TRT sildiği Uğur Mumcu videolarını bir türlü geri yükleyemedi!
TRT sildiği Uğur Mumcu videolarını bir yıldır yüklemedi. Videoların yüklenmemesiyle ilgili sorulara ise "teknik nedenler" yanıtı verildi.
Uğur Mumcu videolarını arşivinden sessizce kaldıran TRT tam bir yıl önce tepki çekince “Ayın Getirdikleri” programının bir bölümünü siteye geri yüklemişti. O günden bugüne neden tek bir videonun daha yüklenmediğini TRT’ye sordum. 4 ay düşünüp şu yanıtı verdiler: “Yükleme işlemleri devam etmektedir.”
Türkiye’de gazeteciliğin dev ismi Uğur Mumcu, 29. yıl önce bugün katledilmişti.
Uğur Mumcu bedenen aramızda olmasa da, yıllar önce yaptığı haberlerle ve yazdığı kitaplarla genç gazetecilere bugün de yol göstermeye devam ediyor.
TRT VİDEOLARI SİLDİ
Journo’dan Emre Kızılkaya’nın haberine göre; Mumcu’nun, tüm vatandaşların vergisiyle finanse edilen kamu yayıncısı TRT’de yer aldığı tarihi programlar ise yıllarca erişilebilir oldukları çevrim içi arşivlerden kaldırılmış durumda.
Geçen yıl bugünlerde Journo, TRT’nin bu tavrına dikkat çekmişti. Kurum ise sosyal medyadaki tepkiler üzerine Uğur Mumcu’nun yer aldığı “Ayın Getirdikleri” programının bir bölümünü 25 Ocak 2021’de sitesine yüklemiş ve “Uğur Mumcu arşivi en kısa sürede TRT İzle’den Türkiye’nin ulaşımına açılacaktır” diye tweet atmıştı.
NEDEN YÜKLENMEDİĞİ SORULDU
TRT’nin verdiği bu sözün bir yıl sonra takibini yapmak için, Bilgi Edinme Hakkı kapsamında 31 Ağustos 2021’de Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvuruldu.
Diğer Uğur Mumcu videolarının neden aylardır TRT İzle’ye yüklenmediği soruldu ve “Bu videolar ne zaman siteye yeniden yüklenecek? TRT’nin kamuoyuna verdiği söze rağmen bu gecikmenin sebebi nedir?” ifadeleri kullanıldı.
EMNİYET ÜZERİNDEN TRT’YE SEVK EDİLDİ
CİMER tuhaf bir şekilde başvuruyu aynı gün içinde Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sevk etti. Başvuru bir hafta sonra, yani 7 Eylül’de İçişleri Bakanlığı tarafından CİMER’e iade edildi.
CİMER 8 Eylül’de başvuruyu bu kez TRT’ye gönderdi. Nihayet, TRT’nin “Yeni Medya Kanal Koordinatörlüğü” 20 Aralık 2021’de, yani başvurudan yaklaşık 4 ay sonra şu yanıtı verildi:
"TRT, teknolojik gelişmeler ışığında, arşivinde bulunan video içeriklerinin dijital mecralara taşınması amacıyla çalışmalarını tüm hızıyla sürdürmektedir. Bu doğrultuda; içeriklerin telif hakları kontrolü, teknik kontrol, ses ve görüntü kalitesi, dijital formatlara uyumluluğu gibi önemli çalışmalar gerçekleştirmektedir.
Güncel ve arşiv niteliğindeki tüm TRT videolarında yapılan bu çalışmalar, 2020 yılında kullanıma sunulan web, mobil cihazlar ve akıllı TV gibi alanlarda hizmet veren TRT İzle platformuna aktarılmaktadır. Merhum gazeteci Uğur Mumcu’nun yer aldığı videoların teknik gereksinimler ve iş gücüne bağlı olarak ilgili yakın bir tarihte dijitalleştirilerek TRT İzle’ye aktarılması plan dahilindedir.
Teknolojik gelişmelere uyum sağlanması adına yukarıda belirtilen telif, teknik kontrol, ses ve görüntü kalitesi, dijital formatlara uyumluluk gibi kriterlere göre revizyondan geçirilmekte olan videoların TRT İzle’ye yüklenme işlemleri devam etmektedir."
GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMAYA DOĞRU GİDİYOR
İlk haberden beri tam bir yıl geçti. TRT’nin son yanıtının üzerinden ise bir ay daha geçti. Bugün itibarıyla TRT İzle’de hâlâ sadece tek bir Uğur Mumcu videosu var.
TRT’nin “görüntü kalitesi” ve “dijital formatlara uyumluluk” gibi ifadelerle bahaneler ima etmesi de gerçekçi değil. Çünkü silinen Uğur Mumcu videoları daha önce TRT’nin sitesinde gayet iyi bir görüntü kalitesi ve modern dijital formatlarda zaten yer alıyordu (Bu arada, tuhaf bir şekilde, şu anda yayında olan tek bölümün sesi kısılmış durumda. Kulaklıkla bile duymak zor. Geçen yıl böyle değildi).
Hâl böyleyken TRT’nin bir yıldır süren “Bugün git, yarın gel” tarzı yanıtları, kamuoyunu oyalama ve yanıltma şüphesi yaratıyor. Kamu görevlileri açısından, “görevin gereklerini yapmakta ihmal veya geciktirme göstererek görevi kötüye kullanma” boyutuna varıyor artık bu iş.
Hülya Koçyiğit ve Uğur Işılak gibi isimlerin videolarını TRT İzle’ye yüklemekte hiç gecikmeyen TRT yöneticilerinin, kamu yayıncılığının eğlenceyi değil bilgiyi öncelediğini hatırlaması gerekiyor.
UĞUR MUMCU: “DEMOKRASİ YASAKLARLA DEĞİL, ÖZGÜRLÜKLERLE YAŞANIR”
Uğur Mumcu’nun yanı sıra Emre Kongar ve anayasa profesörü Ergun Özbudun’un da yer aldığı Ayın Getirdikleri, TRT’nin silinen arşivinde bilginin ve demokratik bilincin pırıl pırıl parladığı çok sayıda programdan sadece biriydi.
Sert bir eleştirisi nedeniyle bir gazetecinin gece vakti çocuğunun önünde gözaltına alınıp tutuklanabildiği, cumhurbaşkanının bir sanatçıyı hedef gösterip “dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir” diyebildiği bu karanlık günlerde…
İşte 1979 tarihli ve “Demokrasinin Özü” başlıklı o programdan birkaç aydınlık cümle:
Emre Kongar: Demokrasi çoğunluğun yönetimi olarak tanımlanıyor ama bu öyle bir çoğunluk yönetimi ki, bu yönetimde azınlıkta kalan düşünceler, yani seçimi kazanamamış düşünceler, bir dahaki seçimde çoğunluk olma hakkına ve olanaklarına sahiptir. Bir örnek vermek gerekirse, mesela bir parti bir seçimde çoğunluğu kazanıp iktidar oluyor. Ondan sonra öbür parti veya partiler bir dahaki seçimlerde bu iktidar partisini iktidardan düşürebilmek için barışçı olarak her türlü eğitimi ve örgütlenmeyi yapma hakkına sahiptir. Hatta yetmiyor, olanakları da olacak. Yani iktidar partisi radyoyu, televizyonu kullanıyorsa; muhalefet de kullanacak. Böylece demokrasinin özünde olan kavram, azınlıkta kalanların bir gün çoğunluk olma hakları ve olanaklarıdır.
Ergun Özbudun: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası özgürlükçü demokrasi modelini benimsemiştir. Bu modelin temel nitelikleri, çoğunlukta olsun azınlıkta olsun, herkesin temel haklarının tanınmış ve yasal güvence altına alınmış olmasıdır. Bu özgürlüklerin sadece başka kişilere karşı değil, gereğinde devlete karşı korunması olanaklarının sağlanmış olmasıdır… Dünün azınlığı bugünün çoğunluğu hâline geldi mi, bugün azınlığa düşmüş gruplara ileride iktidar yolunu tıkayacak eylemlerden kaçınmalıdır. Bu devamlı olarak işleyen bir süreçtir.
Uğur Mumcu: Demokrasi yasaklarla değil, özgürlüklerle yaşanır… Demokrasinin içinde hoşgörü vardır. Karşıt düşüncelerin, ideolojilerin açıkça tartışılmasıdır demokrasi. Bizde ise düşünceler yasaktır, zehirlidir denir. Oysa 20. yüzyılın ikinci yarısında yaşıyoruz. Düşünceler ya yanlıştır ya doğrudur. Demokrasi bunların tartışılmasına olanak veren rejimdir…