Süper yatlar, lüks arabalar, süslü yaşamlar: Batı bu kez Putin'in 'aşil tendonunu' buldu mu?
Putin'in Ukrayna'ya işgal talimatını vermesinin ardından Batı hükümetleri Rusya'ya yönelik yaptırımlarını Kremlin yönetimiyle sınırlı tutmadı. Uzun yıllardır Batı başkentlerinde lüks yaşamlar süren Rus oligarklar da bu kez yaptırımların hedefi oldu...
GERÇEK GÜNDEM - BARIŞ KAYGUSUZ
İngiltere'de sürgünde yaşayan Putin muhalifi ve eski KGB ve FSB ajanı Alexander Litvinenko'nun Londra'da içeceğine poladyum isimli radyoaktif madde katılarak öldürüldüğü 2006 yılında, dönemin Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone, yaptığı konuşmada Rus şirketlerinin Londra'yı Avrupa'daki doğal üsleri olarak görmesi gerektiğini söylüyor ve Londra Belediyesi bünyesinde Rus sermayesini Londra'ya getirmek için küçük bir ofis kurulacağını açıklıyordu.
Livingstone'dan 5 yıl sonra ise bu kez dönemin başbakanı David Cameron, Moskova'da yaptığı konuşmada Rus sermayesini İngiltere'ye davet ediyor ve girişimciliği kolaylaştırmak adına gerekli adımların atılacağı sözünü veriyordu.
Henüz geçtiğimiz yıl Boris Johnson'ın Küresel Yatırım Zirvesi'nde yaptığı konuşmanın teması da farklı değildi. Johnson, toplam 24 trilyon dolarlık sermayeyi temsil eden kişilere yaptığı konuşmasında ülkeye gelen her bir doların, doğru zamanda, doğru yere geldiğini ilan ediyordu.
Birleşik Krallık'ta farklı hükümetlerin farklı düzeylerde belli aralıklarla ifade ettiği politikaların bir sonucu olarak, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından geçen 30 yılda Rus sermayesinin Avrupa'daki hedef noktası Londra oldu. Öyle ki, bir dönem Bolşevik devriminin öncüleri Lenin ve Troçki'nin toplantılarına dahi ev sahipliği yapmış olan İngiltere'nin başkenti, ünlü Rus şehirlerine atıf yapılan 'Londongrad' ismini 1990'lardan sonra kente akan Rus sermayesinin ardından alabildi.
Ancak 24 Şubat'ta Rusya lideri Vladimir Putin'in Ukrayna'yı işgal harekatını başlatan talimatı vermesi, Avrupa'nın doğusunda olduğu kadar batısında da işleri değiştirdi.
İngiltere, bu günlerde yeniden yıllardır şehre akan kirli/temiz Rus parasını ve Rus oligarkların ülkedeki mal varlıklarını tartışıyor.
Üstelik, Batı'nın bu kez eşi benzeri görülmemiş bir biçimde Rus oligarkları hedef alması İngiltere'yle de sınırlı değil. ABD, Fransa ve Almanya başta olmak üzere birçok Batı ülkesi Rus oligarkların mal varlıklarına el koyuyor ve Ukrayna'daki savaşın faturasını Rus milyarderlere kesiyor.
BATI, RUS OLİGARKLARI NEDEN HEDEF ALIYOR?
Zehirlendikten sonra cezaevine konulan Putin muhalifi siyasetçi Alexei Navalny'e göre, Putin'in Rusya'da gücü uzun süredir elinde tutabilmesinin en önemli nedenlerinden biri ülke içerisinde oligarklardan ve diğerlerinden aldığı koşulsuz destek.
Batı hükümetlerinde de benzer şekilde, Rusya'nın en zenginlerinin verdiği desteğin Putin iktidarını ayakta tutan kilit noktalardan biri olduğu düşünülüyor.
Bu nedenle Batı'nın ekonomik yaptırımları, servetinin önemli kısmını New York'ta Londra'da veya Barcelona'da lüks gayrimenkullere, spor takımlarına veya süper yatlara harcayan Rus elitlere yöneliyor. Ancak Rus oligarkları hedef alan bu yaptırımların nasıl bir etki yaratacağına ilişkin derin şüpheler bulunuyor.
2014'te Kırım'ın ilhakı sonrası Rusya'ya yönelik yaptırımları hazırlayan isimlerden biri olan eski ABD'li diplomat Daniel Fried, NPR'ye yaptığı açıklamada, "Putin onları öldürebilir veya hapse atabilir. Oligarkların, Putin üzerinde etkisi olabileceği düşüncesi aptalca." ifadelerini kullanıyor.
