Selçuk Özdağ: 'Cumhurbaşkanı olay Ankara'da mı oldu?' diye sordu, sorumlularını bulacağız demedi
Silahlı saldırıya uğrayan Selçuk Özdağ, kendisini arayan Erdoğan hakkında "Herhangi bir şekilde "Bunun sorumlularını bulacağız, bu saldırı siyaset kurumuna yapılmıştır" gibi cümleler kullanmadı. ifadelerini kullandı.
Bir kez daha siyasete şiddet damgasını vurdu. Gelecek Partisi Kurucu Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, evinin önünde silahlı ve sopalı saldırıya uğradı.
Saldırıyı T24'e anlatan Özdağ, "Sayın Cumhurbaşkanı beni aradı, teşekkür ederim. "Ankara'da mı oldu" diye sordu, "Evet" dedim. Herhangi bir şekilde "Bunun sorumlularını bulacağız, bu saldırı siyaset kurumuna yapılmıştır" gibi cümleler kullanmadı, bunları beklerdim kendisinden" diye konuştu.
Gelecek Partisi Kurucu Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtladı. Evinin önünde uğradığı saldırıyı anlatan Özdağ, olay sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından arandığını belirterek "Kendisine teşekkür ederim. Bir Cumhurbaşkanının bu olayda aramış olması önemli. Geçmiş olsun diyerek başladı. Ben de anlattım. "Ankara'da mı oldu" diye sordu, "Evet" dedim. Herhangi bir şekilde "Bunun sorumlularını bulacağız, bu saldırı siyaset kurumuna yapılmıştır" gibi cümleler kullanmadı. Ben bunları beklerdim kendisinden. Çünkü kendisinin ortağına sorular sormuşum, aynı gün üç kişi aynı anda saldırıya uğradık. Yine de önemlidir. Sayın Cumhurbaşkanının bizi araması yine de önemlidir. Bu Türkiye için bir milat olsun. Sayın Erdoğan'dan ayrılmışım ve bugün onlar iktidar. Onların daha çok Mevlana diline dönmeleri gerekiyor" dedi.
"MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, uzun zamandır muhalefet partilerine 'ajan, hain, PKK'lı, FETÖ'cü' gibi ithamlarda bulundular. Bunlar siyaset diline uygun değildi. Ben de bir tweet dizisi hazırladım. Abdullah Öcalan'ın mesajı yayınlandığında Anadolu Ajansı'nda, 'Olumlu buluyorum' diyen kimdi" dedim. Ve 17-25 Aralık'ı ben kendisine tekrar hatırlattım 14 maddelik tweet zincirinde" diyen Özdağ, bunun üzerine MHP Genel Başkan Yardımcılarının kendisine 'dönek' gibi ifadeler kullandıklarını belirterek "Ben de kendisinin, o zamanlar Sayın Cumhurbaşkanı'nı hainlikle suçlayan videolarını koydum, "Şimdi buna ne diyeceksiniz" dedim" diye konuştu.
"4 kişiydiler, içlerinden biri bana silah doğrulttu"
Bunların ardından evinin önünde saldırıya uğradığını belirten Özdağ, saldırı anını şu ifadelerle anlattı:
"O gün Cuma namazına gitmek üzere evimden çıktım. Bahçe kapısına çıkınca solumda genç bir şahıs gördüm. Gönlüme bir problem düştü. Sırtımda paltom vardı. Tam arabaya gelirken iki kişi bacaklarıma vurdu ve düşürmek istediler beni. Ben düşmedim. Apartman bahçesinin bir ucundan diğer ucuna bunlarla dövüşerek gittik. Üzerimde silah yoktu, arabada silah vardı.
Şoförüm bunları görünce biri kafasına silah dayıyor. Daha sonra o şahıs bana doğru geldi ve silahı bana doğrulttu. Bu sırada şoförüm arabadaki silahı alarak dışarı çıktı. 4 kişiydiler. Benim demecimi Orhan Uğuroğlu gazetesinde köşe yazısı olarak yayınladı. Aynı gün ona da saldırdılar. Bizi susturmaya çalıştılar."
"İktidarlarını kaybetmemek için birlikte istemeyerek yolculuk yapıyorlar"
Gelecek Partisi Kurucu Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, uğradığı saldırıyı şöyle değerlendirdi:
"Ben 12 Eylül öncesinde Ülkücü Gençlik Lideri'yim. 3 dönem Ak Parti'de milletvekilliği görevinde bulundum. Daha sonra ise Sayın Davutoğlu'na yapılanı kabullenemedim ve sonra yavaş yavaş tasfiye edilmeye başlandım. Şimdi ise bunlar iktidarlarını kaybetmemek için birlikte istemeyerek yolculuk yapıyorlar. Korku yayarak muhalefeti susturma hamlesiydi. Kimse en ufak bir eleştiri yapmasın istiyorlar. Vatandaşın tercihinde değişiklik yapması bunları çok ciddi rahatsız ediyor."
