Pervin Buldan'dan Süleyman Soylu'ya fotoğraf yanıtı
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Meclis Grup Toplantısında yaptığı açıklamada Süleyman Soylu'ya yanıt verdi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Meclis Grup Toplantısında yaptığı açıklamada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun katıldığı prgoramda fotoğraflar göstererek HDP'li Dirayet Dilan Taşdemir'in Gara'ya gittiği iddialarına yanıt verdi.
Pervin Buldan çözüm sürecie dair detayları da açıklamasında aktardı.
Pervin Buldan'ın açıklamalarının satır başları şöyle oldu:
Partimiz içinde Kürtçe eğitim programı başlattık. HDP olarak bulunduğumuz her yerde kültürel çeşitliliği sağlamaya çalışacağız. HDP olarak çok renkliliği korumaya ve savunmaya devam edeceğiz. Ana dili gününü kutluyorum.
Gare'yi konuşmaya devam edeceğiz, çok önemli bir kırılma noktası.
Halk adına iktidardan hesap sormaya devam edeceğiz. İktidar olmanın sorumluluğu insanları ölü olarak değil canlı getirmektir.
Gare’den kaçıyorlar, çünkü suçlular. İktidar Gare meselesinde çok açık ve net suçludur.
Amaçlarının Gare’de o insanları kurtarmak olmadığı ayan beyan ortadır. Amaçları bu olsaydı yöntem bu olmazdı. Operasyon değil diyalog yolu mutlaka seçilmeliydi. Bu yol geçmiş dönemlerde 335 insanın diyalog yoluyla Türkiye’ye getirildiğini, ailelerini teslim edildi.
2015’te bizzat benim de içerisinde yer aldığım Lice’de 3 uzman çavuş, İmralı heyetinin girişimleri sonucu o insanları alıkonulan insanları aldık, Lice Kaymakamlığı’na getirdik. O insanlar bizlere teşekkür etti.
13 insanın getirilmesi için de hükümete bu çağrıyı defalarca yaptığımızı söylememize rağmen dikkate almadılar
Hedefleri Gare’den kullanabilecekleri siyasi bir hikaye çıkarmaktı. Gare’ye kendi iktidarlarını kurtarmak için gittiler. Gare’den bir müjdeyle dönmeyi umuyorlardı, 13 insanı siyasi hesaplarını ne yazık ki feda ettiler. Gare gerçeği budur. Siyasi amaçlarını gerçekleştiremeyince dört koldan HDP’den saldırmaya başladı
Bu iktidar varlığını HDP’nin yokluğuna bağlamış durumda. Kontrolü ve şuuru aybeden bir AKP iktidarıyla karşı karşıya olduğumuzu söylemek isterim.
Biz seni Allah'a emanet ediyoruz.
6-7 önce alıkonulan bir asker annesinin ricası üzerine devreye girmiş olmamı, insani girişimimizi dahi utanmadan saldırı gerekçesi yapmaktadır.
Bunların bir fotoğrafçı bakanları var; çözüm sürecindeki fotoğraflarımız üzerinden algı yaratma telaşında.
Bizim milletvekilimiz Gare’ye gitmemiştir. O tarihte nerede olduğu bellidir. Bu kara propagandanın altında nasıl kalacaklarını düşünmüyorlar mı? Bizim milletvekillerimizin Gare’de ne işi var? Erbil’e zaman zaman vekillerimiz gider gelirler.
İktidar hesap vermekten kaçsa da Gare'yi konuşmaye devam edeceğiz. Gare önemli bir kırılma noktasıdır. AKP muhalefette olsaydı Gare için kıyameti koparmaz mıydı?
Halk adına iktidardan hesap sormaya devam edeceğiz. İktidar olmanın sorumluluğu insanları ölü olarak değil canlı getirmektir.
13 insanın getirilmesi için de parti olarak bu çağrıyı çağrıyı defalarca yaptığımızı bu tür girişimlerde defalarca bulunduğumuzu söylememize rağmen dikkate almadılar, dikkate almak istemediler. Gare'ye kendi iktidarlarını kurtarmak için gittiler. 13 insanı kendi siyasi hesaplarına feda ettiler.
Fotoğrafları gösteren bakan. Gaye nedir? Erdoğan'ın koltuğuna açıkça göz dikme meselesidir. Bu bakan Erdoğan'ın koltuğuna göz dikmiştir. Kendi içinizdeki iktidar savaşını HDP üzerinden yürütmeyin. HDP buna izin vermez çünkü.
Aynı bakan heyetimizin sürecinde devletin ve iktidarın bilgisi onayı ve ricası dahilinde ziyaretlerin fotoğraflarını çıktığı programda yapmış olduğu sunumlarda gösterdiğine tanık olduk. Bunun adı algı yaratma çabasıdır.
Kendinisine şunu söylemek istiyorum. O fotoğrafları keşke programa çıkmadan önce kendi genel başkanına bir gösterseydi.
Bizim milletvekilimiz Gare’ye gitmemiştir. O tarihte nerede olduğu bellidir. Bu kara propagandanın altında nasıl kalacaklarını düşünmüyorlar mı? Bizim milletvekillerimizin Gare’de ne işi var? Erbil’e zaman zaman vekillerimiz gider gelirler.
