Şatafatlı düğünleri hazırlayan kadınlar: Şamdanları yakıp ortadan kayboluyorduk

Abone ol

Bir organizasyon şirketinde çalışan Meliken Arslan, çalışanlara düğün başladığında ortalıkta gözükmemelerinin tembihlendiğini söylüyor. Diğer kadın ise “Şamdanları yakıp, ortadan kayboluyorduk” diyor.

GERÇEK GÜNDEM - FİLİZ GAZİ/

‘Cemiyet’ hayatına mensup insanların girip çıktığı, eğlendiği, yediği içtiği mekânları kim koruyor, silip süpürüp hazır hale getiriyor? Koca şamdanları taşıyan, kristallerini takan, supla, runner gibi masaların üzerindeki eşyaları düzenleyen, etrafı çiçeklerle donatan kimler? Lüks düğünlerin emekçileri örneğin nasıl çalışırlar?

Konuştuğumuz kişiler bir organizasyon şirketinde bir dönem çalışan kadınlar. Çırağan Sarayı, Four Seasons, Hotel Les Ottomans, Galatasaray Adası, Grand Hotel, WOW Hotel, Esma Sultan Yalısı, Swissôtel, Hilton… Bu mekânların hepsinde bulunmuşlar.

12- 13 saat süren düğün hazırlıkları bittiğinde sahneden çekiliyorlar. Şirket, “ortalıkta gözükmemelerini” tembihlediği için ancak düğün bittiğinde bu sefer kurdukları “konsepti” bozmak için yeniden sahneye çıkıyorlar.

Melike Arslan, 40’lı yaşlarında. İki çocuğu var.

“En üst… Onlara ‘cemiyet’ deniyor. Oyuncu, futbolcu, manken de var tabi ama daha çok cemiyet olanlardan…. Holding’in sahibi gibi… (İki üç isim sayıyor) Türkiye’nin en zenginlerinin düğününü yaptık biz.” diyor ve anlatmaya başlıyor:

“Çiftler öncelikle ‘show rooma' gidiyor. Bir düğün konsepti beğeniyorlar. Beyaz orkide çiçekli, yapay karlı bir ortam diyelim… İnternette var, bakabilirsin. İşte o gördüğün her şeyi biz hazırlıyoruz.

Şamdanlar, koca koca çiçekleri koyduğumuz aynalı kasalar… Komple masanın üzerine ayna koyuyoruz, supla, masa örtüleri… Sandalyeler de konsepte uyumlu hazırlanıyor. Sabah 08:00 gibi iş başı yapıyorduk, ertesi sabah 08:00- 09:00’da çıkıyorduk. Düğün sabaha karşı biterse çıkmamız öğleni buluyordu. En son 24 saat için 250 lira veriyorlardı. Çırağan Sarayı, Four Seasons, Galatasaray Adası, Grand Hotel, Wow Hotel, Esma Sultan Yalısı, Swiss, Hilton…”

ORTALIKTA GÖRÜNMEMEYE DİKKAT EDİN DİYORLARDI

Konuştuğum kadının, çalışma koşullarına, ekonomik adalete ilişkin düşünceleri “dünya düzeni böyle, nereye gidersen git” muhteviyatında olduğu için bazı sorularımı ikinci kez, değişik versiyonla sormak zorunda kalıyorum. Örneğin, patronunu sorduğumda “o öyle, gergin, panik biraz…” gibi yanıtlar veriyor. Konuşmamız devam ediyor:

“Orada yemek saati, paydos, çay saati diye bir şey yok. Salonun bitmesi gerek ama 12 saat ama 50 saat, o bitecek. Yemekte daha çok dürüm, çorba, ekmek arası şeyler geliyordu işte…

Bir kamyon çiçek geliyor mesela. Sonra hepsi çöpe gidiyor. Güzelim orkideler, hepsi çöpe… Bazen eve bir demet getirdiğim de oldu. Kurulumda erkekler çalışıyor. Geri kalan salon düzenlemesini kadınlar yapıyor. Düğün başladığında biz çekiliyorduk. Sonuçta sen işçi sınıfısın… Ortalıkta görünmemeye dikkat edin diyorlardı bize. Adamın biri günde bir çuval para kazanıyorsa ben bir çay kaşığı para kazanıyorum… Düzen böyle. Düğünde yabancı görmek istemiyor işte… Şahsıma bağırma çağırma olmadı ama patron … acayip cazgır biriydi.

