Saygı Öztürk yazdı: 'Rehine kurtarma operasyonu filmlerde görüldüğü gibi olmuyor'
Sözcü yazarı Saygı Öztürk, Gara operasyonuyla ilgili bir komutanla yaptığı görüşmeyi köşesinde aktardı.
Sözcü yazarı Saygı Öztürk, Gara operasyonuyla ilgili bir komutanla yaptığı görüşmeyi köşesinde aktardı.
Öztürk'ün bugünkü yazısı şöyle:
Trabzonlu bir er, bölücü terör örgütü PKK tarafından kaçırıldı. Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli tim komutanı, “Biz eğer özel bir birliksek, aldığımız eğitimin gereği terör örgütünün kaçırdığı Mehmetçiği, kurtarma görevi bize verilmeli. Bu göreve de tim olarak talibim” dedi.
Bu görevle, daha çok devletin terör örgütü ile pazarlık yapmayacağı, bir erimizi kurtarmak için örgütün üzerine gidileceği tüm ülkelere gösterilecekti. Bu operasyonda en kötü senaryo gerçekleşir ve hepsi şehit olursa da devletin kararlılığı ortaya konulmuş olacaktı. Operasyonda öncelik erimizi sağ kurtarmak, şehit vermeden dönmekti. O komutanın, bu anlayışı hiç değişmedi.
HAREKATIN SONUCU
Kuzey Irak'ın Gara bölgesinde, bölücü örgüt tarafından yaklaşık 6 yıldır tutulan polis ve askerlerimizi kurtarma operasyonu, devletin kararlılığını gösteriyor, “Örgütle pazarlık yapmam” dedirtiyordu. Askerler, bu operasyonu nasıl değerlendiriyor? İşte, bir komutanın anlattıkları:
“Operasyonu taktik, operatif ve stratejik seviyelerde incelediğimizde stratejik olarak devlet, terör örgütü ile pazarlık yapmadan rehin alınan vatandaşlarını kurtarmak için her türlü riski göze alarak dik duruşunu gösterdi. Operatif açıdan bakıldığında ise icra edilen harekat başarısız bir operasyondur.
Taktik açıdan baktığınızda da kısmen başarılı, kısmen başarısız bir operasyondur. Böyle bir özel operasyondan önce uzun süre hazırlık, istihbarat takibini dahil etmiyorum. Çünkü istihbari hazırlıklar bitmeden faaliyet planlanmaya başlamaz. Bu operasyon ifade edildiği gibi 4-5 aylık bir planlama döneminin ürünü olarak düşünülmesin. Birkaç yıldır risk faktörü nedeniyle yapılamayıp ertelenen bir operasyondu.
“BAŞARI” VE “BAŞARISIZLIK”
Çünkü rehin alınan insanlarımız daha önce Zap bölgesinde saklanmış daha sonra güvenlik gerekçesiyle Gara bölgesine nakledilmişti. Dolayısıyla uygun bir ortam oluşmaması nedeniyle, icra edilmesi de uygun görülmeyen bir faaliyetti. Özel operasyon sınıfına giren rehine kurtarma operasyonu filmlerde görüldüğü gibi olmuyor. Karıştırmamak lazım.
Bu görevi alan timler, planlama yaparken tüm olası durumları düşünürler, bu durumda uygulanacak hareket tarzları belirlenir. Bunlar, operasyon için karar verecek kişiye arz edilir. Riskler ile birlikte değerlendirilerek bu operasyon sonucunda olası durumda ulusal ve uluslararası platformda oluşacak etkileri de göz önünde bulundurarak karar veren makam, kararını verir.
DEFALARCA GİDİLDİ
Planlama yapılırken rehinelerin operasyonun açığa çıkması ile örgüt tarafından infaz edilebileceği mutlaka düşünülmüş, değerlendirilmiş ve karar vericiye arz edilmiştir. ‘Böyle bir durum olacağı hiç aklımıza gelmemişti' diye kimse söyleyemez. Demek ki bu risk göz önünde bulundurularak karar alınır. Dolayısıyla, benim için ‘Başarısız' olarak değerlendirilen bu operasyon, karar verici için ‘Başarılı bir operasyon' statüsünde yer alabilir.
Taktik açıdan bakacak olursak: O bölgeye gidilmesi bile bir başarıdır. Askerimiz ilk defa Gara'ya girmedi. Daha önce de gerek büyük operasyon, gerek özel operasyonla biz Gara bölgesine defalarca girdik. Çatışmalarda şehit de verdik, çok sayıda terörist de etkisiz hale getirdik. Muharebe taktiklerinin geliştiği günümüzde, böyle bir operasyona karar vermek bence yanlış. Bu kararı verenin, Özel Kuvvetler komutanına ‘Böyle bir operasyon yapılabilir mi?' diye sormamış olması gerekir.
NASIL BİR OPERASYON?
Gara'da ve daha önce terörle mücadelede yer alan, operasyon yapan askerler, komutanlar nerede şimdi? Tecrübeli personel bir gerekçe ile ya emekli ya da pasifize ediliyor. TSK'da ki durumun farkına varmak gerekiyor. ‘Peki nasıl bir operasyon yapmak gerekirdi?' diye sorabilirsiniz. Bunu, direkt yazmam. Devlet büyüktür. Problemi çözmek için devlet aklı, deneyim gerekir.
Son sözüm de şudur: Yapacağınız işlerde ihlas ve samimiyet önemlidir. Başka hesaplar ile yola çıkarsanız, hedefe varmanız nasip olmaz. Birilerinin televizyonda ‘Bu işi en iyi ben bilirim' edasıyla görünmesini, askerliğin savaşçılık ruhundan uzaktır.”
ÖCALAN AÇIKLAMASI NİÇİN BEKLETİLDİ?
16 şehit verdiğimiz harekatla ilgili değişik yorumlar geliyor. Genelde bu tür operasyonlar için “Şu gün, şu saatte biter” denilmesinin yanlışlığı ortaya konuluyor. Rahmetli Bülent Ecevit, teröristbaşı Abdullah Öcalan Türkiye'ye getirildiğinde hemen açıklama yapmadı. Türkiye için tuzak da olabilirdi. O yüzden, açıklamadan önce Abdullah Öcalan'ın parmak izi alındı, “Evet, getirilen kişi Abdullah Öcalan'dır. Bu konuda tereddüde yer yok” denildikten sonra açıklama yapıldı.
Rehine askerlerimiz, polislerimiz için üzgünüz, Cumhurbaşkanı müjde veremedi. Sadece, teslim olan iki teröristin ifadeleri İletişim Başkanlığı tarafından bazı gazetelere verildi. Tabii ki bu konuda da ayrım yapıldı.