Gerçek Gündem'e konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Rusya uzmanı Aydın Sezer de benzer bir düşünceyi paylaşıyor.
"Batı'nın oligarklara ambargo uygulamasını sürpriz olarak değerlendiriyorum" diyen Sezer, "Oligarkların Batı'ya aktardıkları paraların aklanmasından, sisteme sokulmasına kadar ön ayak olan, teşvik eden bizzat batının kendisidir zaten. Bu süreçte oligarkların parasına el koyarak Rusya'ya mı zarar vereceklerini düşünüyorlar bilmiyorum. Rus halkı ve Putin'in bundan sonra derece memnun olduğunu düşünüyorum. Çünkü bunların yurt dışına çıkaracakları paralar içeride kalacak artık. Bunların Putin'le savaşa yöneleceklerini düşünüyorlarsa buna sadece gülerim." ifadelerini kullanıyor.
Batılı analistlere göre ise, oligarklara uygulanan yaptırımlar uzun vadede Putin ve Rus elitleri arasında bir çatlak yaratmayı hedefliyor. Kısa vadede ise daha duygusal bir hedef göze çarpıyor: Ukrayna'dan gelen savaş görüntülerinin üzerlerinde şok etkisi yarattığı Avrupalı ve Amerikalılara, Batı şehirlerinde zenginlik içerisinde yaşayan Rus elitlerinin bedel ödediğini göstermek.
RUS OLİGARKLAR YAPTIRIMLARA NASIL TEPKİ VERDİ?
Batı'dan gelen ve Rus elitlerini hedefleyen yaptırımların, Rusya'nın en zenginlerini Putin'le karşı karşıya getirmesi küçük bir olasılık olarak değerlendirilse de savaşın ilk haftasından itibaren birkaç Rus milyarder daha önce pek görülmemiş şekilde Kremlin'in savaş kararına kamuoyu önünde karşı çıktı.
Rusya'nın en zenginleri listesinde üst sıralarda yer alan ABD'nin yaptırım listesindeki Oleg Deripaska ve AB'nin yaptırım listesindeki Mikhail Fridman, savaşı durdurma yönünde açıklamalar yaparken, Kremlin'e yakın isimlerden biri olarak değerlendirilen Rus milyarder Roman Abramoviç ise uzun yıllardır sahibi olduğu Chelsea kulübünü satışa koyarak, elde edeceği net karın tamamının Ukrayna'daki savaşın kurbanlarına gideceğini açıkladı.
Abramoviç ayrıca Ukrayna hükümetinden gelen talebi kabul ederek, Rusya ile yürütülen müzakerelerde arabulucu rolünü üstlenmeyi kabul etti.
Bir diğer Rus girişimci Oleg Tinkov ise daha önce çoğunlukla lüks yaşantısını paylaştığı 634 bin takipçili Instagram hesabından şu ifadeleri paylaşıyordu:
"Ukrayna'da şimdi ve her gün masum insanlar ölüyor. Bu düşünülemez ve kabul edilemez"
OLİGARKLARA YAPTIRIM BATI'YI DA ETKİLEYECEK
ABD merkezli Ulusal Ekonomi Bürosu tarafından 2017'de yapılan Rus oligarkları konulu bir araştırma, zengin Ruslara ait 800 milyar dolarlık bir servetin İngiltere, İsviçre, Güney Kıbrıs ve benzer offshore bankacılık merkezlerinde tutulduğunu gösteriyor.
Birkaç yüz kişinin elinde tuttuğu bu servet, 144 milyon kişilik Rusya nüfusunun geri kalanının elinde tuttuğu servete neredeyse eşit.
Sadece Londra'da hükümet kayıtlarına giren yaklaşık 30 milyar dolarlık bir Rus sermayesi bulunuyor. Üstelik finansal analistlerin tahminlerine göre Rus zenginler, servetlerinin en az yüzde 60'lık bölümünü off-shore hesaplarda tutuyor.
Ayrıca birçok Rus milyarder, İngiltere başta olmak üzere bazı Batı ülkelerinden çifte vatandaşlık kazanmış durumda. Bu da servetlerine tek taraflı el konulması durumunu hukuki açıdan daha karmaşık bir hale sokuyor.
