TSK’da AKP ve tarikat bağı referans oldu: “Mevcut subaylarımızın yüzde 60’ı üniversitelerden referansla alınma”
Tümgeneral Kutay Demir’in tarikat bağlantısı ve hükümete yakınlığı nedeniyle terfiye layık görülmesi tartışma yarattı. Yavuz, yaşananların felaket olduğunu belirtirken Üçok, tarikatların referansıyla personel alındığını kaydetti.
GERÇEK GÜNDEM - SAMİ MENTEŞ
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, “FETÖ’yü soruşturan FETÖ’den çıktı!” başlıklı yazısında, hakkında FETÖ iddiaları bulunan ve bir mahrem imamın ankesörlü telefonla iletişimde olduğu Tümgeneral Kutay Demir’in Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yükselmesini kaleme aldı. Terkoğlu, Demir’in 15 Temmuz’dan sonra Hava Kuvvetleri Personel Daire Başkanı yapıldığını ve FETÖ’yle ilgili soruşturmalara baktığını kaydetti.
Dava dosyalarına giren belgelere göre, Kutay Demir’in terfi dosyasında şu ifadeler yer aldı:
“FETÖ/PDY ile kararlı bir şekilde mücadele etmektedir”, “PDY ile ilgisi yok. Ancak başka cemaat bağlantılı olduğu kanaatindeyim”, “Terfi etmeli (eşi türbanlı), hükümet yanlısı.”
Terkoğlu, Kutay Demir’in hakkındaki iddialardan sonra istifasını verdiğini ancak istifasının kabul edilmediğini Yüksek Askeri Şura’da Diyarbakır’daki Muharip Hava Kuvvet Komutan Yardımcılığı’na atandığını belirtti.
FETÖ iddiaları bir yana, TSK’da bir generalin terfi dosyasında “Başka cemaatle bağlantılı”, “hükümet yanlısı” gibi kanaatlerle terfi alması dikkat çekici. 15 Temmuz’dan sonra, çeşitli cemaatlerin örgütlenme iddialarını güçlendiren bu duruma emekli askerler de tepkili.
EMEKLİ TÜMGENERAL YAVUZ: AKP DİĞER TARİKATLARI TEHDİT GÖRMÜYOR, YAŞANANLAR FELAKET
Gerçek Gündem’e konuşan emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, yaşananların ürkütücü olduğu görüşünde.
Bu konuda uyarılarda bulunduklarını ancak kimsenin dinlemediğini kaydeden Yavuz, tarikat bağlantılı ve AKP’ye yakın isimlerin TSK’ya alınması ve terfi ettirilmesinin 15 Temmuz sonrasında alışıldık bir durum olduğunu söyledi.
Emekli Tümgeneral Yavuz, “Bütün sorun, AKP kendisine zarar gelmeyecek şekilde bir FETÖ’yle mücadele stratejisi içerisinde. Böyle olunca, diğer tarikat mensuplarını da tehdit görmüyorlar, onları kendilerinden görüyorlar. Dolayısıyla FETÖ’cüler de diğer tarikatların üyesiymiş gibi kendilerini takdim ederek, ayakta kalıyorlar. Felaket bir durum. Sadece TSK’de bunlar araştırıldığı için açığa çıkıyor. Diğer kamu kurumlarında bakanlıklar acaba durum ne? Bunu Türk milleti takdir etsin” dedi.
ÜÇOK: ASKERİ OKULLARA GİRİŞLERDE AK PARTİ REFERANSI YA DA ÇEŞİTLİ CEMAATLERİN REFERANSLARI OLMAYAN HİÇ KİMSEYİ ALMADILAR TSK’YA
TSK’da yıllar önce FETÖ soruşturması başlatan, bu nedenle uzun süre hapis yatan emekli Askeri Hakim Ahmet Zeki Üçok, Gerçek Gündem’e yaptığı açıklamada, AKP’nin 15 Temmuz’dan sonra kendisini korumaya almak için bir strateji geliştirdiği görüşünde.
Üçok, “Hükümet, kendisine karşı Silahlı Kuvvetler’den darbe girişimi olunca, bir tür savunma mekanizması geliştirdi. Bunlardan birisi de Yüksek Askeri Şura’nın yapısını 4 asker 8 sivil şeklinde değiştirmek oldu. Yine TSK’da Askeri Okulları, Harp Okullarını kapattı. Dışarıdan personel almaya başladı. Tabi bütün bu alımlarda kendisine zarar vermeyeceğini düşündüğü, kendisine yakın kişileri seçmeye başladı. Özellikle de bütün askeri okullara girişlerde AK Parti referansı ya da çeşitli cemaatlerin referansları olmayan hiç kimseyi almadılar TSK’ya” ifadelerini kullandı.
