Suikastın perde arkası: 'Türkiye'de bazı güç odaklarının Halil Falyalı'yı gözden çıkardığı söyleniyor'
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddiaları ile tanınan Halil Falyalı’nın silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi tüm Türkiye’de geniş yankı buldu. Gazeteci ve yazar Hasan Kahvecioğlu, konuyla ilgili Kıbrıs’ta konuşulanları anlattı.
ELİF ÜNSAL / GERÇEK GÜNDEM
Birçok karanlık olayda adı geçen Halil Falyalı, uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Falyalı’nın uğradığı saldırıda 31 el silah sıkıldığı ve Falyalı’nın kaçmak isterken vücuduna isabet eden 7 kurşunla can verdiği ifade edildi. Falyalı’nın ölümünün ardından Sedat Peker’in iddiaları yeniden gündeme gelirken, cinayetin detayları da kan dondurdu. Yaşanan olay Kıbrıs’ta da büyük yankı uyandırırken yerli halkın tedirgin olduğu bilgisi verildi. Kıbrıslı gazeteci ve yazar Hasan Kahvecioğlu, yaşanan olayları ve hiçbir yerde olmayan detayları Gerçek Gündem’e anlattı.
KIBRIS’TA NELER OLUYOR?
Kıbrıs’ta neler olduğunu sorduğumuz Kahvecioğlu; “Şu anda yaşananlar bizim alışkın olmadığımız şeyler. Gazino ve kumarhane olaylarının gündemimize gelmesinden sonra böyle olaylar yaşanmaya başlandı. Türkiye’de gazino ve kumarhanelerin kapatılıp Kıbrıs’ta yoğunlaşma olunca Türkiye’de bu işleri iyi yapanlar buralara doluştu. Yani buradaki gazino ve kumarhane sektörünün büyük bir bölümü Türkiye’deki iş insanlarının elinde. Dolayısıyla olayların bunlarla ilgisi olsa da yaşananları siyasetten bağımsız değerlendirmek mümkün olmuyor. Biliyorsunuz Halil Falyalı, Sedat Peker’in açıklamaları ile görünür olmaya başladı. Daha önceki dönemlerde Falyalı buradaki işlerini şu ya da bu şekilde yürütüyordu ve medyada fazlaca görülmemeye dikkat ediyordu. Sedat Peker onu hedef olarak gösterdi ve onun siyasal ilişkilerini de deşifre etti. Üstelik Sedat Peker’in AKP’den bazı üst düzey yöneticilerin; Sayın Binali Yıldırım ve oğlunun bu işlerde yer aldığını söylediğini de biliyoruz. Sayın Falyalı’nın Girne’deki otelinin önü marina şeklindedir ve bu da birçok iddianın ortaya atılmasına neden oldu. Orası resmi olan bir liman değil ancak Türkiye’den gelişlere ya da yasadışı bazı işlerin yürütülmesine imkân verecek bir coğrafi konumu var. Bütün bunlar da iddialar arasında. Sayın Falyalı’nın Binali Yıldırım ile yakınlığı da biliniyor.” diyerek sürecin başlangıcını aktardı.
GEÇEN HAFTA BİR KURŞUNLANMA VAKASI DAHA
Falyalı cinayetinden önce bir kurşunlanma vakası daha olduğunu aktaran Kahvecioğlu; “Bilmem farkında mısınız bu cinayetten önce bir kurşunlanma davası daha yaşandı. Altınbaşlar’ın eski damadı Bulut Akacan ki büyük yatırımları olan bir iş insanıdır, onun babasına da evinin önünde, Kıbrıs’ın en turistik bölgelerinden birinde beş kurşun sıkıldı. Bu durum da iki tarafın birbiri ile olan çatışması ve hesaplaşması olarak değerlendirilebilir. Bunu geçen hafta tüm detayları ile aktardım ama bu hafta o olayın daha önemlisi ve daha büyüğü meydana geldi. O yazımda Kıbrıs’ta böyle olaylar olabileceğine dikkat de çekmiştim. Kıbrıslılar böyle olaylar yaşamaya çok yabancı, böyle şeyleri bilmiyorlar. Turistik bölgelerde böyle şeyler bizim alışkın olduğumuz şeyler değil.” dedi.