Gerçek Gündem'e konuşan Rusya araştırmacısı Deniz Tunç Kalyoncu, Batı'nın oligarklara yönelik yaptırımlarının Rusya içerisinde yeni güç mücadeleleri yaratmasının kaçınılmaz olacağını düşünüyor.
Yaptırımların Rusya'da yeni bir servet transferinin yolunu açabileceğini belirten Kalyoncu, "Geçmişe baktığımızda Rusya'da servet transferleri yapıldı. Özellikle 2003 ve 2008'de. İç mücadelede daha liberal oligarklar hedef alınacaktır. Mücadele yaşanacağı kesin gibi görünüyor. Örneğin Deripaska doğrudan barış yanlısı bir tutum aldı ve kendisi Rusya'nın en zengin insanlarından biri. Bu aynı zamanda Kremlin'in kendisine yakın olan oligarkları test etmesi için bir fırsat da olacak. Çünkü Batı bu kez, Usmanov gibi Kremlin'e çok yakın oligarkları da hedef alıyor." ifadelerini kullandı.
Rus oligarklara yönelik yaptırımların sadece Rusya'yı etkilemeyeceğini belirten Kalyoncu, "Kremlin hasar almadan buradan çıkar demek güç. Ama bu ister istemez karşılıklı bir durum. Rusya'yı etkilediğiniz kadar kendi ekonominizi de etkiliyorsunuz" ifadelerini kullandı.
HANGİ OLİGARKLAR YAPTIRIMLARIN HEDEFİ OLDU?
Alişer Usmanov: Forbes'a göre 17,6 milyar dolar serveti bulunan Alişer Usmanov, Rusya'yı yakından takip eden birçok kişiye göre Putin'in en yakınındaki isimlerden biri.
ABD, AB ve İngiltere tarafından yaptırım listesine alınan Usmanov, bünyesinde madencilik ve telekom şirketleri barındıran USM Holding'in sahibi. Şu ana kadar Usmanov'un Londra'da bulunan iki malikanesine el konuldu.
USM Holding ise Usmanov hisselerinin yüzde 50'nin altında olması nedeniyle AB yaptırımlarından kaçınmanın hesaplarını yapıyor.
Oleg Deripaska: Putin iktidara geldiğinde Rusya'nın en zengin isimlerinden biri olan Deripaska'nın 28 milyar dolarlık serveti bulunuyordu. Ancak bu rakam şu an 3 milyar dolara kadar düşmüş durumda.
1990'larda alüminyum sektöründeki kirli savaşı kazanarak servetine kavuşan Deripaska, 2008 finansal krizinde batan isimlerden biri olmuş ancak Putin onu kurtarmıştı.
ABD tarafından yaptırım listesine alınan Deripaska, kara para aklama, rüşvet, gasp ve haraç gibi suçlamaların yanı sıra bir iş adamının cinayetinin azmettiricisi olmakla suçlanıyor. Deripaska tüm suçlamaları reddediyor.
Igor Seçhin: Avrupa Briliği ve ABD tarafından yaptırım listesine alınan Seçhin'in net serveti bilinmiyor. Putin'in en yakınındaki isimlerden biri olan Seçhin'in Kremlin ile günlük temas halinde olduğu düşünülüyor.
1990'larda Putin ile birlikte St. Petersburg'da belediye ofisinde çalışan Seçhin, Putin'in başbakanlığı sırasında başbakan yardımcısı olarak görev yapmıştı. Seçhin, şu anda ise devlet petrol şirketi Rosneft'i yönetiyor.
Seçhin, yaptırımların hedefi olsa da varsa deniz aşırı servetinin izini sürmenin ve ortaya çıkarmanın zor olacağı düşünülüyor.
Pyotr Aven & Mikhail Fridman: Rusya'nın en büyük özel bankası Alfa-Bank'ın sahibi olan Aven ve Fridman ikilisi, Putin'in yakın çevresindeki oligarklardan olarak değerlendiriliyor.
İkili bu hafta, 10 yıl önce Londra'da kurdukları LetterOne isimli yatırım şirketinden, hisseleri AB tarafından dondurulduğu için çekildiğini açıkladılar.
Aven'in 4,8 milyar dolar, Fridman'ın ise 12,6 milyar dolar serveti olduğu düşünülüyor. Fridman yaptırımların ardından Ukrayna'daki savaşı 'büyük trajedi' olarak tanımlamış ancak şirketlerinde çalışan binlerce kişinin işini riske atmak istemediğini söyleyerek Kremlin'i eleştirmekten kaçınmıştı.