THK’nın durumu Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine karşı bir eylem

Abone ol

Eski İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Boydak, "Söndürme uçaklarının bakım maliyeti göze alınmadı, çok daha büyük bedel ödedik. Krizi yönetemediler" dedi.

İki haftadan beri Antalya’dan İzmir’e kadar kıyı şeridimizde çıkan ve yerleşim yerlerine ulaşan orman yangınlarında havadan yeterli müdahale edilmeyişi nedeniyle büyük bir bedel ödemek zorunda kaldığımızı belirten Prof. Dr. Melih Boydak, “Türkiye yangınla mücadelede dünyada en iyi örgütlenmeye sahip ülkelerden birisidir. Geçmişte THK uçaklarıyla diğer ülkelerde çıkan yangınlara yardıma hazır bir gücümüz vardı. Yangınların söndürülmesi için yeterli uçak ve helikopter bulundurulmaması hiçbir koşulda kabul edilemez. Ekonomik açıdan da bilgisizliktir” dedi.

Cumhuriyet Gazetesi'nden Miyase İlknur, Eski İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melih Boydak’la Türkiye’de orman yangınlarını, alınabilecek önlemleri ve yanan ormanların yeniden nasıl korunması ve ağaçlandırılması konusunu konuştu.

Boydak, yanan ormanlarda kızılçam ve makilerin yangına duyarlı ağaçlar olduğuna dikkat çekerek yanan bölgelerde bu ağaçların yeniden filiz vereceğini ve ek olarak yapılacak çalışmalar hakkında bilgiler verirken yangınlarda orman teşkilatının yeterli donanıma sahip olduğunu, ancak havadan müdahale olmadan yetersiz kalacağını söyledi.

YANGIN DAVRANIŞLARI VAR

Sohbetimizde ağaçların yangına karşı davranışları olduğunu seylemiştiniz. Kızılçamların yangına karşı davranışları var mı?

Kızılçamlar ve makiler geçirdikleri evrimlerle kendilerini yangına uyarlamışlardır. Özellikle tohum etmenine bağlı olarak yangınlardan sonra, alanları kızılçam veya maki türleri kaplayabilir veya birlikte gelişebilirler. Birkaç uyum özelliğini paylaşayım.

Kızılçamların tepelerinde 3-9 yaşlarında açılmayan ve içinde canlı tohumlar bulunan kozalakları vardır. Bunlara “tepe tohum bankası” diyoruz. Bu kozalaklar ancak tepe yangınındaki yüksek sıcaklıkla açılabilir ve kozalak içindeki tohumlar genelde canlılığını korur.

Yangından sonra kapalı kozalaklar 20-25 gün içinde açılarak tohumlar dökülür. Yangın, tohumların çimlenme engelini de giderir ve sonbahardaki ilk etkili yağışlarla kitle halinde çimlenmeler olur. Yangın geçiren topraklarda fidanlar daha iyi gelişir, fidan yaşama oranı çok daha yüksek olur.

Fideler hızla derinlere inen kazık kök oluşturur. Ancak, belirtmeliyim; yangın olmadan da tohumlardan gençlikler oluşmaktadır. Açılan kızılçam kozalakları tüm yıl boyu tohum saçar, ağaçta ve toprakta her zaman çimlenmeye hazır tohum vardır. Çimlenebilen tohum içeren kozalaklar çok erken, örneğin 4-7 yaşlarında oluşabilmektedir.

Kızılçam ağaçlarının toprak düzeyi ile yerden 2 metre yüksekliğe kadar olan kısmında, diğer iğne yapraklı türlere oranla çok kalın kabukları vardır. Bu nedenle, kapalı kozalakları açamayan 200-300 ºC’lik örtü yangınlarında ölmezler.

Makiler köklerini 5 -10 metre derinlere uzatabilir. Yanarak kavrulan maki türlerinin kökleri canlı kalır. Yangından 1-2 ay sonra, sürgünler vererek yaşamlarını sürdürür. Ladenler ve bazı baklagillerin “toprak tohum bankası” vardır.

