'Suriyeli işçiler sömürülüyor' diyerek işlenen suçları açıklayan Süleyman Soylu'ya 'utanmıyor' tepkisi
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu katıldığı yayında Suriyeli işçilerin kayıtsız çalıştığını, göçmenler gittiğinde patronların isyan edeceğini açıkladı. Soylu'nun çok sayıda suçtan haberdar olduğunu da ortaya koyan açıklaması tepki çekti.
2011 yılında Suriye'de başlayan iç savaşın etkisiyle Türkiye'ye çok sayıda Suriyeli, geçici koruma statüsünde sığındı.
Bölgesel gerilimler ve çatışmaların artması nedeniyle Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerden de Türkiye'ye çok sayıda kaçak göçmen geldi.
Göç İdaresi Başkanlığı'nın verilerine göre ise Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 21 Nisan 2022 tarihi itibarıyla 3 milyon 762 bin 385 kişi oldu.
Artan ekonomik kriz ile birlikte göçmenlere yönelik tepkiler artarken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun TGRT Haber'de sarf ettiği sözler tepkilere neden oldu.
Türkiye'de son dönemde siyasetin önemli gündem başlıklarından olan göçmen sorunu, kayıtdışı istihdam ve işsizlik krizini büyütmedeki etkisi nedeniyle de yakıcı bir sorun haline geldi.
SÜLEYMAN SOYLU'DAN TARTIŞMALARI ALEVLENDİREN SÖZLER
Dün TGRT Haber'de konuk olduğu programda açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da tartışmaları alevlendirecek sözler sarf etti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne dair 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne göre, İçişleri Bakanı olarak Soylu'nun, görev ve yetkilerinin ana şeması "Bakanlığa bağlı iç güvenlik kuruluşlarını idare etmek suretiyle ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, yurdun iç güvenliği ve asayişi, kamu düzenini ve genel ahlakı, Anayasa'da yazılı hak ve hürriyetleri korumak"tan oluşuyor.
Ancak bugün bu görevlerden sorumlu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'de fabrikalarda Suriyelilerin sigortasız olarak çalıştırıldığını ve sömürüldüğünü açıkça dile getirdi.
SÜLEYMAN SOYLU, SURİYELİ İŞÇİLERİN KAYITSIZ ÇALIŞTIRILDIĞINI KABUL ETTİ
Türkiye'de 3 milyon 762 bin Suriyeli göçmen olduğunu belirten Soylu, 200 bin 950 Suriyelinin de vatandaşlık aldığını açıkladı. Soylu göçmenlerin gönderilip gönderilmeyeceği tartışmasına ilişkin ise "Fabrikanda Suriyeliyi çalıştır, sömür, sigortasını yaptırma. Sonra ayak ayak üstüne at, ‘Ne olacak bu Suriyelilerin hali’ de. Bir milyon insan gidecek. Kim isyan edecek biliyor musun? O iş sahipleri" yorumunda bulundu.
Soylu'nun çok konuşulacak bu sözleri üzerine Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Genel Başkanı Aysel Tekerek ve DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, Cumhuriyet gazetesinden Nagihan Yılkın'a değerlendirmelerde bulundu.
"SÜLEYMAN SOYLU BU İTİRAFTAN UTANMAMAKTADIR"
Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamaların bir itiraf olduğunu belirten TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek, "Bugün sığınmacılar sorunu bir kez daha siyasetin göbeğinden başlayarak gündeme geldi. Sığınmacılar sermaye sınıfı ve AKP tarafından ucuz emek gücü olarak görülmektedir. Süleyman Soylu bu itiraftan da utanmamaktadır. Bu itiraf ile aynı zamanda sermaye – AKP işbirliği bir kez daha açığa çıkmıştır. Üstelik AKP yaklaşan seçimlerde bu sorunun kaynağını oluşturan parti olarak sorunu seçime meze etmekten de geri durmamaktadır”dedi.
