'Şam ile normalleşme yönündeki ivme hız kazanıyor'

Abone ol

Sedat Ergin, Şam ile normalleşme adımının atılabileceği bir dönemde olduğumuzu belirtti.

Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Cumhıurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Soçi’deki “Türkler ve Suriyelilerin sınırda barışı birlikte korumaları gerekecektir. Bu, iki ülke arasında karşılıklı saygıyı esas alan bir işbirliğine dayanmadan mümkün olamaz” sözlerini anımsatarak, “Şam ile normalleşme yönündeki ivme hız kazanıyor” dedi.

Ergin yazısında, “Neresinden bakarsak bakalım gelişmelerin akışı, Türkiye ile Suriye’yi -resmî düzeyde birbirlerine karşı ne kadar birikmiş olumsuz duygu ve kızgınlık taşısalar da- ister istemez kapsamlı bir işbirliğine doğru itiyor” ifadesini kullandı.

Ergin yazısında şunları aktardı:

Önce Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in geçen salı akşamı Soçi’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte düzenlediği basın toplantısında zirvenin sonuçlarını anlatırken sarf ettiği şu sözlerini bir kez daha hatırlayalım:
“Türkler ve Suriyelilerin sınırda barışı birlikte korumaları gerekecektir. Bu, iki ülke arasında karşılıklı saygıyı esas alan bir işbirliğine dayanmadan mümkün olamaz.”

Putin’in bu ifadesinden ilk bakışta Türkiye ile Suriye’nin sınırda birlikte yürütecekleri bir işbirliğinin başlayacağını anlayabiliriz. Gelgelelim, 10 maddelik ortak açıklama metninde iki ülke arasında doğrudan işbirliğine dönük bir düzenleme yer almıyor.

Yer almıyor, ancak açıklamada getirilen mekanizmanın tasarımı dikkate alınırsa, Türkiye ile Suriye’nin -ister dolaylı, ister doğrudan- sahada kaçınılmaz olarak işbirliği yapmak, diyalog yürütmek zorunda kalacakları bir döneme girdikleri de ortaya çıkıyor. En azından şu nedenle: Sınırın Fırat’ın doğusunda kalan 320 kilometrelik bir hayli geniş bir bölümünde, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Suriye sınır muhafızlarının görev alanları belli bir derinlikte örtüşme halinde olacaktır.

*

Mutabakata göre, Fırat’ın doğusunda TSK’nın doğrudan kontrolündeki Tel Abyad-Resulayn arasındaki 120 kilometrenin dışında kalan 320 kilometrelik sınır hattında, önceki gün itibarıyla Suriye sınır muhafızları ve Rus askeri polisi birlikte sahaya çıkmış bulunuyor. Görevleri, buradaki silahlı YPG unsurlarının sınır boyunca 30 kilometrelik derinlikteki alandan dışarı çıkartılmasıdır.

Suriye ve Rusya’nın birlikte çalışacağı 30 kilometre derinliğindeki bu alanın sınıra bitişik 10 kilometrelik koridorunda Rus askeri polisi aynı zamanda TSK ile de ortak devriye faaliyeti yürütecektir.

Görüleceği gibi, TSK ile Suriye sınır muhafızları işbirliği yapmasalar da, 10 kilometrelik koridorda sahada yakın koordinatlarda hareket halinde olacaklardır.

*

Durumu daha ilginç kılan bir nokta daha var. Bu, Moskova’daki İnterfaks ajansının önceki gün Rusya Savunma Bakanlığı kaynaklarına dayanarak geçtiği bir haritalı haberde söz edilen sınır düzenlemesiyle ilgilidir. Habere göre, sınırın TSK’nın tek başına kontrol ettiği bölgenin dışındaki alanlarında Suriye sınır muhafızları toplam 15 gözlem noktası kuracaktır. Sınıra bitişik bu gözlem noktalarının 5’i batıda Tel Abyad ile Fırat arasında, 10’u ise doğuda Resulayn’dan Irak sınırına kadar uzanan bölgede yer alacaktır. Haberde bu gözlem noktalarını Rus askeri polisinin de kullanacağı belirtiliyor.

Bu haber aslında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un salı gecesi “Bu mutabakat çerçevesinde üstlenilen aksiyonlar, (...) Suriye sınır muhafızlarının sınıra gelecek olmalarını da sağlıyor ki, bu çok önemlidir” şeklindeki sözleriyle birlikte değerlendirilmelidir.


Bu gözlem noktaları, TSK ile Rus askerlerinin ortak keşif faaliyeti yürütecekleri alanda olacaktır. Muhtemeldir ki Ruslar, sahada herhangi bir yanlış anlama olmaması için TSK ile Suriye sınır muhafızları arasında bir köprü görevi üstlenecektir.

Aynı zamanda Soçi Mutabakatı’nın dördüncü maddesinde, Rusya’nın Türkiye ile Suriye arasındaki Adana Anlaşması’nın uygulanmasını “kolaylaştıracağının” belirtilmiş olması da Moskova’nın yeni dönemde Ankara-Şam arasında oynayacağı köprü rolünü ortaya koyuyor.

*

Neresinden bakarsak bakalım gelişmelerin akışı, Türkiye ile Suriye’yi -resmi düzeyde birbirlerine karşı ne kadar birikmiş olumsuz duygu ve kızgınlık taşısalar da- ister istemez kapsamlı bir işbirliğine doğru itiyor.

Geçen salı günü yaklaşık altı buçuk saat süren zirvenin önemli bir bölümünde Putin’in Erdoğan’ı Ankara ile Şam arasında bir normalleşmenin başlaması yönünde ikna çabasıyla geçirdiğini tahmin etmek güç değildir.

Kaldı ki Erdoğan’ın salı gecesi Soçi’den Ankara’ya dönerken uçakta yaptığı açıklama da, ilişkilerde siyasi düzeyde yeni bir iklimin belirdiğinin ipucu olarak görülebilir. Bir gazetecinin “Bundan sonra Türkiye ve Suriye rejimi arasında farklı bir ilişki modeli geliştirilmesi söz konusu olabilir mi?” sorusuna Erdoğan’ın verdiği yanıt bu bağlamda bir hayli dikkat çekicidir.

“Bundan sonraki süreçle ilgili olarak biz başta Rusya-Suriye münasebetlerinden hareketle kendimiz için bunu çok daha isabetli bir yol olarak görüyoruz ve bugünkü görüşmelerde de bunun bu süreci çok daha kolay kılacağını gördük ve buna inandık” diye söze giriyor Erdoğan ve devam ediyor:

“Temennim odur ki, bundan sonraki süreçte de biz bu münasebetleri kolaylaştıracak adımları Dışişleri Bakanlığı olsun, Savunma Bakanlığı olsun, istihbarat olsun, bunları devreye sokarak Rusya tarafından bu işi sürekli gündeme aldık ve gündemde de... Bunlar zaman zaman bize olumlu neticeler de verdi. Bundan sonraki süreçte de biz bunları tabii yine kullanacağız, bundan istifade de edeceğiz.”

Erdoğan’ın bu ifadeleri -muğlak yönleri olmakla birlikte- yine de Şam ile ilişkilerin normalleşmesi yönünde kapıyı aralayan bir işaret olarak değerlendirilebilir.

Şili’de ‘ulaşıma zam’ protestoları: 18 ölü, 150'den fazla yaralı Dünya Şili’de ‘ulaşıma zam’ protestoları: 18 ölü, 150'den fazla yaralı Dünya Diktatör Franco'nun mezarı taşındı Dünya Demokratların 2020 yarışını Biden önde götürüyor Dünya