Şenyaşar ailesi Suruç'u terk etti: Kendimizi güvende hissetmiyoruz
Şanlıurfa Suruç'ta, AKP'li bir grupla esnaf arasında çıkan tartışma kavgaya dönüşmüş ve 4 kişi hayatını kaybetmişti. Yaşananların ardından Şenyaşar ailesi, Suruç'u terk etti.
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde, 14 Haziran’da AKP milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın seçim çalışmaları sırasında çıkan kavgada; öldürülen Esvet Şenyaşar, Adil ve Celal Şenyaşar'ın ailesi ilçedeki ev ve dükkanı boşalttı. Aile daha önce de Yıldız ailesinin kendilerini tehdit ettiğini belirterek suç duyurusunda bulunmuştu.
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde, AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın 24 Haziran seçimlerine yönelik yürüttüğü çalışmalar sırasında çıkan kavgada Esvet Şenyaşar, oğulları Adil ve Celal Şenyaşar ile AKP’li Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah Yıldız’ın hayatını kaybetmişti. Baba Esvet Şenyaşar'ın yaralı oğulları için gittiği hastanede öldürüldüğü ortaya çıkmıştı.
Olayda eşi ve iki oğlunu kaybeden Emine Şenyaşar, kavgada yaralanan diğer oğlu Fadıl Şenyaşar'ın tutuklanmasına ise tepki gösterdi. Emine Şenyaşar, "Oğlum kendini ve kardeşlerini savunmuştu. Serbest bırakılmasını istiyorum" dedi. Anne Şenyaşar, Yıldız ailesinden kimse hakkında gözaltı kararı dahi olmadığını söyledi.
Tek istediğinin suçluların cezasını çekmesi olduğunu söyleyen anne Şenyaşar "Bu nasıl bir hükümettir? Hükümet, hükümet olsaydı bu katliam yaşanır mıydı? Dünyanın neresinde hastanenin içinde 3 kişinin öldürüldüğü görülmüş. Hadi kavga ettiniz yaraladınız, hastanede nasıl öldürürsünüz? Onlar 3 kişiyi öldürdü. Bir kişi dahi gözaltına alınmadı. Herkes biliyor yıllardır orada dükkanı işlettiğimizi. Şimdiye kadar kimseye zararları olmadı, ailemin. Hayretler içindeyim ben. Hastaneden, dükkandan kameraları söken, görüntüleri silen onlar. Bu aile katildir, hırsızdır, para düşkünüdürler. Daha çok katliam işleyecekler. Artık onlara dur desinler" diye konuştu.
"Bir evde 5 aile kalıyoruz"
Yaşanan olaydan sonra evlerinden çıkarak başka bir yere sığındıklarını dile getiren anne Şenyaşar, "Şimdi mülteciler gibi bir evde 5 aile kalıyoruz. Yerimizden yurdumuzdan göçtük. Bu evdeki eşyaları konu komşu bize getirdi. Halimiz hal değil. Ağlıyorum olmuyor, beddua ediyorum olmuyor. Rica ediyorum, tüm dünyaya bu çağrımı iletin. Şimdi ben yüzümü nereye döneyim? Nereye gideyim" diye sordu.
Olay günü dükkanda olan ve yaralanan Ferit Şenyaşar da, annesi ve ailesiyle birlikte taşındıkları yeni adresten Suruç'a dönmeyi düşünmediklerini söyledi. 2 dükkanlarını ve kardeşlerinin evlerini boşaltmak durumunda kaldıklarını aktaran Şenyaşar, artık faillerin tutuklanmasını beklediklerini söyledi.
Şenyaşar şöyle devam etti;
"Belki içimizdeki yangına bir damla su serpilir. Biraz olsun rahatlarız. Biz kardeşler olarak 5 ayrı evde yaşıyorduk. Evimizi, işimizi bıraktık. Şuan bir şey yapamıyoruz. Mağdur olduk, bütün aile bir evde yaşıyoruz. Psikolojimiz çöktü. Ben yaşadıklarımdan kaynaklı iç kanama geçirdim."
"Kardeşim bizi ve kendini savundu"
Kardeşi Fadıl'ın ailesi ve kendisini korumak için nefsi müdafaada bulunduğunu savunan Şenyaşar, "Eğer o vurmasaydı biz de ölecektik. Ki zaten bizden 3 kişiyi öldürdüler. Gelip işyerimizde bize saldırdılar. Kardeşim de kendini korudu ancak şuan cezaevinde. Aynı şekilde karşı tarafı düşünürsek, babam ve iki kardeşim hastanede polislerin gözü önünde vahşice hiçbir dine girmeyecek bir şekilde katlediliyorlar. Şuan karşı tarafta herhangi bir kişi tutuklanmadı. Bu bizim en büyük acımızdır. Bir an önce savcının gerekeni yapmasını ve o aileden bu olaya sebebiyet verenlerin cezalarını çekmelerini istiyoruz" ifadesinde bulundu.
"Kendimizi güvende hissetmiyoruz"
8 yıl boyunca Suruç Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı ücretli öğretmenlik yaptığını, ancak iktidar tarafından 'terörist' ilan edildiği için öğretmenlik yapamayacağını söyleyen Şenyaşar, "Gittiğimiz hiç bir yerde kendimizi güvende hissetmiyoruz. Devlet kurumlarına giderken tereddüt içindeyiz. 'Terörist' olsaydık bu işi yapamazdık, dükkan işletemezdik. Bizim Suruç'taki işyerimizde, bütün okullarla ilişkimiz ve alışverişimiz var. Polisler de bizden alışveriş yapardı. Eğer öyle bir sorunumuz olsaydı devlet daireleri ile bir alışverişimiz olmazdı" dedi.