Rusya, Ukrayna'nın doğusundaki dört bölgeyi resmen topraklarına kattığını açıkladı
Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna'nın doğusundaki dört bölgenin Rusya topraklarına katıldığını açıkladı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'nın doğusundaki dört bölgeyi resmen topraklarına kattıklarını açıkladı.
Putin, "Luhansk, Donetsk, Herson bölgesi kararını verdi ve bu sonuçlar kabul edilecektir. Dört yeni bölge kararını verdi çünkü bu milyonların çok açık bir tercihidir. Tabii ki çok haklı bir şekilde bu onların hakkı. Bu BM'nin 1. maddesinde yazar, kendi kaderini tayin etme hakkı" ifadelerini kullandı.
Putin, Rusya’ya katacakları bölgeleri müzakere konusu etmeyeceklerini belirterek, “Kiev yönetimini, askeri eylemleri durdurmaya ve müzakere masasına oturmaya çağırıyoruz” dedi.
Ukrayna'nın doğusunda yer alan Donetsk, Luhansk, Kherson ve Zaporijya bölgelerinde geçtiğimiz hafta referandumlar düzenlenmişti. Silahlı birlikler nezaretinde yapılan referandumlarda yüzde 87 ile yüzde 98 arasında evet oyu çıkmıştı.
Kremlin gün içerisinde yaptığı açıklamada bu bölgelere bir saldırı olması durumunda bunun Rusya'ya saldırı olarak sayılacağını açıklamıştı.
PUTIN'DEN BATI'YA MESAJ
İlhak konuşmasında Batı'ya mesajlar veren Putin'in konuşmasından satır başları:
"Bizi aptal yerine koyuyorlar. Rusya öyle bir medeniyetki binlerce yıla dayanıyor. Biz başkalarının tarif ettiği kurallara göre yönetilecek bir ülke değiliz. Bu sözde birleşik Batı bölünemez sınırlar diyor, peki onlara kim veriyor bu hakkı. Bir yandan sınırlar dokunulmaz diyorlar bir yandan insanların özgür iradelerine saygı duymuyorlar.
Batılı elitler yalnızca uluslararası hukuk ve temel insan haklarını ihlal etmiyor aynı zamanda dünyayı ikiye bölüyor.
Bize dost dediler, ortak dediler. Ama aslında bizi koloni olarak, köle olarak gördüler ve öyle davrandılar. Ama nihayet biz bütün bu hasarı telafi etmeye başladık.
ABD nükleer silah kullanan dünyadaki tek devlet. Hiroşima ve Nagazaki'yi hatıralayın. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD ve İngiltere, Dresden'i, Hamburg'u ve Köln'ü mahvetti. Buna gerek yoktu ama sadece Sovyetler'i korkutmak istediler.
Güney Kore'yi müttefik olarak tanımlıyorlar. Bu nasıl müttefiklik ki, tüm devlet başkanlarını dinliyorlar, ajanlık yapıyorlar.
Gıda güvenliği ile ilgili ciddi problemler var. Tahıl Ukrayna ve Rusya'dan ihraç ediliyor. Ama bunların sadece yüzde 5'i yoksul ülkelere gidiyor. Batı insanların trajedisini kendisini güçlendirmek için kullanıyor. Bu aslında Fransa'nın Almanya'nın ve birçok ülkenin kendini rasyonelize etmesini sağlıyor.
Ama onlar şunu görmeli ki, Rus kaynakarlı ve Rus enerjisinden mahrum kalırlarsa esas kendi endüstrilerini sürdürmekte zorlanacaklar. Kendi halklarına ihanet ediyorlar. Mesela Kuzey Akım. Kendi enerji altyapılarına zarar veriyorlar. Bundan kim sorumlu? Ortada ihanet edenler var. Bu rejim tamamen şiddete ve korkutmaya dayanıyor. O yüzden tüm dünyada yüzlerce askeri üs ve askeri ittifak görüyoruz.
Bu hegemoniye meydan okuyan herhangi bir girişim bir tehdit olarak algılanıyor ve hemen karşılık buluyor. Batı'nın tek istediği egemen olmak.
Biliyoruz ki ABD müttefikleri dahil ABD'nin çizgisinden çıkarsa vuruluyor. Herkes ve her devlet ABD için bir hedef olabilir. Rusya'ya karşı yaptırım savaşlarına başladıklarında dünyayı kontrol altına alabileceklerine düşünüyorlardı. Ülkelerin çoğu bu ajandayı takip etmek istemiyorlar. Onlar Rusya ile iş birliğini seçiyorlar. ABD bunu beklemiyordu. Onlar şiddet kullanmaya ve bundan sonuç almaya alışıklar."