Bu zata aynı birilerine anlatır gibi tane tane şimdi o süreci buradan anlatacağım. İyi dinle Soylu. Biz çözüm çözüm sürecini 3 ayak üzerinden yürüttük. Birinci ayak İmralı'ydı, ikinci ayak Kandil'di, üçüncü ayak hükümet ve devlet kanalıydı. İmralı ziyaretetinden sonra yine devletin ve hükümetin onayıyla Kandil'e gidiyorduk.
İmralı'da bu fotoğrafı kim çekti? Çekilen fotoğrafı kim bize verdi? Dolmabahçe mutabakatı fotoğrafı. Bunu da biz çekmedik. Her üç fotoğrafın da kimler tarafından çekildiği açık ve net olarak ortadadır.
Görüşmenin sonucu devlet ve hükümete aktarıyorduk. Devlet heyeti ise bu bilgileri biz İmralı’ya gitmeden önce kendisi gidiyor, bu bilgileri götürüyor, Sayın Öcalan’la görüşmeleri gerçekleştiriyor, arkasından bizi İmralı’ya gönderiyordu.
Sonra çözüm heyeti İmralı’ya gidiyordu, sayın Öcalan devlet heyetiyle görüşmenin çerçevesini bize aktarıyor, devlet heyetiyle görüşme yaptıktan sonra devletin bilgisi ve onayı dahilinde oradaki PKK yetkililerine anlatıyorduk.
Bir defasında Kandil’e görüşme gerçekleştirdiğimiz sırada yukarıda 2 İHA tepemizde dolaşıyordu. Bir hareket gördüğü anda bulunduğu yeri bombalar. Ağaçların altına girdik, daha sonra toplantımızı gerçekleştirdik. Ankara’da devlet ve hükümet yetkilileri ile görüşme gerçekleştirdik. Üzerimizden İHA’lar geçti dedik, sizin güvenliğiniz için oradaydı dediler.
Bütün bunlar devletin kayıtlarında mevcuttur. Her yaptığımız görüşmeler kayıtlarda mevcuttur. Ben ne bir fazlasını ne bir eksiğini anlatmıyorum.
Soylu efendi iyi dinlesin bunları. Sana televizyonlarda gösterdiğin fotoğrafın hikâyesini de anlatayım. Kandil fotoğrafları PKK’den silahları bırakacaklarına dair mektupları aldığımız ziyaretlere aittir. Senin genel başkanın Erdoğan da heyecanla bu mektubu bekliyordu.
Kandil’deki fotoğraflar daha sonra basına yansıdı. İmralı da çekilen fotoğrafı kim çekti ve bize verdi?
Dolmabahçe mutabakatı fotoğrafını da biz çekmedik. Her üç fotoğrafın da amacı aynıdır, kimler tarafından çektiği de açıkça ortadır. Dolmabahçe mutabakatının açıklandığı gün ince bir ayrıntı var. O salonda kimin nerede oturacağını belirleyen bile bizzat Erdoğan’ın kendisiydi. Bu gerçekleri bir kenara bırakıp, algı operasyonlarıyla sorumluluktan kurtulacağınızı sanıyorsanız çok büyük yanılıyorsunuz. O süreç halklarımızın geleceği için, bedenlerin toprağa düşmemesi için fedakarca yürütülen bir süreçti.
Bugün de olsa hiç tereddüt etmeden aynı fedakarlığı yapmaya devam edeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Yeter ki tek bir insanımızın bile burnu kanamasın. Bırakın yaşamını yitirmesini tek bir insanımızın tırnağına taş değmesin diye biz bu fedakarlığı yapmaya hazırız. Ne mutlu bize ki 3 yıl boyunca çözüm sürecinde cenaze gelmedi. Yürüttüğümüz onurlu duruş vardı, biz bu onurlu duruşun arkasındayız. Çözüm sürecinde bize vaat ettiklerinizi yeri ve zamanı geldiğinde açıklayacağız.
Çözüm sürecinde bizlere, partimize, heyetimize neler vaat edildiğini, hangi sözler verildi, çözüm süreci başarıya ulaşırsa nelerin yapılacağına dair bizlere vaat edilenleri yeri ve zamanı geldiğinde açıklamazsak namerdiz.
Ne yaparlarsa yapsınlar HDP’ye ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar suçlarının üzerini asla örtemeyecekler. Bize attıkları çamur onların elinde kalmaya devam eder. Gergerlioğlu’na haksız ve hukuksuz verilen cezayı AKP’nin Yargıtay’daki ilgili dairesi jet hızında onayladı. Neden onayladığını biliyoruz.Saraydan talimat aldılar. Gare’nin intikamını HDP’den alma gibi yeni bir yol koydular önlerine.
HDP’ye saldırdıkça kaybettiklerinin farkında değiller. Elinizden geleni ardınıza koymayın. Ömer Faruk Gergerlioğlu Türkiye toplumunun vicdanı, sesi, kulağıdır. Gergerlioğlu’nun yaptığının zerresini siz yapmadınız.
HDP'den size zafer çıkmaz. Çünkü HDP kendi zaferlerini yazar. Celladın suratına hakikati haykırmaya devam edeceğiz. Önünüzde diz çöken bir HDP'liyi asla göremeyeceksiniz. Gergerlioğlu insan haklarının hafızasıdır. "