Kalın, sert kabuklu ve çimlenme engeli olan bu tohumlar döküldükten sonra, birçok yıl canlı olarak toprakta bekler. Örtü yangınlarının sıcaklığı ile çimlenme engeli giderilir ve ilk yağışlardan sonra topluca çimlenirler.

Bazı maki türleri yangından sonra hem tohumla hem de sürgün vererek gençliklerini oluşturur.

Yanan orman alanlarını doğal haliyle bırakma düşüncesi, diğer doğal ormanlarımızın tahrip edilmesi anlamındadır. Ekimlerle ilgili işlemlerin en geç Ekim 2021 sonunda, dikimlerle ilgili işlemlerin en geç 2022 erken ilkbaharında tamamlanması için gereken çalışma takvimi hızla uygulamaya sokulmalıdır.

Diğer ormanlarda kesimler azaltılarak, işgücü ve makineler yanan alanlara yönlendirilmelidir. Yayılışı yalnız ülkemizde olan endemik türler de korunmalıdır.

TÜRKİYE’YE ÖZGÜ BİR MODELDİ

Türkiye’de ormancılık örgütü yangınları söndürmede ne kadar yetkin?

Türkiye yangınla mücadelede dünyada en iyi örgütlenmeye sahip ülkelerden birisidir. Geçmişte THK uçaklarıyla diğer ülkelerde çıkan yangınlara yardıma hazır bir gücümüz vardı.

1990’lı yıllardaki istatistiklerde, Akdeniz ülkeleri arasında bir yılda en az orman alanı yanan ve bir yangında ortalama en az orman alanı yanan ülke konumundaydık. Yangınla mücadele bir sistemdir.

Sistemin öğeleri uçak, helikopter, orman bölge müdürlüklerinde yangınla mücadele ekipleri, orman köylüleri, arozöz, dozer, yangın kuleleri, telsiz haberleşme sistemi, yangın emniyet yolları ve şeritleridir. Yangınla mücadelede orman bölge müdürlüklerinde adeta askeri bir disiplin vardır.

Orman bölge müdürü, yardımcısı, yangınla mücadele şube müdürü, gerekirse yetki devri içinde, yangın çıkan yöredeki işletme şefi ile iletişim içinde yangın söndürmeyi yönetir. Tüm orman mühendisleri, orman muhafaza memurları, işçiler sürekli eğitim alırlar. Araziyi çok iyi tanırlar.

Yangınlar süresince orman mühendisleri, orman muhafaza memurları, yangın işçileri görevlerini uyumadan canla başla yaptı.

Peki, sistemde eksik olan neydi?

Orman yangınları geometrik olarak dört yöne doğru yayılabilir. Erken müdahale ana kuraldır. Bu yıl yangınların kontrolden çıkmasının nedeni yeterli uçak ve helikopter bulunmaması, yangınlara erken müdahale edemeyişimizdir.

Türkiye ormanlarının yüzde 60’ı yangına hassas bölgelerdedir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yangınların söndürülmesi için yeterli uçak ve helikopter bulundurmaması hiçbir koşulda kabul edilemez. Ekonomik açıdan da bilgisizliktir.

Boşaltılan köylerimiz, yanan evler, bahçeler, tarım alanları, bugüne kadar yanan 159 bin hektar yanan ormanlarda kaybolan ağaç serveti, düşen ağaç serveti değeri, yeniden ormanlaştırma için harcanacak para, turizmden kayıplar, uçak ve helikopterlerin maliyetinden kat kat fazladır.

SORUMLULUK BAKANLIKTA KRİZİ YÖNETEMEDİLER

Yerel yönetimlerin orman yangınlarını söndürmede yükümlülükleri var mı?

