Şarbondan korunmak için bu mühre dikkat
Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların (zoonoz hastalıklar) son zamanlarda sıklıkla gündeme gelmesi yurttaşlarda da paniğe neden oldu.
Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların (zoonoz hastalıklar) son zamanlarda sıklıkla gündeme gelmesi yurttaşlarda da paniğe neden oldu. Veteriner hekimler, ülkemizde kontrolsüz hayvan girişlerinin yapılmasının yanı sıra Tarım ve Orman Bakanlığı’nda bağımsız, yetkili veteriner otoritenin olmaması, il, ilçe bazında örgütlenmiş veteriner hekim teşkilatlarının 1980’den sonra kaldırılması ve yerine AB standartlarında örgütlenmenin yapılmamış olmasının şarbon dahil 200’e yakın zoonoz hastalığın ülkemizde halen var olmasında önemli bir etken olduğunu vurguladılar. Veteriner hekimler, ayrıca yurttaşlara et tüketimi konusunda da “Kasaptan alınan etlerin damgalı olup olmadığını kontrol edin, et ve sakatat türü ürünleri mutlaka iyi pişirin” uyarısında bulundular.
‘Yanlış politikalar izlendi’
Veteriner Halk Sağlığı Derneği (VHSD) Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, Türkiye’nin 1980 darbesinden sonra hayvancılık konusunda yanlış politikalar izlediğini ve kırmızı ette dışa bağımlı bir ülke konumuna geldiğini belirtti. Yeşildere “Tarım Bakanlığı’nda veteriner hekim teşkilatı vardı. Bu teşkilatta il ve ilçelerdeki hayvanlarla ilgilenmek üzere Veteriner İşleri; bitkilerle ilgilenmek üzere de Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü bulunuyordu. Veteriner hekim teşkilatındaki motorize ekipler, araçlarla il ve ilçelere köylünün ayağına kadar gidiyor, hayvan hareketlerini izliyor, aşılamalarını yapıyordu. 80 sonrası bu teşkilat kaldırıldı ve Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü adı altında birleştirildi, artık eskisi gibi motorize ekipler sahaya çıkmıyor, kontroller yapılmıyor” dedi.
İthalat sarmalı
Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklarda artışlara dikkat çeken Prof. Yeşildere, Türkiye’deki mezbahanelerin yüzde 80’inin ruhsatsız ve koşullarının çok kötü olduğunu, ruhsatsız mezbahanelerin çoğunun da belediye mezbahaneleri olduğunu söyledi.
VHSD Başkanı veteriner hekim Azmi Yüksel ise, Tarım ve Orman Bakanlığı’nda yeterli sayıda veteriner hekim ve uzman veteriner hekim olmaması, veteriner hekimlerin özlük haklarının yetersizliği gibi nedenler yüzünden hastalıkların ortadan kaldırılamadığını ifade etti. Yüksel, “İthal edilen hayvanların ithal edildiği ülkelerde, taşıma sırasında, sınırda ve ülke içinde gerek laboratuvar gerekse veteriner hekim hizmetlerinin etkin ve yeterli hale getirilmesi gereklidir” diye konuştu.
Veteriner sahada olmalı
Veteriner hekim Prof. Dr. Hazım Gökçen, hayvan hastalıkları ne yazık ki Türkiye’de kol gezmektedir” diyerek şöyle konuştu:
“Bugün kamu hayvan sağlığı örgütünde istihdam edilen veteriner hekimlerinin çoğunluğu mesleklerinin gerektirdiği teşhis, tedavi, otopsi, operasyon, aşılama ve tohumlama gibi hizmetleri yapamamakta, onların yerine masa başında, bilgisayar karşısında meslekleri ile hiç ilgisi olmayan çiftçi kayıt sistemine üretici kaydetmek, yetiştiricilerin alacakları destek miktarlarını hesap etmek, kulak numaralarını takip ederek hayvan kayıt sistemini güncellemek gibi büro hizmetlerinde çalıştırılmaktadır. Türkiye’de yaygın olarak seyreden hayvan hastalıkların önlemek için yapılacak ilk iş, 1980 öncesinde olduğu gibi merkez taşra iletişimi iyi kurulmuş bağımsız bir hayvan sağlığı örgütü kurmak ve kamu veteriner hekimlerini masa başından kaldırıp asıl mesleki faaliyetlerini yerine getirebilecekleri sahaya yani ahıra göndermektir.”
