'Selahattin Demirtaş, gazeteciler ve Osman Kavala yanlış tanım nedeniyle içeride'
Koronavirüs salgını nedeniyle raftan inen infaz düzenlemesiyle ilgili hukukçular görüşlerini paylaştı.
Hukukçular, iktidarın üzerinde çalıştığı infaz paketinin kapsamına “terör” suçlarının da alınması gerektiğini ifade etti.
Terörle Mücadele Yasası’nda “terör” tanımının geniş olduğuna işaret eden hukukçular, “bombalama gibi şiddet yöntemlerini kullananlar” ile “Düşünceleri nedeniyle içeride olan siyasi suçluların” ayrılması gerektiğini kaydetti.
Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre, cezaevinde bulunan eski milletvekilleri, gazeteciler ile avukatlara işaret eden hukukçular, “Doğrudan şiddete bulaşmayan insanların, yalnızca siyasal iktidarı rahatsız eden, muhalif görüşleri ve paylaşımları nedeniyle terörle ilişkilendirilip tutuklanması ya da hüküm giymesi hukukun evrensel ilke ve değerlerine aykırıdır” dedi.
Koronavirüs salgını nedeniyle raftan inen infaz düzenlemesi, kamuoyunda “dolaylı af” beklentisini yükseltti. Terör, cinsel suçlar ile adam öldürme suçlarının kapsam dışında tutulacağı belirtilen çalışma kapsamında, terör suçlarında ise “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım ve yataklık” suçundan tutuklu veya hükümlü olanların da infaz paketine alınmasının tartışıldığı öğrenildi. Bu suçun kapsama alınıp alınmayacağı önümüzdeki haftaya netleşecek.
En az 100 bin mahkûmun yararlanacağı ifade edilen infaz paketiyle ilgili Cumhuriyet’e konuşan hukukçular önerilerini dile getirdi.
AYRIM YAPILMAMALI
İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Öztürk Türkdoğan ise Terörle Mücadele Yasası’ndaki terör tanımının çok geniş olduğunu belirterek “En son sizin yazarlarınız ve OdaTV yazarları bu nedenle tutuklandı” dedi.
Yeni bir Terörle Mücadele Yasası olması gerektiğini ifade eden Türkdoğan, “Sadece siyasi düşünceleri nedeniyle ifade özgürlüklerini kullandıkları için gazetecilerde olduğu gibi insanlar terörle suçlanıyor” dedi.
Türkdoğan, suç tipinde yapılacak tartışmada bombalama gibi şiddet yöntemlerini kullananlar ile düşüncesinden dolayı içeride olanların ayrılması gerektiğini kaydetti. Tutuklu eski milletvekilleri, belediye başkanları, Selahattin Demirtaş, gazeteciler, Osman Kavala ile Selçuk Kozağaçlı ve diğer tutuklu avukatlara işaret eden Türkdoğan, bu kişilerin mevcut Terörle Mücadele Yasası’ndaki yanlış tanım nedeniyle içeride olduklarını anımsattı.
Türkdoğan, “Hırsızlık yapan kişi 4 yıl alıyor. Yatarı 2 yıl. 2 yıla inince de denetimli serbeslik kapsamında bir gün kapalıda kaldıktan sonra açık cezaevine gönderiliyor. Orada da ertesi günü tahliye ediliyor. Gazeteciler, düşünce suçluları dışarı çıkamıyor ama hırsızlık suçluları rahatça infazdan yararlanabiliyor. Şartla tahliye süreleri eşitlenmeli, kimse arasında ayrım yapılmamalı” değerlendirmesini yaptı.
‘TWEET ATANLAR İÇERİDE’
Antalya Baro Başkanı Polat Balkan, koronavirüs nedeniyle insanların en temel hakkı olan yaşam hakkının riske atılamayacağını belirterek, şu görüşleri kaydetti:
“Bu nedenle infaz ara verme, özel infaz rejimleri gibi yöntemlerle hemen çözüm üretilmelidir. Bu yapılırken de yapılan düzenlemelerden herkesin eşit bir şekilde yararlanması gerekir; çünkü, biz biliyoruz ki, insanlar düşüncelerini ifade ettikleri, tweet attıkları, konuştukları ve yazdıkları için, keyfi gerekçelerle cezaevlerine atıldılar. Doğrudan şiddete bulaşmayan insanların, yalnızca siyasal iktidarı rahatsız eden, muhalif görüşleri ve paylaşımları nedeniyle terörle ilişkilendirilip tutuklanması ya da hüküm giymesi hukukun evrensel ilke ve değerlerine aykırıdır.”
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, AKP ve MHP’nin konuyu kendi arasında tartışmasını eleştirerek “Barolar, bu tartışmanın dışında bırakılıyor. Bu denli önemli bir değişiklikten dolayı hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.
Durakoğlu, denetimli serbestlik kapsamında tutukluların ev hapsine alınabileceğini söylerken, düşünce suçlusu tutukluların savcılık tarafından serbest bırakılabileceğini kaydetti.