Süleyman Soylu, seçilmiş belediye başkanlarına konuşma yasağını böyle savundu!
Süleyman Soylu, "Bunu sadece bir İzmir depremine, İzmir'in sayın belediye başkanına yönelik olarak nitelendirmeyi haksızlık görüyorum." ifadeleriyle belediye başkanlarının afetlerde konuşmasının yasaklanmasını savundu.
GERÇEK GÜNDEM - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, belediye başkanlarına depremle ilgili açıklama yasağı getirilmesi hakkında Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek programına telefonla bağlanarak açıklama yaptı.
Süleyman Soylu, yasağın depremde iletişim ve koordinasyon için İzmir depreminden çok önce yasağın getirildiğini ileri sürdü.
Süleyman Soylu, "İstiyoruz ki burada depremin ilk anında olulabilecek meselelere muhtar, belediye başkanı, diğer kamu yöneticilerinin bir değerlendirme yapması bir karışıklık oluşturacak, depreme müdahalede bir etkisizlik ortaya getirecek. Yoksa AK Partili, CHP'li MHP'li belediye için de hepsi için de geçerli. Ve ben bunu her afet meselesinde yaşıyorum." ifadelerini kullandı.
İzmir'de belediye başkanlarına deprem yasağı
Süleyman Soylu'nun açıklaması şöyle oldu:
İki meselenin onayı da tarafımdan verilmiştir. Birincisi, biliyorsunuz biz AFAD'dan sorumluyuz İçişleri Bakanlığı olarak. Hem korona olsun hem bir çok afet meselesiyle karşı karşıya kaldık. Şöyle bir problem yaşıyor.
Türkiye televizyonlar hemen oradaki bir yetkiliye bağlanıyor. Afetin en önemli meselesi, hemen olayı tanımlamak, olaya müdahaleyi gerçekleştirmek için adım atabilmek ve bu konuda hemen sevki sağlayabilmektir. Yerelle hemen irtibat kurmaktır.
İzmir Belediye Başkanı'nın konuşmasını engellediğimiz şeklinde bir AFAD tamimi yazdığımızı ifade etti sayın Balbay, Burada herhangi bir televizyon muhtara, belediye başkanına bağlanıyor. Tevafuktur ki biir yerde bir depremde bizim belediye başkanımız bağlandı dedi ki 100 bina yıkıldı. Kaymakamı aradım. Bina yıkılması söz konusu mu ? Hayır değil dedi.
Soylu'dan İmamoğlu'na açılan soruşturma hakkında açıklama! Fatih Altaylı'dan kritik soru
Bu kamuoyunda bir infial oluşturur. Orada infial oluşturur. İnsanlar oraya doğru yönlenirler. Depremin ilk dakikalarında doğru bilgiyi kamuoyuyla paylaşmamız lazım. Kriz iletişimi yöntemi kurmamız lazım. Depremin en önemli meselesi olan arama kurtarmacıları ambulansları itfaiyeleri hemen oraya sevk etmemiz lazım. Siz iki saat sonra, üç saat sonra, dört saat sonra veya konuyla ilgili değerlendirme yapabilme hakkına sahipsiniz.
Yazımızda da açıkça bunu söylüyoruz. İstiyoruz ki burada depremin ilk anında olulabilecek meselelere muhtar, belediye başkanı, diğer kamu yöneticilerinin bir değerlendirme yapması bir karışıklık oluşturacak, depreme müdahalede bir etkisizlik ortaya getirecek. Yoksa AK Partili, CHP'li MHP'li belediye için de hepsi için de geçerli. Ve ben bunu her afet meselesinde yaşıyorum.
Burada doğru bir anlayış getirmek lazım. İzmir depreminden çok önce çıkmış bir yazı. Bunu sadece bir İzmir depremine, İzmir'in sayın belediye başkanına yönelik olarak nitelendirmeyi haksızlık görüyorum. Müsaade ederseniz bizim yaptığımız işe bir saygınlık düşünülürse kötü mü olur?
Günler saatler çalışıyoruz. Durup dururken ben bir belediye başkanının muhtarın konuşmasını niye durdurayım? Amacım ne olur bu iletişim çağında. Mesele şu kriz iletişimini hep beraber yapmak zorundayız.