatan ülkeler arasındaki fark dikkat çekiyor. Salgının başından beri sıkı önlemlerle kısa sürede atlatan ülkelerden biri de Çin Halk Cumhuriyeti.
Çin'de Nisan 2020'den beri koronavirüs kaynaklı ölüm bildirilmedi. Bu da Çin'i, salgında çok başarılı bir noktaya koyuyor.
Çin'in başarısının perde arkası, virüsün kaynağıyla ilgili komplo iddiaları ve Çin'de yeme-içme kültürüyle ilgili soruları Sıdal Utkucu'ya sorduk.
Gerçek Gündem'e konuşan Utkucu'nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Çin'de koronavirüs atlatıldı mı? Vaka/ölüm oranlarında son durum nedir?
Atlatıldı demek mümkün. Ara ara bazı bölgelerde küçük çaplı dalgalar görülüyor ama genel itibarıyla iyi durumda. Örneğin, dün tespit edilen vaka sayısı 20 ve bu vakaların 19’u yurtdışından gelenler arasında saptanmış.
Dün itibarıyla, Çin'in ana kesiminde salgının başından bu yana tespit edilen vaka sayısı 96 bin 522 olarak kayda geçti. Toplam can kaybı da 4 bin 636'da kaldı. Kaldı diyorum çünkü Çin’de Nisan 2020’den beri COVID-19 kaynaklı ölüm gerçekleşmiyor.
Çin, salgını bitirmek için diğer ülkelerden farklı olarak ne yaptı, nasıl bir yol izledi?
İlk olarak hâlâ devam eden uygulamaları anlatayım. Ülkeye girişte nükleik asit ve antikor testleri isteniyor. Bu test sonuçlarınızla Çin’in yurtdışı temsilciliklerinden sağlık kodu aldıktan sonra Çin’e geldiğinizde de (aşınız olsun ya da olmasın) 21 gün karantinaya girmeniz gerekiyor. Karantina öncesinde, süresince ve sonrasında da nükleik asit testleri yapılıyor.
Çin’de soğuk zincirle gelen ithal gıdalardan da rastgele örnekler alınarak testler yapılıyor.
Bu önlemler neticesinde yurtdışıdan gelen kişiler ya da gıda ürünleri arasında virüs taşıyanları saptayabiliyorlar.
Bazı iş yerleri ya da kent yönetimleri ülke içinde seyahat ettiğinizde dahi dönüşte sizden nükleik asit testi isteyebiliyor.
Ayrıca, Çin’de, yurtdışından gelen uçak seferlerinde yolcular arasında COVID-19 testi pozitif çıkanların sayısının çokluğuna göre havayollarına uçuşların askıya alınması gibi yaptırımlar da uygulanıyor.
Diğer yandan, salgın patlak verdiğinde de bütün önlemlerin çok hızlı şekilde ve ciddiyetle hayata geçirildiğine şahit olduk.
İlk etapta ülke çapında çok ciddi bir kapanmaya gidildi. Evden çalışma imkanı olanlar aylarca evlerinden mesai yaptı. Ben de 2020’de Ocak ile Haziran arasında evden mesai yapmıştım. Çok az da olsa hâlâ evden mesai yapan arkadaşlarım var.
İlk kapanma süresince zaruri olmaması halinde kimse ev taşımadı mesela ya da seyahate çıkmadı.
Ülkeye girişte karantina uygulaması ilk günlerden beri mevcut. Hatta 14 gün olarak başlatılmıştı, varyantlar arttıkça karantina süresi 21 güne çıkarıldı.
Çin, salgını en kısa sürede bitiren ülkelerden biri oldu. Avrupa ülkelerinde vaka ve ölüm sayılarında artış yaşanırken Çin'den konser görüntüleri gelmişti. Bu başarı sürüyor mu?
Evet sürüyor, ara ara bazı bölgelerde küçük çaplı dalgalar yaşanıyor ama kısa sürede kontrol altına alınıyor ve bitiriliyor.
