Prof. Müftüoğlu: Bu rakamlarla eylülde okulları açmayı unutun
"Başlangıçta günlük rakamlar 500’ü geçmeden okulları hızla kapattık. Doğrusu buydu, doğru olanı yaptık. Peki aynı okulları eğer günlük vaka sayıları 1000’in üzerinde kalmaya devam ederse yeniden açabilecek miyiz?"
Hürriyet Başyazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, "Bu rakamlardan korkalım" başlıklı bugünkü yazısında normalleşme adımının ardından artan vaka sayılarına dikkat çekti ve böyle devam etmesi halinde eylül ayında okulların yeniden açılmasının zor olduğunu savundu.
"Oortada ciddi bir tatsızlık var. Eğer hemen bir şeyler yapılmazsa durum daha da ciddileşecek" diyen Müftüoğlu'nun çeşitli uyarılar içeren yazısı şöyle:
Manzara net ve açık. Rakamlar bize şunları söylüyor: “Böyle giderse eğer değil eylülde, yani okullar açılmadan hemen önce 100’lü rakamları görmek, 500’lü rakamları görünce bile ‘Oh be!’ deyip havaya zıplayacağınızdan emin olabilirsiniz. Ve yine böyle giderse eğer, bu rakamlarla eylülde okulları açmayı unutun. Bitmedi, dahası var. Mesele sadece okulların açılmasıyla da sınırlı değil. Bu gittikçe uzayan ve uzadıkça da tadı kaçan süreci eğer bir an önce durduramaz iseniz, her şey bir yana, zaten çoktan arızaya geçmiş psikolojiniz daha da bozulacaktır.”
Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca yine haklı. Evet, kara göründü ama bu rakamlarla o karaya çıkmak bir hayli zor. Ve bir uyarı: Aklınızda olsun salgın denizindeki kabarmalar da giderek büyüyebilir, karaya varmak orta vadede bile uzayabilir.
NE YAPMALI?
YENİ BİR PLAN LAZIM
KISACASI ortada ciddi bir tatsızlık var. Eğer hemen bir şeyler yapılmazsa durum daha da ciddileşecek. İşte o zaman da durum gerçekten ve emin olun “yandı gülüm keten helva”dan farksız hale gelecek.
Kısacası ve özeti şudur: Kusura bakmasın, geçtiğimiz günlerde Tarafsız Bölge’de izlediğim Dr. Ateş Kara Hoca ile aynı düşüncede değilim. Bu rakamlara iyimser bakmak mümkün değil. Yine bu rakamlara bakarak “Yeni normal ile birlikte günlük vaka sayıları 2-3 binli rakamları da bulabilirdi” diyerek, 1300-1500’lere razı olmak makul bir yaklaşım olmamalı.
Manzara şu: Bir yerlerde çok ciddi ve önemli eksiğimiz var. Bazı noktalarda başaramadığımız hatalar söz konusu. Eğer bir an önce o hatalar, eksiklikler, noksanlıklar belirlenip çözüm yolları saptanmazsa yani bir an önce harekete geçilmezse -altını çiziyorum- sonbaharda can sıkıcı gelişmelerle karşılaşmamız mümkündür. Benden söylemesi...
SORU-CEVAP
AHMET HAKAN BANA SORSAYDI
EĞER Ahmet Hakan, ‘Tarafsız Bölge’ programında Dr. Ateş Kara’ya yönelttiği soruları bana sorsaydı, bakın ona neler söylerdim:
RAKAMLAR TEDİRGİN EDİCİ Mİ?
Evet, tedirgin edici. Daha doğrusu can sıkıcı hatta korku verici. Görünen o ki orta sahada top çevirip duruyoruz. Bu maç, bu taktikle öyle kolay kolay bitmez.
HANGİ RAKAMDA İÇİMİZ RAHATLAYACAK?
Salgın matematiği, bize bilimsel olarak haziran sonunda 500’lü rakamların altına inmemiz gerektiğini söylüyordu. Aslında haziranın başında gördüğümüz 700’lü rakamlar da zaten buna işaret ediyordu. Yani doğru yoldaydık. Yolumuzu şaşırdık ve şimdi 1000’in altına ineceğiz diye neredeyse göbeğimiz çatlıyor.
EYLÜLDE OKULLAR AÇILIR MI?
Başlangıçta günlük rakamlar 500’ü geçmeden okulları hızla kapattık. Doğrusu buydu, doğru olanı yaptık. Peki aynı okulları eğer günlük vaka sayıları 1000’in üzerinde kalmaya devam ederse yeniden açabilecek miyiz? Bence zor! Okullara girişte ateş ölçmek, ders saatlerini kaydırmak gibi tedbirler ile okulları açmak büyük bir cesaretin ifadesi, ciddi bir riski üstlenmek olur.
VAKA SAYILARI AZALIRSA MASKELER ÇIKARILABİLİR Mİ?
Günlük vaka sayıları 100’ün altına inmeden maske çıkarmayı unutalım. Bu düşünceleri anımsatan hiçbir soruyu da aklımıza bile getirmeyelim. Zaten sıkıntının önemli nedenlerinden biri maske meselesini ciddiye almamak değil mi?
AĞUSTOSTA 100’Ü GÖREBİLİR MİYİZ?
Neden olmasın? Sadece 2-3 haftalık sıkı bir çabayla ağustos ortalarında 100’ün altına inmemiz mümkündür. Ama mevcut toplumsal dinamikler, görüntüler ve algılar bunun en azından şimdilik ve mevcut koşullarla pek mümkün olmadığına işaret ediyor.
SIFIRI GÖRME İHTİMALİMİZ VAR MI?
Elbette var! Bir gün mutlaka ‘0’ı göreceğiz. Tamam ama asıl soru şu olmalı: “0’ı en erken ne zaman göreceğiz?” Çünkü ‘0’ geciktikçe sadece ekonomi değil, moraller de değil, psikolojilerimizin de dibe vurma ihtimali artıyor. Kısacası karaya bir an önce ulaşmakta yarar var.
PANDEMİ BİTMEZSE BİZDEKİ ‘0’ İŞE YARAR MI?
Yaramaz! Daha önce de söyledim: Sorun küreselse yerel, ülkesel çözüm kalıcı olmaz, olamaz. İran’da, Suriye’de, Irak’ta sorun varsa, bizim de içimiz rahat olamaz.
BU SAYILAR NASIL AZALIR?
Eğer günlük vaka sayılarını hızla azaltmak ve neticeye varmak istiyorsak, meseleyi “eğitim, yasak ve ceza boyutundan çıkarıp iletişim boyutuna taşımak” zorundayız. Bunun yolu da mükemmel bir iletişim stratejisinden geçiyor.