AKP VE TARİKAT BAĞI REFERANS OLDU: “MEVCUT SUBAYLARIMIZIN YÜZDE 60’I ÜNİVERSİTELERDEN REFERANSLA ALINMA”
Yaşananlara hafife almamak gerektiğini vurgulayan Üçok, TSK’ya 15 Temmuz’dan sonra alınan kişilere dair çarpıcı açıklamalarda bulundu:
“15 Temmuz sonrası; şu anda mevcut yaklaşık 25-26 bin subayımız var. Bunların yaklaşık olarak 16-17 bini dışarıdan alma. Yani TSK subaylarının yüzde 60’ı üniversitelerden referanslarla alınma.
Astsubayların yüzde 30’u bu şekilde. Uzman çavuşların, yüzde 70’i 15 Temmuz sonrası alındı.
Tabi bu süreçlerde AK Parti açısında en etkili tarikat kimse, onun adamları terfi etti, onun adamları TSK’ya girdi.
Bu dönemde göreve başlama ya da terfi kriterlerden bir tanesi de FETÖ’cü olmamaktı. Bir tanesi de A cemaatine, B cemaatine üyesi olmaktı.”
“CAMİDE ‘NAMAZI BENİM İMAMIM KILDIRACAK’ DİYE HARP OKULU ÖĞRENCİLERİ CEMAAT KAVGASI YAPTILAR”
Peki, TSK’ya yeni alınanlar, Silahlı Kuvvetleri nasıl etkiledi?
Emekli Askeri Hakim Ahmet Zeki Üçok, TSK içerisinde tarikat yapılanmalarının ayyuka çıktığını belirtti. Üçok, askeri okullarda ve TSK bünyesinde yaşananlardan örnekler aktardı:
“Harp Okulu’nda Cuma günleri camide ‘Namazı benim imamım kıldıracak’ diye Harp Okulu öğrencileri cemaat kavgası yaptılar. Yine Kayseri’de yeşil-mavi takkeliler ayrı bir yerde Cuma namazı kılmaya kalktılar. Komutanlığa kadar yansıdı bu olay.
Yine askerin biri TSK lojmanlarında cübbeyle dolaşmaya kalktı. Yine astsubay ‘sakal bırakacağım peygamberimizin sünneti’ diye sakal bırakıp resmi üniformayla gezmeye kalktı…”
“Tarikatlar, TSK’nın içerisinde hiç olmadığı kadar etkili olmaya başladılar” diyen Ahmet Zeki Üçok, “İşte bu terfilerde de buna benzer referanslar ne yazık ki TSK’da liyakatin önüne geçti ve terfilerdeki ana unsurlardan birisi olarak kabul görmeye başladı. Ve bu olayda da ifadenin yazılması bunun somut kanıtı oldu” dedi.
“AT İZİYLE İT İZİ BİRBİNE BENZEMEZ GÖRMEK İSTEMEZSENİZ GÖRMEZSİNİZ”
FETÖ’yle mücadele konusunda sık sık ‘At izi it izine karışmış’ yorumları yapılıyor. Ahmet Zeki Üçok, bu yorumlara karşı çıktı:
“At iziyle it izi hiç birbirine benzemez. Eğer görmezseniz, görmek istemezseniz, at iziyle it izini karıştırırsınız. Burada, izler birbirine karışmadı. Bu bilinçli olarak yapılmış bir şey. Birçok kişinin mevcut pozisyonları görmezden gelindi.
Yaklaşık 2 yıl önce bu ismi geçen generalle ilgili ‘FETÖ ve ankesör soruşturması’ iddiaları haberleri yapıldı. O dönemde bu general emeklilik dilekçesi verdi. Aylarca -sanırım 2 aya yakın- bekledi. O zaman duyduğumu söylüyorum, gerçek olup olmadığını bilmiyorum ama bu generalle ilgili çeşitli kişilerin araya girdiği ve Cumhurbaşkanını ikna ettiği, emeklilik dilekçesinin iade edilip göreve geri döndüğü ve sonra da Diyarbakır’a görevlendirildiği konuşuldu Hava Kuvvetleri içerisinde.
“HERKES KENDİ ADAMINI KORUMA İÇERİSİNE GİRİP ETKİLİ OLDUĞU YERDE KORUDU”
Şimdi bugün o Balıkesir’deki soruşturma sırasında çıkan, FETÖ’nün mahrem imamının ankesörlü telefonla aradığı kişiler arasında bu kişinin numarasının bulunması bu süreçlerin ne yazık ki görmezden gelinmesiyle ilgili bir durum.
