Tarihçi Sinan Meydan: Atatürk’ün adını anmak istemeyenler gerçeği saptırıyor
Sinan Meydan, Atatürk’ün hutbelerde adından bahsedilmesini yasakladığını iddia edenleri sert eleştirdi.
Tarihçi Sinan Meydan Sözcü'den Hande Zeyrek'e şöyle konuştu:
“Atatürk, halifeliğin kaldırıldığı günün ertesi günü yazı göndermiş. Çünkü eskiden hutbelerde halifeden söz ediliyordu. Halifelik kaldırıldığı için artık halifeden söz edilmesin demek istiyor. Şahısların adı anılmasın derken kastettiği halifenin adı. O belgede Atatürk “hutbelerde benim adımı anmayın” demiyor. Nitekim Atatürk döneminde verilen birçok hutbede Atatürk'ün adı da anılır, Atatürk'e dualarda, niyazda bulunulurdu. Diyanet, Atatürk'ün adını anmamak için sözüm ona Atatürk'ü kaynak gösteriyor. Ancak bunu yaparken tarihi gerçeği çarpıtıyor.”
ÜLKESİNE FAYDALI KİŞİLER ELBET DE DUA EDİLMELİDİR
Bu iddia, ilahiyat camiasında da tartışma yarattı. Eski bakan, Diyanet İşleri eski Başkanı ve AKP eski Milletvekili Sait Yazıcıoğlu Sözcü'ye, bu kararnameden bilgisi olmadığını söyledi.
Ancak değerlendirmesi şöyle oldu: “Hutbelerde ülkesine, milletine faydası dokunmuş kişileri anmanın, onlara rahmet okumanın niye sakıncası olsun.” Diyanetten sorumlu Devlet eski Bakanı ve AKP Ankara eski Milletvekili Sait Yazıcıoğlu Atatürk'ün sağlığında hutbelerde kendi adının geçirilmemesine yönelik kararname yayınladığı iddiasına ilişkin ‘'Böyle bir belgeden bilgim yok. Üstelik hutbelerde ülkesine, milletine faydası dokunmuş kişileri anmanın, onlara rahmet okumanın niye sakıncası olsun” diye konuştu.
DİYANET BU HUTBEYİ OKU DA BİRAZ UTAN!
Atatürk’ün kurduğu Diyanet, 4.5 yıl öncesine kadar ulusal bayram haftalarına denk gelen cuma hutbelerinde Atatürk'ten söz ediyordu. 2015'ten beri bu gelenek bozuldu. Artık Diyanet Atatürk'ün adını hiçbir hutbede geçirmiyor. Belli ki Diyanet'in başındakilerin Atatürk alerjisi var. Umarız Atatürk'ün bu hutbesini okurlar ve biraz utanırlar.
10 Kasım öncesindeki cuma hutbesinde Diyanet, yine Atatürk'ü anmadı. Oysa Atatürk dine olan büyük saygısını Balıkesir Hutbesi'nde göstermişti.
Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selameti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur'an-ı Azimüşşan'daki açık ve kesin hükümlerdir.
İnsanlara maneví mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz; akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere uymamış olsa idi bununla diğer ilahi tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak'tır.
Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı. Hazret-i Peygamber'in mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah'ın huzurunda bulunuyoruz. Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.
Efendiler! Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lazımdır. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce hakimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım.
Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Milli emeller, milli irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, millet fertlerinin tamamının arzularının, emellerinin birleşmesinden ibarettir. Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.