Prof. Veysel Ulusoy: 'Asgari ücret artarsa enflasyon artar' söylemi yanlış, şu an bir işçinin maaşı 20 bin lira olmalı
Prof. Dr. Veysel Ulusoy, asgari ücrette artışın enflasyonu artıracağı söyleminin büyük bir yanlış olduğunu örneklerle dile getirdi. Ücret artışı olmadan krizden çıkılamayacağını belirterek bir işçinin ayda en az 20 bin lira kazanması gerektiğini anlattı.
GERÇEK GÜNDEM
Vatandaşın çarşı - pazarda hissettiğine en yakın verileri yayınlayarak Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 'belalısı' haline gelen Enflasyon Araştırma Grubu'nun kurucusu, ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy'un yeni programı Gerçek Gündem'in YouTube kanalında yayına başladı.
Uzman ismin 'Prof. Dr. Veysel Ulusoy ile Ekonomi Notları'nın ilk bölümünde Gerçek Gündem Genel Yayın Yönetmeni Hilmi Hacaloğlu'nun soruları üzerine değindiği konular arasında asgari ücret ve enflasyon arasındaki ilişki de vardı.
İlk olarak geçtiğimiz aralık ayında asgari ücrette yapılan artışın yüzde 50 olmadığını dile getiren Ulusoy, bunu 'Rahip Brunson krizi' olarak anılan süreçte yaşananlara benzetti:
"Asgari ücrete yüzde 50 zam yapılmadı. Aynı şey gibi bu; hani krizimizin ismini 'Rahip Brunson' koymuştuk ya 2018'de, hiç alakası yoktu. Bizim krizimiz milli, yerli, bilerek, isteyerek yapılan bir krizdi. Rahip Brunson krizi 7-8 ay sonra sadece döviz kurunu, doların kurunu 20 kuruş yükselten bir mekanizma yarattı ve adını da maalesef 'Dış güçler' ve benzeri deyip döviz krizi yaptık.
'ASGARİ ÜCRETE YÜZDE 50 ZAM YAPMADIK'
Asgari ücret de böyle, asgari ücrete yüzde 50 zam yapmadık. Asgari ücret 2850'den 4250'ye yükselmedi. Asgari geçim indirimini indirdik orada. İnsanlar yüzde 30 civarı bir zam aldı. Kesinlikle yüzde 50 yükseldi kavramına alışmamamız lazım."
'CUMHURİYET TARİHİNDE İLK'
Asgari ücretin Türkiye'de 'ortalama ücret' haline geldiğini vurgulayan Ulusoy, devamında "İlk defa cumhuriyet tarihinde, en azından benim gördüğüm, yıllardan beri de ekonomi çalışırım, bir sıçrama yapıp da iki ayda eriyen bir ücret mekanizması yakaladık. Hatta çok ilginçtir, asgari ücret görüşmeleri kasım ayında başlayıp aralık ayında bittiğinde, yüzde 50 zam alacakları haberi televizyonlara yansıdığından beri bir zam yağmuruyla karşılaştık" ifadesini kullandı.
'YENİ BİR HAYAT PAHALILIĞI YAŞIYORUZ'
Ekonomist, enflasyonla hayat pahalılığının ayrılarak incelenmesi gerektiğini belirterek "Hayat pahalılığı zaten doruk noktadaydı, onun üzerine inanılmaz bir enflasyonist baskıyla yeni bir hayat pahalılığı yaşıyoruz. Dolayısıyla ilk defa cumhuriyet tarihinde, belki de bizim gördüğümüz dönemde zamların verilip de hemen ocak ayında dörtte birinin eridiğini, şubat ayında yarısının eridiği bir dönemi yaşıyoruz" diye konuştu.
