Selvi'den 'Oturan Harbiyeli' savunması: Bunların derdi ne biliyor musunuz?
"Bunlar demokrasinin emrinde olan Harbiyeliden hoşlanmazlar, bunların ideali olan darbenin parolası olan Harbiyelidir... Dert o dert..."
Mustafa Kemal Atatürk’ün Kara Harp Okulu’na girişinin 121. yıl dönümü, Savunma Bakanı Hulusi Akar ve TSK komuta kademesinin katıldığı törenle kutlandı. Geleneksel yoklamanın da yaptırıldığı törende, sıra Atatürk’ün öğrencilik dönemindeki numarası 1283’e geldiğinde tüm Harbiyeliler ayağa kalkarak “İçimizde” dedi. O tören sırasındabir Harbiyelinin ayağa kalmadığı görüntüyü köşesine taşıyan Korkusuz yazarı Ahmet Takan "Harbiye, Atatürk düşmanları ile mi dolduruluyor?.." diye sordu.
Hürriyet yazarı Abdülkadr Selvi ise bugünkü yazısında, yoklama sırasında bir Harbiyeli'nin ayağa kalkmamasının normal prosedür olduğunu savundu ve yapılanan 'Atatürk istismarı' olduğunu iddia etti.
Asıl amacın 'demokrasiye saygılı' Harbiyelilerin hedef haline getirilmesi olduğunu iddia eden Selvi'nin "Koronavirüste de Atatürk istismarı olur mu?" başlıklı yazısı şöyle:
Koronavirüs dahi Atatürk istismarını önleyemedi.
Bu ülkede iflah olmaz bir kafa var. Onlar ne deprem dinliyor, ne şehitlerimize saygı duyuyor ne de küresel bir salgına dönüşen koronavirüs onları durdurabiliyor. Libya’da şehit düşen MİT görevlilerinin mezar taşlarını bile yayınlamaktan çekinmediler. Bu ülkede en büyük istismar ise Atatürkçülük adına yapılan Atatürk istismarı oluyor.
Atatürk’ün Harbiye’ye girişinin 121. yıldönümü törenlerine Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve kuvvet komutanları katıldı. Atatürk’ün Harbiye’deki öğrenci numarası olan 1283 okunduğunda, Harp Okulu öğrencileri ayağa kalkarak “İçimizde” dedi. Bu tören sosyal medya organlarından da canlı olarak yayınlandı. Görüntü dikkatle incelendiğinde ayağa kalkmayanların olduğu görülüyor. Bunun üzerine hemen bir karşı saldırı başladı. Vay bazı Harp Okulu öğrencileri ayağa kalkmamış, vay efendim bunlarla ilgili kayıt tutulup işlem yapılmış mı...
Bunu bizim savunma muhabirlerimizin hepsi bilir. Ben de 90’lı yıllarda Harp Okulu’ndaki töreni izlemiş bir gazeteciyim. Atatürk’ün numarası okunduğu anda Harbiyeliler fişek gibi yerlerinden fırlamış ve gök gürlemesi gibi “İçimizde” demişlerdi. Genç Harbiyelilerin yüzlerindeki heyecan ve gururu aradan yıllar geçmesine rağmen unutamıyorum. Ama o törende de Milli Savunma Bakanı, kuvvet komutanları, davetliler ve rütbeli subaylar ayağa kalkmamıştı. Bu sadece Harp Okulu öğrencilerine tanınmış bir ayrıcalık. Bu yılki törenlerde ayağa kalkmayanlar davetliler ve teğmen ile albay arasındaki rütbelere sahip olan öğretmenler. Yani Harbiyelilere Atatürkçü düşünceyi anlatan öğretmenleri ve komutanları... Ne yani, öğrencisi Atatürk’e saygı duyup ayağa kalkıyor ama ona Atatürk sevgisini aşılayan öğretmeni ve komutanı Atatürk’e saygısızlık ediyor, ayağa kalkmıyor mu?
Gazeteciliğin temel kuralı sormak, sorgulamak ve araştırmaktır. Milli Savunma Bakanlığı’nın basın birimine ya da Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Erhan Afyoncu’ya sorsalar, gerçeği öğrenirlerdi. Size arşivlerden bir fotoğraf bırakacağım. Orada da komutan ve davetliler ile öğretim üyelerinin oturduğu, Harp Okulu öğrencilerinin ise ayakta olduğu görülüyor.
Bunların derdi ne biliyor musunuz? Hatırlarsanız, 27 Mayıs sürecinin ünlü parolası “Harbiyeli aldanmaz”dı. Bunlar demokrasinin emrinde olan Harbiyeliden hoşlanmazlar, bunların ideali olan darbenin parolası olan Harbiyelidir... Dert o dert...