KIBRIS’TA SİYASET AKP’NİN KONTROLÜNE GİRDİ
Özellikle dikkat çekmek istediğim bir konu var diyen Kahvecioğlu, “Geçen sene ekim ayında Sayın Erdoğan’ın Maraş olayına el koymasından sonra Kıbrıs’ta siyaset ciddi anlamda AKP’nin kontrolüne girdi. AKP’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerine çok somut, ispatlanabilir birçok müdahalesi oldu. Arkasından Ulusal Birlik Partisi’nin kurultayı ve son genel seçimler yapıldı. Genel seçimlerde de AKP ve buradaki büyükelçilik çok ciddi ve faal olarak görev aldı. Çok büyük algı operasyonları oluşturarak bu işleri tezgahladılar. Bütün bunları alt alta yazdığımızda Kıbrıs’ın kuzeyinin bir mafya ağı, bir kara para aklama ağı haline dönüşmekte olduğunu görürüz. Tüm bunların siyasetle olan bağlantısı da şu şekildedir; ansızın Türk tarafı sayın Akıncı ile ters düşünce ortaya iki devletli bir formül atıldı. Bu da bilirsiniz ki çözümsüzlük demek. Dünyanın hiçbir kurumu Kıbrıs’ın kuzeyinde ayrı bir devlet olacağını kabul etmiyor. Dolayısıyla Kıbrıs’ın kuzeyi giderek Türkiye’nin bu tür ilişkiler ağında etkili olan çevrelerinin neredeyse bir arka bahçesi haline dönüşüyor. Son bir yılda şahit olduğumuz gelişmeler bunu gösteriyor. Bundan Kıbrıs çok ciddi zarar görüyor. Çünkü bunlar Kıbrıs’ta turizmi büyük ölçüce darbeleyecek. Bu olayların yaşandığı yerlerde genelde yabancılar yaşıyor ve oralardan ev alıyorlar. Bütün bunlar, güvenliğin sağlanamıyor olması, insanların elini kolunu sallayarak buralarda bir eylem gerçekleştirebiliyor olması ciddi bir güvenlik zafiyeti ortaya koyuyor” dedi.
TÜRKİYE DE PAYINI ALACAK
Kahvecioğlu yaşanan durumdan Türkiye’nin de etkileneceğini belirterek “Ne yazık ki Türkiye de bundan payını alacak. Çünkü Türkiye’nin de burada etkin bir kontrolü var. Buradaki polis sivil idareye değil askere bağlıdır. Asker de Türkiye Genelkurmay Başkanlığı’na bağlıdır. Türkiye’nin burada 40 bine yakın askeri bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin bu durumdan uluslararası arenada suçlanacağını, burayı kendi arka bahçesi olarak tutarak, suçlu duruma düşeceğini göreceksiniz. Biliyorsunuz Güney kısım AB toprağıdır, Kuzey kesimde müktesebat donduruldu ama AB, burayı da AB toprağı olarak kabul ediyor. Sanılıyor ki burası bizim kontrolümüzde olursa, biz burayı arka bahçe olarak kullanabilirsek dünya bize hiç dokunmaz. Bu büyük bir yanılgı. Dikkat ederseniz milliyetçi çevreler; özellikle AKP ve MHP ‘Kıbrıs’ta bir karış toprak veremeyiz’ durumundadırlar. Dolayısıyla burası bizim arka bahçemiz olsun gibi bir düşünce içindeler. Kıbrıslı Türkler olarak uluslararası hukuk içine girmediğimiz sürece burası illegal bir toprak parçası olarak yaşadığı sürece daha bizim başımıza çok şeyler geleceğini düşünüyorum. Ve bu toprakta yaşayan bir insan olarak ciddi anlamda bu beni üzüyor. Sanırım Kıbrıslı Türkler bu üzüntü içindedirler. Düşünebiliyor musunuz 40 bin askerin olduğu, Türk askerinin güvenliği temin ettiği bir yerde ve her mahallesinde kameraların olduğu bir yerde böyle şeylerin yaşanması sizi üzmez miydi?” dedi.
TÜRKİYE, KIBRIS’A MOBESE SİSTEMİ KURDU
Her mahallede kameralar olduğunu belirten Kahvecioğlu “Bu kamera sistemleri Türkiye’nin bazı kurumlarına, sanırım İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Bu kamera sistemleri çok güçlü ve çok bilinmiyor. Şu ana kadar bu kamera sisteminden ne kadar yararlanıldığını biz bilemiyoruz medya mensupları olarak. Bizim şehirlerimizi ciddi anlamda da kirleten kameralar, İstanbul gibi Ankara gibi değil çok hantal demir yığınlarından oluşuyor. Dünkü cinayetin meydana geldiği yerde de çok ciddi bir kamera sistemi var” ifadelerini kullandı.
