Tanzim satışıyla ilgili bilinmeyen gerçek!
Saygı Öztürk, AKP'nin seçim öncesinde vatandaşın şikayetlerini azaltmak amacıyla uygulamaya koyduğu tanzim satışının yasal dayanağı olmadığını öne sürdü.
Sözcü yazarı Saygı Öztürk, "Belediyeler tanzim satış işlerini, ancak Türk Ticaret Kanunu'na göre kurulmuş şirketleri aracılığıyla yapabilir. Ayrıca tanzim satış yapacak belediye şirketinin kuruluş amacı ve faaliyet konusunun da bu işe uygun olması veya ana sözleşme değişikliği ile uyarlı hale getirilmesi gerekir." ifadelerini kullanarak; belediyelerin tanzim satışı yapmalarının yasal olmadığını belirtti.
İŞTE O YAZI:
İlk tanzim satış mağazasını 1973-1980 yılları arasında görev yapan CHP'li İzmir Belediye Başkanı İhsan Alyanak açmıştı. Ceyhan Demir'in başkanlığı döneminde de açılan 7 mağazayla birlikte sayı 25'e çıkarılmıştı. Satışlar belediye bünyesindeki Tanzim Satışlar Müdürlüğü eliyle yürütülüyordu. ANAP'lı Burhan Özfatura döneminde TANSAŞ şirketi kuruldu ve hizmet bu şirket eliyle yürütüldü. Ancak, uzun sürmedi, Özfatura TANSAŞ'ı sattı. Çünkü, özelleştirmenin başsavunucusu ANAP'tı.
AKP iktidarı, üreticiyi desteklemek, girdi maliyetlerini azaltmak yerine ithalatı seçiyor, üretimden soğutuyor. Sebze ve meyve fiyatlarındaki artışın da çaresi olarak Ankara ve İstanbul'da tanzim satış noktaları kuruyor. Hani bir dönem eleştirdiklerini kendileri yapmaya çalışıyorlar ama bunun yasal dayanağının da yine AKP döneminde kaldırıldığını anımsamıyorlar. “Devlet domates, biber, patlıcan mı, satar? Devlet et, süt satışıyla uğraşır mı?” diye diye Sümerbank'ından Et Balık Kurumu'na, Süt Kurumu'ndan tanzim satış mağazalarına kadar her şey özelleştirildi. Şimdi, onların yerine benzerleri açılıyor.
O YETKİYİ AKP KALDIRDI
Siyasi iktidar, meyve ve sebze fiyatlarında indirim sağlayabilmek için belediyelere tanzim satışı yaptırmak istiyor. Karşılaşılan sorunu hızla çözümleyebilmek için uygulaması eski yıllara dayanan, uzunca bir dönem de uygulamada kalmış olan belediyeler aracılığıyla yapılan tanzim satış yöntemini anımsatıyor.
Belediyelerin tanzim satış noktaları açmalarını iktidar istiyor ama AKP hükümetleri döneminde mevzuatta yapılmış köklü değişiklikleri de göz ardı ettiği anlaşılıyor. Çünkü, halen yürürlükte olan 5393 sayılı Belediye Kanunu'nda, belediyelere doğrudan tanzim satış yapması, bu amaçla bütçeden ödenek ayırmak suretiyle fon oluşturması vb. görev ve yetki veren bir hüküm bulunmuyor.
Belediyelerle ilgili gelişmeleri yakından izleyen emekli Mülkiye Başmüfettişi Mahmut Esen'e sorsalar, o uzmanı olduğu bu konuda şunları söyleyecekti:
“Yeni Belediye Kanunu'nda; mülga 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/43 maddesi ile düzenlenmiş ‘…Yaş meyve ve yaş sebze için kâr oranları belirlemek, bunları yasal sınırlamalara bağlı kalmaksızın satın almak/ satmak, ihtiyacı olanlara dağıtmak üzere fon tesis ederek tanzim satış mağazaları kurmak ve hayatı ucuzlatacak diğer tedbirleri almak' şeklinde belediyelere açık/seçik yetki ve görev veren benzer bir hüküm bulunmamaktadır.”
YASAL DAYANAĞI YOK
“Ayrıca demir çimento gibi temel mallarla ana tüketim maddelerinin aracısız ve düzenli biçimde dağıtımının yapılabilmesinin usul ve esaslarını belirlemek amacı ile İçişleri Bakanlığı'nca hazırlanmış ‘Belediye Tanzim Satış Yönetmeliği' de yürürlükten kaldırılmıştı.
Dolaysıyla belediyelerin kendi bütçeleri üzerinden; Devlet İhale Kanunu, Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu gibi temel mevzuata bağlı kalmadan, sebze/meyve satın alması, ihtiyaç sahibi halka maliyetine satış yapması, bu işler için bir fon tesis etmeleri yasal yönden olanaklı değildir.”
İşte bu nedenlerle, belediyeler tanzim satış işlerini, ancak Türk Ticaret Kanunu'na göre kurulmuş şirketleri aracılığıyla yapabilir. Ayrıca tanzim satış yapacak belediye şirketinin kuruluş amacı ve faaliyet konusunun da bu işe uygun olması veya ana sözleşme değişikliği ile uyarlı hale getirilmesi gerekir.
FİYAT DENETİMİ DE SINIRLI
Belediyelerin fiyat denetimi konularındaki yetkileri de AKP döneminde budandı, ücret tarifelerini düzenleme, toptan, perakende azami satış fiyatlarıyla kâr hadlerini saptama şeklindeki (klasik) yetkileri, büyük ölçüde meslek odaları ve borsalara devredildi.
Açıkçası, belediyelerin ekonomi ve ticareti geliştirmeye, düzenleme yönelik (seyyar satıcılar, toptancı halleri ve pazar yerleri, otobüs terminalleri vb.) sınırlı alanlarda yetkileri kaldı. Bu bakımdan, söz gelimi markette etiketleri kontrol eden ve noksanlık tespit eden belediye zabıtasının doğrudan idari yaptırım yetkisi bile yok. Sadece tutanak düzenleyip gereği yapılmak üzere Valiliğe gönderebiliyor.
AKP'nin hedefi, seçimler öncesi fiyatların düşürülmesi, halkın pahalılıktan şikayet etmemesi. Bunun için yapılanın yasal dayanağının olup olmaması iktidar için hiç de önemli değil.