Ette mor mühür arayın
Prof. Tahsin Yeşildere, yurttaşlara da şu uyarılarda bulundu: “Bilinen kasaplardan kontrollü kesimler yapılmış, sağlık mührü (mor renkli mühür) olan etler alınmalı, bu etin kontrol edildiğini gösterir. Ayrıca büyük marketlerde devamlı veteriner hekim kontrolü vardır, buralardaki etler de kontrolden geçirilir. Yurttaşlar etlerin nereden geldiğini, nereden alındığını, veteriner sağlık raporlarının olup olmadığını sormalıdır. Hastalıklı hayvanlarda eti çıplak elle tuttuğunda hastalık yayılabilir. Etin iyi pişirilmesi de önemlidir, et hastalıklıysa iyi pişirme ile etken ölebilir.”
CHP İstanbul İl Başkanlığı son dönemde yaşanan “ şarbon” vakalarına ilişkin dün bir basın toplantısı düzenledi. CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker kontrol altına alınmazsa şarbonun salgın haline gelebileceğini ve ölümlere yol açabileceğini belirtti. CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, “ Şarbon hastalığı, önlemi alınmazsa yayılabilir, ölümlere neden olabilir. Ankara’da 100’e yakın şarbondan ölen hayvan var. Türkiye’de işsizlik had safhada, meralar kuruyor. Biz dolarla dışarıdan et alıyoruz” diye konuştu.
Kurdeşen gibi çıkıyor
Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu da şarbon hastalığının hayvanlardan insana geçişinin 3 şekilde gerçekleştiğini açıklayarak “Deri yoluyla, 1-12 günde ortaya çıkıyor. Kızarıklık, kurdeşen gibi görüntü oluyor. Siyah kabuk bağlamaya başlıyor. Deri lezyonu tedavi edilince geçiyor ama kana karışırsa ölüm riski var. En tehlikelisi ise solunum yoluyla alınması. Yüzde 100’e yakın ölümle sonuçlanıyor. Bir an önce aşılanmayı tamamlamak gerekiyor. Şeffaf olmak, sağlık müdürlüklerinin bakanlığın bunu yapması lazım. Şarbon süratle yayılabilir. Önemli olan koruyucu hekimliktir” dedi.
Balıkesir'e dikkat!
Yurt genelinde artan şarbon vakalarına karşı bir tepki de CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin’den geldi. Şarbon hastalığının Balıkesir civarında sık görüldüğüne dikkat çeken Aytekin, il genelinde tüm hayvanlarda kontrol taraması yapılmadığı takdirde Balıkesir’de görülecek şarbon vakasının tüm Marmara ve Ege’yi etkileyeceğinin altını çizdi. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yeni sistemde Orman Bakanlığı’yla birleştirip genel müdürlük düzeyine indirildiğini anımsatan Aytekin, “Sözde yeni bir sistemle ülkeyi yönetmeye çalışanlar bakanlıklarda tasarrufa gitti. Yeni sistemi kendilerine göre düzenlemeyi düşünen iktidar, toplum için hayati önem taşıyan konularda görevi suiistimal etmekte ve gereken ilgiyi göstermemektedir” dedi.
Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların (zoonoz hastalıklar) son zamanlarda sıklıkla gündeme gelmesi yurttaşlarda da paniğe neden oldu. Veteriner hekimler, ülkemizde kontrolsüz hayvan girişlerinin yapılmasının yanı sıra Tarım ve Orman Bakanlığı’nda bağımsız, yetkili veteriner otoritenin olmaması, il, ilçe bazında örgütlenmiş veteriner hekim teşkilatlarının 1980’den sonra kaldırılması ve yerine AB standartlarında örgütlenmenin yapılmamış olmasının şarbon dahil 200’e yakın zoonoz hastalığın ülkemizde halen var olmasında önemli bir etken olduğunu vurguladılar. Veteriner hekimler, ayrıca yurttaşlara et tüketimi konusunda da “Kasaptan alınan etlerin damgalı olup olmadığını kontrol edin, et ve sakatat türü ürünleri mutlaka iyi pişirin” uyarısında bulundular.
‘Yanlış politikalar izlendi’
Veteriner Halk Sağlığı Derneği (VHSD) Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, Türkiye’nin 1980 darbesinden sonra hayvancılık konusunda yanlış politikalar izlediğini ve kırmızı ette dışa bağımlı bir ülke konumuna geldiğini belirtti. Yeşildere “Tarım Bakanlığı’nda veteriner hekim teşkilatı vardı. Bu teşkilatta il ve ilçelerdeki hayvanlarla ilgilenmek üzere Veteriner İşleri; bitkilerle ilgilenmek üzere de Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü bulunuyordu. Veteriner hekim teşkilatındaki motorize ekipler, araçlarla il ve ilçelere köylünün ayağına kadar gidiyor, hayvan hareketlerini izliyor, aşılamalarını yapıyordu. 80 sonrası bu teşkilat kaldırıldı ve Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü adı altında birleştirildi, artık eskisi gibi motorize ekipler sahaya çıkmıyor, kontroller yapılmıyor” dedi.
İthalat sarmalı
Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklarda artışlara dikkat çeken Prof. Yeşildere, Türkiye’deki mezbahanelerin yüzde 80’inin ruhsatsız ve koşullarının çok kötü olduğunu, ruhsatsız mezbahanelerin çoğunun da belediye mezbahaneleri olduğunu söyledi.
VHSD Başkanı veteriner hekim Azmi Yüksel ise, Tarım ve Orman Bakanlığı’nda yeterli sayıda veteriner hekim ve uzman veteriner hekim olmaması, veteriner hekimlerin özlük haklarının yetersizliği gibi nedenler yüzünden hastalıkların ortadan kaldırılamadığını ifade etti. Yüksel, “İthal edilen hayvanların ithal edildiği ülkelerde, taşıma sırasında, sınırda ve ülke içinde gerek laboratuvar gerekse veteriner hekim hizmetlerinin etkin ve yeterli hale getirilmesi gereklidir” diye konuştu.
Veteriner sahada olmalı
Veteriner hekim Prof. Dr. Hazım Gökçen, hayvan hastalıkları ne yazık ki Türkiye’de kol gezmektedir” diyerek şöyle konuştu:
“Bugün kamu hayvan sağlığı örgütünde istihdam edilen veteriner hekimlerinin çoğunluğu mesleklerinin gerektirdiği teşhis, tedavi, otopsi, operasyon, aşılama ve tohumlama gibi hizmetleri yapamamakta, onların yerine masa başında, bilgisayar karşısında meslekleri ile hiç ilgisi olmayan çiftçi kayıt sistemine üretici kaydetmek, yetiştiricilerin alacakları destek miktarlarını hesap etmek, kulak numaralarını takip ederek hayvan kayıt sistemini güncellemek gibi büro hizmetlerinde çalıştırılmaktadır. Türkiye’de yaygın olarak seyreden hayvan hastalıkların önlemek için yapılacak ilk iş, 1980 öncesinde olduğu gibi merkez taşra iletişimi iyi kurulmuş bağımsız bir hayvan sağlığı örgütü kurmak ve kamu veteriner hekimlerini masa başından kaldırıp asıl mesleki faaliyetlerini yerine getirebilecekleri sahaya yani ahıra göndermektir.”