RTÜK üyesi Konuralp: İktidarı destekleyenler, konuşmalarımızda gidişattan duyduğu rahatsızlığı ifade ediyor
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kontenjanından RTÜK üyesi seçilen gazeteci Okan Konuralp’a göre, televizynda olumsuz örnek olabilecek yayınlara ilişkin Journo'dan İhsan Akgül'e konuştı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kontenjanından RTÜK üyesi seçilen gazeteci Okan Konuralp’a göre, televizynda olumsuz örnek olabilecek yayınlara ilişkin Journo'dan İhsan Akgül'e konuştı.
RTÜK'teki işleyiş ve teleizyondaki çok eşliliğin normalleştirilmesi üzerine konuşan Konuralp, şu ifadeleri kullandı:
''Somut olarak kimi dizi ve tartışma programları üzerinden bir değerlendirme yapmak yerine, daha genel bir bakış açısına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Ülkemizdeki televizyon yayıncılığının aksı kaymış durumda. Örneğin, çocuğun üstün yararının korunması, söz hakkı tanınması, insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine özen gösterilmesi, kin ve düşmanlığı tahrik eden yayınlardan kaçınılması, suçlu olduğu yargı kararıyla kesinleşmedikçe kimsenin suçlu ilan edilmemesi vb. ilkelere uymaksızın yapılan onlarca yayın var, televizyonlarda.''
''RTÜK'TEN HAKKANİYET BEKLEMEK YERSİZ''
RTÜK'ten hakkaniyet beklemenin yersiz olduğu ifade eden Konuralp, ''Peki, RTÜK ne yapıyor? RTÜK çok büyük ölçüde, ilgili kanunu televizyon ve radyoların siyasi iktidara yakınlığı, uzaklığı perspektifinden değerlendiriyor. “Ceza verme veya vermeme” iradesi bu çerçevede somutlaşıyor. Daha önce de yaptığım bir açıklamaya atfen şunu söyleyebilirim: Bu yapısı ve yaklaşımı itibariyle RTÜK’ten hakkaniyet beklemek yersiz'' diye konuştu.
''YARGI SÜRELERİ İÇİNDE ÖNEM TAŞIYOR''
Konuralp açıklamalarına şöyle devam etti: ''Yapacak bir şey yok mu? Elbette var: Hakkaniyeti ortaya koymak ve bir çıpa oluşturmak. Kurulda itirazlarımızı bu çerçevede kayda geçiriyoruz ve sonrasında karşı oy yazılarımızı bu doğrultuda yazıyoruz. Tarihe not düşüyoruz ve bir çıpayı tutmaya çalışıyoruz. Ayrıca kaleme aldığımız karşı oy yazıları, yargı süreçleri için de önem taşıyor. Kamuoyunu bilgilendirme açısından da önemli olduğunu düşünüyorum. Tüm bu başlıklar aslında RTÜK’ü olabildiğince yanlış kararlardan uzak tutmak adına mücadele etmek, demek.''
''LİYAKATSİZ VE KİBİRLİ BİR MEDYA DÜZENİ''
Konuralp, RTÜK’e iktidar partisine tanınan kontenjandan seçilen üye sayısının çoğunluğu oluşturması, TBMM Genel Kurulu’ndaki tabloyla bir benzerlik oluşturduğunu da ifade etti.
CHP'li RTÜK üyesi, ''RTÜK’te alınan ve alınmayan kararların büyük bir kısmı, iktidar bloğunun ortaya çıkarttığı gerçekliğin bir sonucu. Hâliyle medya düzeniyle de uyumlu. Mevcut medya düzeni sürdürülebilir bir düzen değil. Bu medya düzeninin sürmesi konusundaki ısrar, er ya da geç öncelikle bu ısrarı sürdürenleri boğar, boğuyor da zaten. Liyakatsiz ve kibirli bir medya düzeni bu. Üstelik karşıt gibi görünenleri de kendine benzetiyor bu düzen.
Doğru olan benzememekte direnmektir. Çünkü herkes birbirine karşı kör, sağır, dilsiz; kendi yankı odalarımızda debeleniyoruz. Oysa hangi fikri savunuyor olursak olalım, sözümüzün medyanın evrensel ilkelerine uygun bir şekilde karşıtlarımıza ulaşması gerekir. Bunun koşulu da özgür ve eşit şartlarda yapılan yayıncılıktır. Dolayısıyla, RTÜK gibi diğer pek çok kurul ve kurumdaki temel mesele sanılanın aksine tarafsızlık değil, temel mesele adalet. Bir şeye taraf olabilirsiniz ancak ne olursanız olun, adaletli olmalısınız. Adalet terazisi şaşmış, kaymış durumda'' şeklinde konuştu.
''İKTİDARI DESTEKLEYENLER DE GİDİŞATTAN RAHATSIZ''
Konuarlp, dizilerde çok eşliliğin normalleştirilmesi gibi örneklerde RTÜK’teki itiraz haklarını kullandıklarını ifade ederek şöyle konuştu:
''Görmezden geliniyor mu? Evet, geliniyor. Yukarıda da vurguladığım gibi bazı yayın kuruluşlarına karşı gösterdiğiniz olumlu/olumsuz tavrı, diğer yayın kuruluşlarına karşı göstermiyorsanız, yankı odanızın duvarlarını daha da yükseltmeye başlıyorsunuz, demektir… Pek çok siyasi, gazeteci, bürokrat tanıyorum ki kayıtsız şartsız mevcut iktidarı destekliyor ancak “off-the-record” konuşmalarımızda gidişattan duyduğu rahatsızlığı ifade ediyor. İç tartışmalarını yakından izleyen biri olarak söyleyebilirim ki iktidara yakın medyanın geldiği nokta, sonuçları itibarıyla kocaman bir sıfır.
Milyarlarca dolarlık desteğe rağmen üstelik bu sonuca ulaştılar.
RTÜK özelinde tamamlamam gerekirse, kurum denetleyenden daha çok düzenleyen bir yapıya kavuşturulmalı. Kurulun medya özgürlüğünün önündeki engelleri de kaldırmayı amaçlayan; kendisi ve yayıncı kuruluşlar açısından şeffaflığı hedefleyen bir dönüşüm şart. Üye yapısı bu bağlamda yeniden ele alınmalı. Meslek örgütlerinin birden fazla üye gönderebildiği, siyasi partilere tanınan kontenjanların da azaltıldığı bir kurul oluşturulmalı.''