"BU SUÇ ORTAKLIĞI PATRONLARLA BİRLİKTE İŞLENMİŞTİR"
Sığınmacılar sorununu Türkiye’nin başına bela eden AKP iktidarının bizzat kendisi olduğunu ifade eden Tekerek, “AKP iktidarı emperyalizmin peşinden gitmiştir, Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanlığını yapmıştır. Suriye’nin yıkım savaşına ortak olmuştur. Afganistan’a NATO bünyesinde asker göndermiştir. Bu suç ortaklığını ülkemizde patronlarla birlikte işlemiştir. AKP iktidarı , Süleyman Soylu’nun da ifadelerinde gördüğümüz gibi sanki hiçbir suçu ya da katkısı yokmuş gibi konuşmaktadır. Sığınmaclar sorunun arkasında ABD, AB, AKP, sermaye sınıfı ve cihatçı terör örgütleri vardır. Bu sorunun cemeresini ise yerlerinden yurtlarından edilen sığınmacılar ve ülkemizin emekçileri birlikte çekmektedirler. Bu sorunun çözümü yanan ateşe benzinle gitmek olamaz" diye konuştu.
"AKP İÇİN BİR KOZ OLARAK KULLANILIYOR"
"Suriye’deki savaşın son bulması, barışın tesisi ve meşru Suriye Hükümeti ile masaya oturulması ve karşılıklı yapılacak anlaşmalarla sağlanacaktır" diyen Tekerek, sözlerine şöyle devam etti;
"AKP darbeci dediği Mısır ile görüşmekte, demediği laf kalmadığı İsrail yönetimi ile masaya oturmakta, Kaşıkçı cinayetinin müsebbibi olarak gördüğü Suudi Arabistan ile masaya oturmakta , ne hikmetse Esad ile masaya oturmamaktadır. Bu nedenle Suriyeli sığınmacılar konusu Esad konusu olmaktan çıkmıştır. Çünkü sığınmacılar halen Suriye’nin bölünmesi planlarında AKP için bir koz olarak kullanılmaktadır.
Ayrıca bir kez daha belirtmeliyiz ki, sığınmacılar sorununun kaynağına inmeden ve nedenlerini görmeden sorunun tam olarak anlaşılması da mümkün değildir. Sığınmacıların sayısının bugün kat kat artmasının nedeni emperyalizmin Suriye’de Afganistan’da yarattığı yıkım ve işgallerdir. Emperyalizm sığınmacılar sorununu açmıştır. Bu açıdan açık ve net söylüyoruz ki emperyalizme karşı olmayan bu mekanizmaya karşı durmayan hiçbir siyasi güç bu sorunu çözemez. Bir diğer önemli nokta AKP , sığınmacıları AB’den aldığı para karşılığında Türkiye’de tutmaktadır. Türkiye açık olarak sığınmacıların merkez üssü haline AKP eli ile getirilmiştir. Avrupa Birliği karşıya alınmadan sığınmacı sorunu çözülemez."
"ACZİYET GÖSTERGESİDİR"
"Bir bakanın böyle açıklamalarda bulunması bir acziyet göstergesidir" diyen DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu ise, "Şu anda Türkiye'de kaçak diye tabir edilen göçmen işçiler tamamen iş verenin insiyatifi altında çalıştırıyorlar. Bu açıklamalar var olan sorunu bilerek o konuda bir çözüm bulmama anlayışının ortaya konulmasıdır. Bu memleketi yönetenler cumhurbaşkanı ve bakanlar bu sorunu biliyorlarsa çözüm bulmak yerine, olmaması gereken bir şeyi dillendiriyorlarsa o da onların eksikliklerini gösterir” ifadelerini kullandı.
"İÇ SİYASETE ALET EDİLEN BİR ANLAYIŞ"
Türkiye'de sağlıklı bir göçmen politikasının olmadığını yıllardır dile getirdiklerini söyleyen Serdaroğlu şöyle konuştu;
"Komşu ülkelerle ilgili stratejilerde ortaya çıkan yanlışların vebalini bizim gibi ülkeler ödüyor. Hem ülkesinden kaçan insanlar çok daha kötü şartlarda yaşamaya mahkum ediliyor hem de o ülkenin insanları birbirlerine kırdırılacak şekle dönüştürülüyor. Emek piyasası içinde dengeleri değiştiren bir faktör haline dönüyor. Bunların hepsi tabii göçmenlerle ilgili bir problem. Bir bakanın da bunu çıkıp söylemesi manidar. Bu anlamda bir özellikle son süreçte göçmen işçileriyle ilgili Türkiye'de bilerek ortaya konulan bir takım kışkırtmaları da doğru bulmuyoruz. Ama bu, o insanların olabildiğince kendi ülkelerine normal şartlarda gönderilmesi gerektirecek politikalarla önlenebilir. Bu da Türkiye'de maalesef uygulanılmıyor. Kendi iç siyasetine alet edilen bir anlayış sergileniyor."