Orman yangınlarını söndürme görevi yasalarla Orman Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir. Sorumluluk Tarım ve Orman Bakanına aittir. Yerel yönetimlerin orman yangınlarını söndürmede yasal olarak hiçbir sorumluluğu yoktur.

Orman yangınlarıyla mücadele, tek merkezden yönetilmesi gereken bir uzmanlık konusudur. Tüm yerel yönetimler yangın süresince, yerleşim bölgelerinde, köylerde sorumluluk sınırlarından da öte insani yardım, araç gereç her türlü yardımları iyi şekilde yaptılar.

Kriz, bakanlık düzeyinde yönetilemedi. Hatta uçak bulundurmamak krizin ana nedeni oldu. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanını kriz merkezine davet etmemesi de kabul edilebilir değildir.

Tüm kurumların eşgüdüm içinde çalışması gerekir. Ayrıca, asıl konuşması gereken ve halkı rahatlatabilecek açıklamalar yapabilecek Orman Genel Müdürü, orman bölge müdürleri, alandaki mühendisler hiç konuşmadı veya konuşturulmadı. Yetkin olmayan kişilerin konuşmaları, bilgi kirliliği yarattı.

HEM UÇAK HEM HELİKOPTER

Yangında helikopter ve uçak hangi koşullarda uygun?

Toroslar çok engebeli alanlar. Helikopter yangınla mücadele ekiplerinin hızla taşınmasında en etkin vasıtadır.

Ayrıca, yangınların başladığı anda ilk müdahale ve yangın söndürüldükten sonra soğutma çalışmalarında önemli işlev yapmaktadır. Uçaklara gelince, Toroslar’ın engebeli yapısında, daha alçak yükseltilere inip suyunu boşaltabilen küçük uçaklar önemlidir. Daha fazla su alan uçaklara da gereksinim var.

Bu konuda bir dengenin kurulması gerekir. Ayrıca, bu uçaklar denizden su alabilmelidir. THK uçaklarının gerekli bakımların yapılması halinde yangınlarda etkin olarak kullanılabileceği yetkililerce açıklandı.

Geçmişte başarı ile kullanıldı. THK’nın uçakları ile orman yangınlarına müdahale, Türkiye’ye özgü güzel bir modeldi. Bir yandan gençler eğitilirken, bir yandan da uçaklar tarımsal ilaçlama ve orman yangınları ile mücadelede kullanılıyordu. Harcanacak para Türkiye’de kalır.

Türkçe konuşan pilotlarla yangınlarda sevk ve idare daha kolaydır. Hatta pilotlar psikolojik olarak daha etkin çaba harcayacaktır. THK’nın elden çıkartmaya çalışılmasını Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine karşı bir eylem olarak görüyorum. Toplum olarak izin vermemeliyiz.

Yanan orman alanalarını 3 gruba ayıran Prof. Dr. Boydak şu bilgileri verdi:

1. Makiler bir iki ay içinde sürgün verir. Bu alanlar korumaya alınmalıdır. Ancak, orman dışına çıkarılma tehlikesi olan maki alanları öncelik ve ivedilikle kızılçamla ağaçlandırılmalıdır.

2. Çeşitli derecelerde yanmış, tepelerinde yeterli düzeyde açılmamış kozalak bulunduran kızılçam alanlarında ek tohum katkısı yapılarak veya kozalaklı ince dallar serilerek doğal gençleştirme uygulanacaktır. Zorunlu durumda tamamında veya belirli bir bölümünde ağaçlandırma da yapılabilir.

3. Yanmış, ancak yeterli açılmamış kozalak bulunmayan kızılçam alanlarıdır. Buralar ağaçlandırma yapılacak alanlardır. Makineli çalışmaya elverişli olan kısımlarında toprak, makineli işleme ile dikime hazırlanmalıdır.

İstanbul'da tarikattan 'rabıta' zorbalığı! Çocuklar hakkında skandal ifadeler Güncel TOKİ'nin işçi ölümlerine yönelik kayıt tutmadığı ortaya çıktı Güncel