Tahir Elçi ölümünün 4. yılında anıldı: Getiremedik bu sokağa adaleti
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2015 yılında düzenlediği basın toplantısı sırasında ensesine isabet eden kurşunla katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, ölümünün 4. yılında anılıyor.
Tahir Elçi ölümünün 4’üncü yılında vurulduğu yerde anıldı. Meslektaşları, dostları, sevenleri Dört Ayaklı Minare önünden seslendi. Tahir Elçi cinayetinin faillerinin bulunmasını istedi.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin merkez Sur ilçesinde, 28 Kasım 2015'te tarihi Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptıktan sonra öldürülmesinin üzerinden tam 4 yıl geçti. Bu süre rafında yürütülen soruşturmada ilerleme sağlanmadığı gibi, failler de bulunmuş değil. Dosyada ise tek bir şüpheli yok.
MESLEKTAŞLARI, SEVENLERİ, DOSTLARI TAHİR ELÇİ İÇİN YÜRÜDÜ
Tahir Elçi, ölümünün 4’üncü yılında Diyarbakır’da bir dizi etkinliklerle anılıyor. Artı Gerçek'ten Remzi Budancir'in haberine göre Tahir Elçi Vakfı ve Diyarbakır Barosu tarafından gerçekleştirilen program kapsamında Diyarbakır Adliyesi önünden, Elçi’nin vurulduğu yer olan Dört Ayaklı Minareye yürüyüş yapıldı.
Yürüyüşe Diyarbakır başta olmak üzere bölge barolarına bağlı avukatlar, HDP Milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Ebru Günay, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin yanı sıra birçok sivil toplum kurumu temsilcisi katıldı.
Yürüyüş, Tahir Elçi’nin vurulduğu Dört Ayaklı Minarenin önüne kadar devam etti. Dört Ayaklı Minarenin önünde toplanan kitleye Tahir Elçi’nin 2015’te öldürülmeden önce yaptığı açıklama dinletildi. Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, Tahir Elçi’nin ardından bir şey demenin zor olduğunu söyledi.
CİHAN AYDIN: SORUŞTURMA, FAİLLERİ BULMA DEĞİL, SAKLAMA ODAKLI
Dosyanın faili meçhule gönderilmek istendiğini dile getiren Cihan Aydın, Dört Ayaklı Minarenin önünden Tahir Elçi’ye seslenerek soruşturma dosyası hakkında şunları söyledi: “Failleri tespit etmek için tamamen bilimsel yöntemlerle bir uzmanlık raporu hazırlattık. Bu raporda olası üç fail tespit edildi. Savcılığa sunduk. Ne yaptılar dersin? Kocaman bir hiç. Soruşturma, failleri bulmaktan çok, adeta saklamaya odaklanmış durumda. Katledilişinle ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişleri bir rapor hazırlamışlar. Bu raporu istiyoruz, tıpkı senin takip ettiğin dosyalardaki gibi bizden de saklıyorlar.“
“FAİLLERİ BULACAĞIZ”
“Bir de şunu öğrendik Sevgili Başkan; failleri gösteren bazı deliller adli tıp yetkilileri tarafından ortadan kaldırılmış. Suç duyurusu yapıyoruz bu konuda, verecek cevapları yok. Yazdığımız dilekçelerin haddi hesabı yok. Ama tam da senin yazdığın dilekçeler gibi şimdilik cevapsız. Saklayabileceklerini mi sanıyorlar? Milyonlarca göz üzerlerinde, saklayamazlar. Sanma ki takipsiz bırakacağız, takip edeceğiz, direneceğiz ve faillerini bulacağız. Şiarımızı bilirsin; imkânsızı başarmaya kenetlendik. Mutlaka başaracağız.“
“CİNAYET KAMERALAR ÖNÜNDE İŞLENDİ”
“Cinayetin kameralar önünde işlendi. Amaç sadece senin yaşamına son vermek değildi, senin yoldaşlarına da gözdağı vermek istediler. Ama biliyorsun ki korkmayacağız, direneceğiz ve kazanacağız. Sevgili Başkan, sen rahat uyu. Biliyoruz gittiğin yerde de yalnız değilsin, yanında Ape Musa, Şevket Epözdemir, Medet Serhat, Metin Can, Yusuf Ekinci ve daha niceleri var. Ama unutma! Bizi bırakıp gittiğin bu yerde de büyük yürekleriyle direnen meslektaşların ve dostların var. Hani meşhur bir söz var ya; ‘Bu dünyayı büyük yürekler değiştirecek‘. Bilesin, bu konuda sözümüz var, bu dünyayı değiştireceğiz.”