Çırağan’da mesela bir odada oturuyorduk, depo odası gibi… Davetlilerin görmediği yerlerde oluyorduk. Bir hotelde bekleme yerimiz yoktu, kapıda durduk mesela. Düğün bitene kadar vakit geçiriyorsun işte. Kolilerin üzerinde uyuyanlar oluyordu. Ben uyuyamıyordum. Hatta üstünü değiştirip, eşofman giyenler oluyordu.

Sabaha doğru düğün bittiğinde, davetliler gittiğinde kurduğumuz şeyi bozuyorduk. Tek tek şamdanlar, masanın üzerindeki aksesuarlar toplanıyordu. Aşırı derecede yorucu bir iş, iliklerine kadar yoruluyorsun, ilk gittiğimde komalara girmiştim, bir daha asla gitmem demiştim. Sonra sonra alışıyorsun.”

Şirket, iş sağlığı ve güvencesinin olmadığı böyle bir iş ortamında çalışanları sigortasız çalıştırıyor. Düğünden düğüne haber verilen kadınlar, işin devamlı olmaması sebebiyle sigorta haklarının olmadığını düşünüyor.

DÜĞÜN ORTAMI 24 SAAT HİÇ UYUMADAN HAZIRLANILIR

Fatma Kader bir diğer çalışan. Melike ile ayrı zamanlarda aynı organizasyon şirketinde çalışmışlar. “En son şamdanları yakıp, ortadan kayboluyorduk” derken masaldan çıkan birini anlatır gibi…

“Düğün başladıktan sonra kaldığımız yerden çıkmamız yasaktı. Yere göre değişirdi ama görünmeyeceğimiz yerlerde oturuyorduk. Çoğunlukla şirketin malzemelerinin taşındığı depo odasında düğünün bitmesini beklerdik. 24 saat hiç uyumadan yapılır o hazırlıklar. Ortalama 12- 13 saat sürer. O süre zarfında full ayakta olursun. Düğün başlayacağı vakitlerde en son şamdanları yakıp, ortadan kayboluyorduk. Sonra da yatmazdık, koridorda orda burda vakit geçiriyorduk. Dışarı çıkıp boğazda gezen de olurdu. Artık kaçta biterse, bazen sabaha karşı bazen 3 gibi düğün bittiğinde toplamaya başlardık. Ertesi gün, gün ağardığında biterdi iş. 24 saat uykusuz geçiyordu. Ordan alınan üç kuruş para, çoluğu çocuğun bir eksiğine yama yapacak kadar faydası oluyordu.”

“Benim çalıştığım dönem tek öğün yemek yiyorduk. Şimdi bilmiyorum… Patrondan herkes çekiniyordu. Onun olduğu yerde olmak istemezlerdi. Akşama doğru gelip, son kontrolleri yapardı ama o geldiğinde korkardık, eksik görünce kızardı, bağırırdı.”

Haberi yapan kişi olarak kişisel bir bilgiyi de vermek icap ediyor. Yıllar önce, aynı şirketin organizasyonunda iki ya da üç kez çalıştım. Bu yüzden konuştuğum kadınlara ulaşmak zor olmadı. Benim de anlatacağım şeyler aşağı yukarı böyle olurdu. İktisadi rejimin adaletsizliğine ilişkin farkındalığımdan belki biraz daha fazla…

Sadece şunu eklemek isterim. Depo odasında düğünün bitmesini beklerken Açlık Oyunları filmindeki bir sahnenin aklıma geldiğini anımsıyorum. Göz damarlarını kızartacak kadar ışıklı bir partide eğlenen insanlar, yediklerini çıkarmak ve yeniden yiyebilmek için hap alıyorlardı. Aksırıncaya tıksırıncaya kadar dediklerinden…

*Konuştuğumuz kadınların gerçek isimlerini kullanmadık.

Erdoğan'ın programı yol kapattırdı! Binlerce yurttaş mahsur kaldı Gündem ODTÜ'de öğrenciler yasağa karşı ayağa kalktı Gündem Ev sahiplerinden öğrencilere evden çıkın baskısı! Gündem Sedat Peker'in eşi 'gizli çekim' diye paylaştı: 'Hayati tehlikemiz var malum' Gündem