Seçim kanunu önerisinde gözden kaçan detay: Sebebi İstanbul seçimleri mi?
Cumhur İttifakı aylardır süregelen “seçim kanunu değişikliği” söylemlerini bugün nihayete erdirdi. Kanun teklifi TBMM’ye sunulurken açıklamayı AKP milletvekili Hayati Yazıcı ile MHP milletvekili Feti Yıldız yaptı.
Basın toplantısı düzenleyen iki vekil, Türkiye’nin gündemini meşgul eden konulardan biri olan “seçim kanunu”nun değiştirilmesi için tekliflerini Meclis’e sunduklarını belirterek detayları aktardı. Uzun zamandır konuşulan seçim barajının yüzde 7’ye çekilmesinin yanında değişiklik yapılması öngörülen birçok madde de dikkat çekti. CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Grup Sözcüsü Zeynel Emre, yeni kanun metnini Gerçek Gündem’e değerlendirdi. Emre, özellikle “Seçim Kurulları” konusuna dikkat çekti.
“EN SON SEÇİMDE YAŞANANLAR BUNA NEDEN OLDU”
“Bana göre en çarpıcı nokta” diyen Emre “En son seçimde Seçim Kurulu Başkanları gayet düzgün ve olması gerektiği gibi; hukuk, adalet ve hak çerçevesinde işlerini yaptılar. Örneğin İstanbul’da Seçim Kurulu Başkanı mazbatayı götürüp Ekrem İmamoğlu’na verdi. Bunun üzerine hatırlarsanız öyle bir baskı yaptılar ki, ikinci seçime gidilirken o hanımefendi emekliliğini istedi ve emekliye ayrıldı. Hanımefendinin eşi 2004’te kendi isteğiyle emekli olmuş bir hukuk mensubuyken “FETÖ’den ihraç edildi” diye haberler yaptılar. Yerine gelen İl Seçim Kurulu Başkanı da seçim öncesi kalp krizi geçirdi ve onun yerine de bir başkası geldi.
Türkiye’de kanuna göre en kıdemli hâkim kimse İl Seçim Kurulu Başkanı da o oluyordu. Şimdi bunu kaldırıp “Birinci sınıfa ayrılmış hâkimler arasında kura çekilsin” diyorlar. Burada şöyle bir notu düşmek lazım: ‘AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye’de 7 bin hâkim ve savcı vardı. Bugün bunlardan görevde olan en fazla 2000 hâkim-savcı kalmıştır.’ Şu an Türkiye’de 26 bin hâkim ve savcı var. Dolayısıyla hepsini kendileri aldı. Birinci sınıfa ayrılanları da kendileri aldı, çoğunu da partizanca aldılar. Burada sorulması gereken İl Seçim Kurulu’nun seçim usulünün neden değiştirildiği. Bu birinci soru işareti. Eğer daha önce Seçim Kurulu Başkanları hukuka aykırı bir şey yapmışsa bir soruşturma açılması gerekir. Buna bir tane örnek gösterebilir misiniz? Hepsi hakkaniyetli ve namuslu bir şekilde yönetti.” dedi.
“YÜZDE 7 BARAJI MANTIKLI DEĞİL”
Emre, ikinci olarak “Seçim barajının yüzde 7’ye indirilmesi de ikinci olarak dikkatimi çekti. Anayasamızda şöyle bir hüküm var: ‘Yönetimde istikrar, temsilde adalet.’ Bu nedenle de yüzde 10 seçim barajı vardır. Meclis’ten hükûmet çıkmadığı durumda ‘yönetimde istikrar’ boşa düşmüş oluyordu. Dolayısıyla yüzde 10 barajının zaten mantığı yoktu. Bunun yüzde 7’ye indirilmesinin de bir mantığı yok. Bizim teklifimize göre bu barajın yüzde 3’e indirilmesi gerekiyordu. Yüzde 1 alan partilerin Genel Başkanları da Meclis’e girsin dedik. AKP şayet kendi sistemine güveniyorsa, yani bu ‘başkanlık sistemi’ adını verdikleri ve başkanlık sistemiyle ilgisi olmayan sisteme güveniyorlarsa zaten yüzde 7’nin de bir anlamı yok. Burada “iyisi olsun” diye bir çalışma yok. Cumhur İttifakı masa başında bir taktik savaşı yapıyor. Benim gördüğüm ‘Ben hak, hukuk önemsemeden; aldığım oydan bağımsız olarak Meclis çoğunluğunu elde ederim?’in çalışması bu.” diyerek baraj konusunda da çalışmanın yetersiz olduğunu vurguladı.
ZEYNEL EMRE’NİN BAHSETTİĞİ MADDELER
Zeynel Emre’nin bahsettiği maddeler, kanun teklifinin beş ve altıncı maddesinde yer alıyor. Söz konusu maddelere göre; “Beşinci maddesiyle il seçim kurulunun ilişkin düzenleme mevcut. İl seçim kurulunun birinci sınıf hakimler arasından kura ile belirlenmesine ilişkin düzenlemeyi içerir. Altıncı maddesi, benzer düzenlemeyi ilçe seçim kurulları için öneriyor.”