"Sayın Bahçeli'nin en azından araması gerekiyordu"
"Sayın Bahçeli'nin bunu neden kınamadığını anlamış değilim. En azından beni araması gerekiyordu. Ben o hareketin bence bir ismiyim. Ömrüm boyunca hep insanlara yardım ettim. Doktorlar mucize eseri kurtuldunuz dediler. 3-4 dakika geç kalınsa ölebilirmişim.
Türk siyasi hayatının tüm aktörleri beni aradılar. Hemen hemen tüm sivil toplum kuruluşlarından ve siyasi partilerden herkes beni aradı. Binlerce mesaj aldım. Sayın Soylu beni aradı "Geçmiş olsun, saldırganları yakalayacağız" dedi. Ama daha önemlisi arkasında kimlerin olduğudur. Sayın Arınç tweet attı. Bugün çıkarılmazlar ama yarın mutlaka çıkarılacaklar. Nasıl ki 15 Temmuz'da bir cemaat devleti kurmak istedi FETÖ, birileri de parti devleti kurmak istiyorlar Türkiye'de, bunu kurdurmamak lazım."
"Bana bir özür borçları var"
"Ben uzun zamandır FETÖ'nün ve PKK'nın hedefindeyim. Onlarla mücadelem devam edecek. Uzun zamandır MHP ve Ak Parti'yi de eleştiriyorum. Çünkü iktidarda onlar var. İktidar sahipleri eleştirilere toleranslı olacaklar. Ama gördüğüm kadarıyla burada iktidar sahipleri tolerans kelimesinden bihaberler. Ben size bir söz söyledim, siz de bana sözle cevap vereceksiniz, sopalarınızla silahlarınızla değil. Sayın Bahçeli'nin eğer bundan haberi yoksa, bana bir özür borçları var. Kendi imajları açısından da doğru olur diye düşünüyorum."
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın "Bu hareketin delisi çoktur" sözleri üzerine
"Acıları ben çektim, Semih Yalçın ne acı çekmiş? Ben Türkeş'e de kafa tuttuğumda bana hain dediler. Tırnak içinde söyleyeceğim, bu sağcıların 'haini' bitmiyor, solcuların 'döneği' bitmiyor, siyasal İslamcıların da 'kafirleri' bitmiyor. Türkiye'de ideolojiler tek başına iktidar olmamalıdır. Bu 'Delilerimiz vardır' demesi çok ayıplı bir iş, bir noktada saldırıyı sahiplenmek demektir. Ben Bahçeli'ye ne söyledim, bir şeyler söyledim. HDP kapansın diyorlar, elinizi tutan mı var. Gidin dilekçe verin. Geçmişte Öcalan'ı idam ettirmeyen de sizdiniz diyorum. Siz kendi jenerasyonunuzdan gelen insanlara bunu yapıyorsanız, vatandaş bunlar iktidara geldiğinde bize ne yapmaz demez mi? Konuşanlara tahammül edemeyen siyasetçilerin vadettiği Türkiye, kimsenin konuşamadığı Türkiye'dir. Semih Yalçın'ın daha dikkatli bir dil kullanması gerekiyor. O gençleri kim gönderdiyse gençlere de sesleniyorum: Gençler kendinizi kullandırtmayın. Siz hür olun lütfen. Onların da sorgulaması gerektiğini düşünüyorum. Yakın zamanda kendi arkadaşlarına da operasyon yapıldı. Bunlar hep yakalanıp serbest bırakıldılar.",
"Hukuk reformu diyorsunuz, alın size reform"
"Bana yapılan bu saldırı, aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanına yapılmış en büyük kötülüktür. Ben ülkücü hareketten geliyorum. Sonra Büyük Birlik Partisi ve Ak Parti. Şimdi de Gelecek Partisi. Sayın Bahçeli'nin öncelikle bir tweet atması gerekiyordu "Saldırganlar hemen yakalanmalıdır" diye. Sayın Cumhurbaşkanı'na gelince, ben 3 dönem milletvekilliği yaptım o partide. O nedenle aramış olması iyi olmakla birlikte, kendisinin de bir tweet atması gerekiyor. Bir yandan hukuk reformu diyorsunuz, alın size reform. Ben konuşmaya devam edeceğim. Kim arkasındaysa bu ayıp onlara yeter. Ben milletim için siyaset yapıyorum. Bu saldırı benim yaptığım konuşmaların hedefine vardığını gösterir."
"Bahçeli'nin iktidarda kalmak adına yaptığı konuşmaları doğru bulmuyorum"
"Bugün Sayın Bahçeli'nin iktidarda kalmak adına yaptıkları konuşmaları doğru bulmuyorum. Kendisi bana yapılan saldırıdan sonra bir özeleştiri yapacaktır. Ben kendisinin beni arayacağını düşünüyorum. Belki ziyaretimize de gelecektir. Biz hoşgörülü bir Devlet Bahçeli ararız, bekleriz. Gençlere sesleniyorum, gençler dövüşmeyin, okuyun. Silah değil elinize kalem alın. Eh işte iktidarını bırakalım da 'Vay be' kriterlerini getirelim. Bana yapılan organize elemlerdi. Hepsi utanılacak şeyler. 21. yüzyılda bir yandan Avrupa diyeceksiniz, bir yandan siyasetçi bile sokakta rahat dolaşamayacak."