Sağlık çalışanlarından şiddete karşı protesto
Hastanelerde sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti protesto eden İzmir Sağlık Platformu, bir an önce 'sağlıkta şiddet yasası' çıkarılması gerektiğine vurgu yaptı.
Bayraklı 20 No’lu Aile Sağlığı Merkezi’nde bir hasta tarafından Dr. Mahide Agara ve Dr. Alper Durmuş Sönmez’e yönelik saldırı Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde basın açıklamasıyla protesto edildi.
İzmir Sağlık Platformu’nun düzenlediği basın açıklamasına sağlık örgütleri yöneticileri ve üyeleri katıldı.
Gazete Duvar'ın haberine göre; açıklamada sağlık emekçilerine yönelik her türlü saldırının engellenmesinin il yöneticileri, güvenlik güçleri ve hastane yöneticilerinin sorumluluğu altında olduğu hatırlatılarak, İzmir Valisi, hastane başhekimi ve İzmir emniyet güçleri göreve davet edildi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şube Eşbaşkanı Hülya Ulaşoğlu burada yaptığı konuşmada sağlıkta şiddet vakalarındaki artışa dikkat çekti. Şiddet vakalarının birçoğunun basına yansımadığını belirten Ulaşoğlu, günde ortalama 33 sağlık çalışanının şiddet vakasıyla karşı karşıya olduğunu söyledi.
HÜKÜMET TÜM ÇAĞRILARIMIZA KULAK TIKIYOR
Geçtiğimiz günlerde Bayraklı 20 No’lu Aile Sağlığı Merkezi’ne gelen bir hasta tarafından sağlık çalışanlarına yapılan şiddeti hatırlatan Ulaşoğlu, şunları kaydetti;
“11.07.2019 tarihinde Bayraklı 20 No’lu Aile Sağlığı Merkezi’ne gelen bir hasta Dr. Mahide Agara’dan kendisine rapor yazmasını istemiş, istenilen raporun yazılamayacağı bildirdiğinde Dr. Agara’ya bağırmış ve tehdit etmiştir. Yardıma gelen, aynı zamanda kalp hastası olan Dr. Alper Durmuş Sönmez de aynı şahsın saldırısına uğramış, Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi Acil Servisi’ne kaldırılmıştır. Sağlık emekçilerine yönelik baskı ve şiddetin diğer bir kanıtı da yine aynı gün İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi’nde hemşirelerle birlikte çalışan tüm sağlık emekçilerinin kendini yoğun bakıma kapatması, orada rehin kalmalarıdır. 17 Nisan’da Ersin Arslan’ın öldürüldüğü gün tüm ülkede alanlara çıktık, “17 Nisan sağlıkta şiddetle mücadele günü ilan edilsin, TTB ve tüm sağlık örgütleri sendikalar ve Odalarla ortak çalışma yapılsın ve Sağlıkta Şiddet Yasası çıkarılsın” dedik, açıklamalar yaptık ama hükümet tüm çağrılarımıza kulak tıkıyor, ısrarla sağlığa erişimi daha da zorlaştırıyor.”
GÜVENLİKTEN SORUMLU KOLLUK GÜÇLERİ OLAYA SEYİRCİ KALDI
Hükümetin sağlık politikalarını eleştiren Ulaşoğlu, “80 milyon olan ülke nüfusumuza karşı, geçen yıl acil servise başvuru 130 milyon hasta sayısına ulaşmış. Poliklinikte katkı katılım payı ödemek istemeyen, gün geçtikçe yoksulluğa düşen hastalar acil servislere başvuruyor. Acil servisin iş yükü artıyor, gerçek acil hastaya zamanında müdahale gecikiyor. Hastalar medyadan öğrendiği ve iktidarın kullandığı dil sebebiyle insana yakışır şekilde alamadığı sağlık hizmetinin sorumlusu olarak sağlık emekçilerini görüyor. İki gün içinde İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi’nde önce yoğun bakımda, sonra acil serviste iki şiddet vakası yaşandı. Üstelik acil serviste, güvenlikten sorumlu kolluk güçleri olaya seyirci kalmış bu da yetmezmiş gibi saldırgan vatandaşı elleriyle yolcu etmişlerdir. İzmir Tabip Odasının ve sağlık emekçilerinin tepkisiyle saldırgan gözaltına aldırılmıştır” ifadelerini kullandı.
ARTIK YETER!
Sağlıkta şiddet yasasının bir an önce çıkarılması için çağrı yapan Ulaşoğlu, sözlerini “Artık yeter! Bu ülkede adalet istiyoruz, hukuk istiyoruz, tüm kamuya, kamu emekçilerine, sağlık emekçilerine sahip çıkalım. Sağlıkta Şiddet Yasası bir an önce çıkarılsın ve saldıranlar en ağır cezayı alacaklarını bilsin. Kamu görevlileri olarak halka hizmet veren sağlık emekçilerine yönelik her türlü saldırının engellenmesi il yöneticileri, güvenlik güçleri ve hastane yöneticilerinin sorumluluğu altındadır. Sayın Valiyi, hastane başhekimini, İzmir emniyet güçlerini göreve çağırıyoruz. Halkımızın, hastalarımızın güvenli daha nitelikli sağlık hizmeti almasının birinci koşulu; hizmeti verenlerin güvenliği ve rahatlığıdır, tüm halkımız ve sağlık emekçileri için güvenli iş güvenli gelecek diyoruz’’ diyerek sonlandırdı.