Aşılamada Çin hangi seviyede? Çin'de sadece Sinovac ve Sinopharm mı uygulanıyor yoksa başka ülke aşıları da tedarik ediliyor mu?
14 Ekim itibarıyla ülke çapında 2 milyar 227 milyon 334 bin doz COVID-19 aşısı uygulandığı açıklandı; Çin’in nüfusu 1,4 milyardan fazla.
Çin’de AR-GE çalışmaları süren aşı sayısının 71 olduğuna dair bir haber okumuştum geçenlerde, bu aşılardan dokuzunun da kullanılmakta olduğu yazıyordu. Fakat en yaygın şekilde uygulananlar Sinovac ve Sinopharm tarafından üretilen COVID-19 aşıları.
Shanghai merkezli Fosun Pharma ile BioNTech’in birlikte ürettiği aşıların ilk partisi de geçtiğimiz ay Taiwan’a gönderilmişti.
Koronavirüsün çıkışıyla ve aşıyla ilgili komplo teorileri var mı?
Hiç duymadım.
Koronavirüs tedbirleri ve karantina uygulanıyor mu? Halk, maske ve eldiven gibi hijyen ürünlerini kullanmaya devam ediyor mu?
Dediğim gibi, yurt dışından gelenlere karantina zorunlu. Onun dışında yerel taşıyıcıdan enfekte olmuş kişilerin saptanması durumunda o bölgelerde karantina uygulanıyor.
Maske birçok mekana girişlerde ve özellikle toplu taşımada zorunlu. Restoranlara, AVM’lere, tren istasyonlarına veya havalimanlarına girerken de sağlık kodunuzu göstermeniz gerekiyor.
İlk zamanlara göre şu an virüse karşı yaklaşım değişti mi? İlk zamanlardaki korku iklimi yerini sakinliğe bıraktı mı?
COVID-19 salgınının günlük hayatımızdaki önemi eskiye göre daha az tabii ama bir bölgede yeni bir dalga göründüğünde insanlar biraz panik yapıyor bence. Mesela Çin’in başka bölgesinde yeni dalga çıktığında, o dalgayla ilişkili bir vakanın da Pekin’de olduğunu söylediğimde arkadaşlarımın yüzünde panik görebiliyorum. Dalganın büyüklüğüne göre burada da bir endişe olabiliyor. Öyle bir durumda kapalı mekanlar bir anda sakinleşiyor.
Koronavirüs ilk ortaya çıktığında saklandığı iddiaları vardı. Çin'de bu iddialar nedeniyle devlet yönetiminde kriz/istifa yaşandı mı?
Salgın patlak verdiğinde Çin Komünist Partisi’nin Wuhan parti sekreteri ve Wuhan’ın bağlı olduğu Hubei eyaletinin parti sekreteri görevden alınmıştı.
Virüsün kaynağı konusunda Çin halkı ne düşünüyor?
İnsanlar virüsün laboratuvardan sızdığı iddiasının gerçek olmadığını ve virüsün kaynağının doğal ortam olduğunu düşünüyor. Çevre tahribatı sonucu yabani hayvanların yaşam alanlarının insanların yaşam alanlarına yaklaştığını, bu nedenle yabani hayvanlarla insanlar arasındaki temasın arttığını düşünen arkadaşlarımın sayısı bir hayli yüksek.
Koronavirüsten sonra Çin'de yeme-içme kültürü etkilendi mi? Değişiklikler oldu mu?
Kırsal bölgede yaşayan insanların yabani hayvanlarla temasın doğuracağı sonuçlar konusundaki farkındalığı yükseldi ama yarasa konusundaki spekülasyonlara bir katkı da ben yapmak istemiyorum. Bu konuda sadece, yaklaşık yedi senedir Pekin’de yaşadığımı ve yarasa yendiğini ne gördüğümü, ne de duyduğumu söyleyebilirim.