Herkes kendi adamını koruma içerisine girip etkili olduğu yerde korudu. Ama eninde sonunda gerçekler ortaya çıkıyor. Kim neyse bir şekilde bu durumda olduğu görüyoruz.”
“AK PARTİ İKTİDARI NE YAZIK Kİ BUGÜNE KADAR TARİKATLARLA ÇOK İÇ İÇE OLDU BU SÜREÇLERİ NORMAL KARŞILIYORLAR”
Bu yaşanılanlar ülke için tehlikeli değil mi? 15 Temmuz darbe girişimini yaşayan AKP’nin, tarikat ilişkileri üzerinden Silahlı Kuvvetleri’ne subay alması “bile bile lades demek” değil mi?
Ahmet Zeki Üçok, yaşanılanların çok tehlike olduğu ancak sadece TSK’da yaşanmadığı görüşünde:
“Her yerde özellikle de TSK gibi ülkenin bekasına doğrudan etkili olan, ülkenin güvenlik bürokrasisindeki Emniyet teşkilatı, Adalet Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı gibi kurumlarda artık ‘Ben A tarikatındayım, Hasan’ın bilmemnesiyim, şu partide ağabeyim var’ gibi referansların ortadan kaldırılmalı ve ülkenin geleceği olan bu kurumlarda özellikle tamamıyla liyakate yönelik bir terfi, kabul sistemi uygulanmalı.
Ancak, herkesin gözü bu kurumlarda. Çünkü herkes bu kurumlarda etkili olup, ülkenin geleceği üzerinde söz sahibi olmak istiyor. Buna izin veren bir iktidarın varlığıyla gücü yeten burada örgütlenmek istiyor.
Şu andaki Ak Parti iktidarı ne yazık ki bugüne kadar tarikatlarla çok iç içe oldu. Bu nedenle bu süreçleri normal karşılıyorlar. Birisi, A cemaatindense o iyi diye düşünüyorlar.”
FETÖ soruşturmaları sırasında ortaya çıkan ‘hüsnü şahadet’ olaylarını da anımsatan Üçok, “Hüsnü şahadetle, bir cemaatin lideri ya da ileri geleni, ‘Biz bu çocuğu tanıyoruz, iyi adamdır’ dediklerinde, onun hakkında iyi şahitlik yaptıklarında kurtarıyorlardı, soruşturma kapatılıyordu. Ne yazık ki hukuk devletinden uzaklaşıp; cemaat, tarikat buna benzer düşünce kanallarına girildiği zaman, liyakatin olmadığı yerlerde bu olaylar ortaya çıkıyor.” ifadelerini kullandı.
“BU SÜRECİN BİR AN ÖNCE ÖNÜNE GEÇİLMELİ DÜN 15 TEMMUZ OLDU YARIN BAKARSINIZ BAŞKA BİR ŞEY OLUR”
Peki, FETÖ gibi bir örgütlenme TSK’da olabilir mi?
Ahmet Zeki Üçok, kısa süre içerisinde olamayacağı düşüncesinde. Gerekçesini de şöyle açıkladı:
“Çünkü FETÖ, yaklaşık 50-60 yıllık bir çalışmanın sonucunda ve dünyanın en önemli istihbarat birimlerinin koordinesiyle oluşturulmuş bir örgütlenme yapılanması. Şu anda Türkiye’deki cemaatlerde böylesine FETÖ gibi bir yapılanmanın daha emarelerini görmüyoruz. Ama görmeyeceğimiz anlamına gelir mi? Gelmez.
O yüzden her şey hukukun içerisinde yapılmalı, liyakate dayanmalı. Cemaat ya da siyasi yakınlıkla kurumlara insanların yerleştirilmemesi lazım. Dün 15 Temmuz oldu yarın bakarsınız başka bir şey olur… Bu sürecin bir an önce önüne geçilmeli.
Atatürk’ün bir dönem yaptığı gibi cemaatleri, tarikatları kendi din işleri içerisinde ibadetlerini yapmalı. Kişilerin, tarikatların devletin içerisinde adeta o kurumun sahibiymiş gibi konumlanmaması lazım. Bazı bakanlıklarda A tarikatı hakim bazı bakanlıklarda B tarikatı hakim gibi hallere getirilmeyecek bir sürecin başlaması ve bunlara karşı mutlaka önlemleri almamız lazım.”
Ahmet Zeki Üçok, toplumun bu konuları tartışması gerektiği ve bunların ortaya çıkmasının önemli olduğunu belirterek, konuyu gündeme taşıyan Barış Terkoğlu’na teşekkür etti.