Bu noktada Hacaloğlu, Ulusoy'un "2018'den beri yaşadığımız kriz, pandemi ve enflasyonist baskıyla geldiğimiz bu süreçte gelirleri reel olarak artırmadığımız sürece biz bu krizin içinde debelenip dururuz" şeklindeki değerlendirmesi üzerine "Hocam şöyle deniyor; bunu yaparsanız ciddi bir enflasyonla karşılaşırsınız" hatırlatmasında bulundu.
Zaten ciddi bir enflasyonla karşı karşıya olunduğunu vurgulayan ekonomist, şunları kaydetti:
"Dikkat edin, geciktirilmiş bir talebi yerine koyan bir mekanizma enflasyon yaratmaz. Şimdi siz maaşınız iki katı artsa, reel olarak da 1.5 kat artsa hepsini harcamayı mı düşünürsünüz? Tasarruf denen bir mekanizma var. Tasarruf finansal sisteme girer ve yatırımlara dönüşür. O yatırımlar üretim mekanizmasını canlandırır ve raflar yeniden dolar. Raflar doldukça fiyatlar inmeye başlar reel olarak. Hiçbir zaman nominal olarak inmez. Yani bu, 'Ben artık bu maaşımla daha fazla ürün alabilirim' anlamına gelir.
'ÜCRET ARTIŞI OLMADAN KRİZDEN ÇIKAMAZSINIZ, ENFLASYONU SADECE MAAŞTA GÖRMEK YANLIŞ'
Çok ilginç bir şekilde insanlar 'Hocam maaşları artırırsak enflasyon artmaz mı?' diyor. Tabii ki yarım dönem artar, çünkü geciktirilmiş bir tüketim harcaması yerine konacaktır. Ama ondan sonra tasarruf, yatırım ve gelir bağlamında denge yeniden kurulacaktır. Diyelim enflasyonu artırdı ücret artışı, ücret artışı olmadan krizden çıkamazsınız. Bir defa krizin maliyeti enflasyonsa onu kabullenmek zorundasınız. Zaten o maliyeti biz şu gelir, şu gelirsizlik durumunda yaşamıyor muyuz? Dolayısıyla enflasyonu sadece maaşta görmek yanlıştır.
'2008 GAYRİMENKUL KRİZİ' ÖRNEĞİ: ABD'DE İNSANLARA KARŞILIKSIZ 'HELİKOPTER PARASI' VERİLDİ
Bakın 2008'de gayrimenkul krizi dünya yaşadı, ABD temelliydi ama dünya yaşadı. Ne oldu? İnsanlara karşılıksız helikopter parası verildi. Helikopter parası dediğimiz ironik bir şeydir, yani para sokaklara atılmadı. İnsanların hesabına çekler gönderildi, insanlara karşılıksız para gönderildi ABD'de. İnanılmaz derecede para basıldı ve maaşlar artırıldı. Hala ABD onu yerine koymaya çalışıyor yüksek maaşlarla ve gelirlerle. Yoksa olmaz."
'ŞU AN BİR İŞÇİNİN MAAŞI EN AZ 20 BİN LİRA OLMALI'
Ulusoy, Hacaloğlu'nun "Asgari ücret ya da ortama ücret ne kadar olmalı Türkiye'de?" şeklindeki sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Bana yılbaşında asgari ücreti sorduklarında '5-6 bin lira olmalı' demiştim. 4 bin 253 lira yaptılar ama hemen eridi. Enflasyon o zaman yüzde 36'lardaydı, ENAG'ın enflasyonu yüzde 80'lerdeydi. Şu an, örneğin bir doktorun, bir avukatın, bir akademisyenin, belirli seviyeye gelmiş bir gazetecinin maaşının 40 bin liradan başlaması gerekir. Bir işçinin maaşı 20 bin lira, yeni işe giren bir üniversite mezununun da 10-12 bin lira olması gerekir. Gözlerinizde bir gülümseme görüyorum, bunu dolara çevirin. 50 bin lira kaç dolar ediyor? Yaklaşık 3 bin dolar. Bir yardımcı doçentin 2002'deki maaşıydı. Gülmeyin, gülersek böyle olur."