TÜRK ORDUSUNUN SAHİL GÜVENLİK BOTU NEREDEYDİ?
Cinayetle ilgili konuşulanları aktaran Kahvecioğlu “Genel anlamda Türkiye’den bir motorlu araçla gelindiği ve cinayetin ardından oradan açıldığına dair bir iddia söz konusu. Çatalköy’ün konumu ve Girne’nin konumu coğrafi olarak düşünüldüğünde bir kaçağın girişine, eylemden sonra da kaçışına çok uygun. Dolayısıyla büyük şüpheler onun üzerinde yoğunlaşıyor. Bu durumda akıllara şu geliyor: Girne sahillerinde Türk ordusunun çok güçlü bir kurtarma botu var. “Sahil Güvenlik” dedikleri şeyden söz ediyorum. Türk ordusuna bağlı olan çok güçlü bir sahil güvenlik var ve onların bu duruma nasıl el koyamadığı da soru işareti. Ancak bilmemiz gerekiyor ki bu hesaplaşmalar Kıbrıs’ın kuzeyini arka bahçe olarak görmek isteyenlerin hoşlandığı bir durum olsa da hem Türkiye hem Kıbrıs bu durumdan zarar görecek” dedi.
MAFYA İÇİN KUZEY KIBRIS NEDEN ÖNEMLİ?
Mafya için Kuzey Kıbrıs’ın neden önemli olduğu sorusunu yanıtlayan Kahvecioğlu “Burada Türkiye’de dahi olmayan imkanlar var. Kıbrıs konumu itibarıyla hangi uyuşturucu nereden geçer, nereye gider konusunda çok büyük bir imkân tanıyor. Zaman zaman Kıbrıs’ın açıklarında da bu tür uyuşturucu maddeler yakalanıyor. Bunu Sedat Peker de çok kereler ifşa etmişti.” dedi.
FALYALI HAKKINDA AMERİKA’DA AÇILAN BİR DAVA VAR
Amerika’nın Halil Falyalı hakkında açtığı kara para aklama davasını hatırlatan Kahvecioğlu “Falyalı’nın bu davadan dolayı arandığını biliyoruz. Buradaki Amerikan Büyükelçiliği’nde hakkında bir dosya olduğunu biliyoruz. Amerikan Büyükelçiliği’nin yardımı ile Amerika’nın kara para aklama bürosu geçen hafta bazı araştırmalar yaptı. Tam da böyle bir zamana denk geldi. Bazı gazeteci arkadaşlarımız ve siyasetçi arkadaşlarımız ile görüştüler. Dün de ara bölgede Kıbrıslı tüm gazeteciler ile görüştüler. Yani Amerika bu işi yakından takip ediyor. Özellikle insan kaçakçılığı ve kara para konularında Amerika’nın Kıbrıs’ta çok ciddi girişimleri var. Tüm bunlar da Kısacası Kıbrıs’ı rezil etmeye yetiyor” ifadelerini kullandı.
FALYALI’NIN SERBEST BIRAKILMASI BİR SORU İŞARETİ
Halil Falyalı’nın yakın bir zamanda tutuklanıp serbest bırakılmasının da çok karanlık bir durum olduğunu söyleyen Kahveci “Aslında çok uzun süreli bir tutukluluk yaşamadı, 2 ay kadar hapiste kaldı. Ama bu olayların dışında bir nedenle tutuklandı. Bir adamı dövmesi ile alakalı olarak hapse atıldı. Aslında Türkiye’de bazı güç odaklarının Falyalı’yı gözden çıkardığına dair yorumlar ve değerlendirmeler var. Falyalı da dahil birçok kişi onun dokunulmaz olduğunu, güçlü olduğunu, yargılansa dahi hiç içeride kalmayacağını düşünüyordu. Daha sonra bir yargıç geldi ve onu bir ay içeri gönderdi. Arkasından kendisinden şikayetçi olan karı-koca aniden şikayetlerini geri çekti ve Falyalı içeriden çıkarıldı. Bu çok soru işaretleri taşıyan bir olay. Adama rüşvet teklif edildiği ortaya çıktı, hatta rüşvet teklif eden şahıs (Falyalı’nın avukatı) içeri alındı. Ancak bir anda her şey temizlendi. Bütün bunların da ucu Türkiye’ye, AKP’ye uzanan müdahalelerle olduğu söylense de ispatlayabilecek durumda değiliz” değerlendirmesini yaptı.