TÜRKAN ELÇİ: SAVAŞ KURUTTU GÖZÜMÜZDEKİ DENİZLERİ
Aydın’ın ardından Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi bir konuşma yaptı. Konuşmasına “Yine dört ayaklı kapına geldik” sözleriyla başlayan Türkan Elçi, şunları söyledi: “Bu dar sokakta eksilen sendin, çoğalan ölüm. Her şey biraz daha eksildi. Mesela huzurumuz, hürriyetimiz, umutlarımız eksildi. Gel, gel kurtar bizi bu kimsesiz kalabalıktan.“
“ADALET GETİREMEDİK, ZAMANSIZ ÖLÜMLER ÇOĞALDI”
“Kasım ayı, mevsim sonbahar… Avucumuz boş, elimiz yüreğimizde… Getiremedik bu sokağa adaleti. Uyuyan adalet serzeniş olur, damlar avuçlarımıza. Sen gittin, hanemizde acıdan başka ne kaldı? Savaş kuruttu gözümüzdeki denizleri, kumunda ölülerden başka ne kaldı? Sen gittin, zamansız ölümler çoğaldı. Yalnızlığımızın kuytusuna saklandık. Gel kurtar bizi bu haksızlıktan. Sen geldin, sen geldin bu sokağa. Yüreğini eline alarak geldin, yalnız geldin. Ölümleri durdurmak için çoğalarak nerelere gittin?
Kap kapa taşlı kapına geldik. Aydınlığından bizim karanlığımıza seslen. Bize yaşamın kutsallığından söz et. Hakkın, hukukun, özgür düşüncenin yüceliğini, işkencenin insanlık suçu olduğunu yıllarca haykırdığın gibi yeniden haykır. İnsanlar arasında ırk, dil, din ayırımı yapmadan, herkes için adalet ve eşit yaşam koşulları talep etmenin nasıl bir erdem olduğunu savaş severlere, bu topraklarda savaş istememenin ulviyetini, bu maşhum mahalde sanık aramayanlara masum duruşunla bir kez daha hatırlat. Barış isteyen bir adama arkadan vurmanın alçaklık olduğunu haykır. Belki biter bu sabahsız gece. Belki zulüm susar, kan susar, belki kaderimiz beklenmedik düzlüklere çıkar.“
“HAK GÖLGELENİYOR, KATİLLER ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK DOLAŞIYOR”
“Yine yerde yatıp uyanmayan bir elem, sonsuzadeklerde yatan ölümünün tesadüfü bir ölüm olduğuna inandırmak istiyorlar bizi. Oysa, biz biliyoruz ki doğrultulan namlu taammüden ve fiilendir. Sıkılan tek kurşunun sehvenle işi olmaz. Oysa biliyoruz ki günbegün hukukun hükmü azalıyor. Hak gölgeleniyor, katiller elini kolunu sallayarak dolaşıyor taş sokağımızda.
Dört ayaklı sokağına, ömrümüzün sonuna dek geleceğiz. Tanrının adının günde beş kez anılan bu minareye, ölümüne şahitlik yapan bu minareye, ahvalimizi anlatmaktan vaz geçmeyeceğiz. Belki ilahi adalet yerini bulur. Belki gözümüzün yağmuru diner, belki bu sokağa bahar gelir, insanın insanı yitip bitiren kavgası son bulur. Belki karanlık cinayet faili meçhul olmaktan çıkar. Aralanır zulmün kara perdesi. Aramıza ördüğümüz korku duvarları yıkılır. İşte o zaman adalet mülkün temeli, mülk kardeşliğimizin temeli olur. Belki bir adalet yağmuru yağar, bu ülke Tahir olur. Belki bir nebzede olsa biter bu sokakta sonbahar havası.”
Açıklamaların ardından Tahir Elçi’nin vurulduğu Dört Ayaklı Minare önüne karanfiller bırakıldı.