Tunç Soyer oy hedefini ve çılgın projesini açıkladı
CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer'den çarpıcı açıklamalar.
CHP’den Millet İttifakı’nın başkan adayı Tunç Soyer, Sözcü'den Özlem Gürses’e konuştu. Seferihisar’ı örnek bir ilçeye dönüştüren CHP’nin İzmir adayı Soyer seçimde yüzde 57 oy alacağını söyledi.
İzmir’i yönetmenin zor olmadığını belirten Soyer, “Başkanlık koltuğuna oturur oturmaz İzmir’in refahı için çalışacağım” dedi...
Türkiye yerel seçimler için geri sayıyor, anket üstüne anket açıklanıyor, haklı olarak en çok Ankara, İstanbul ve İzmir merak ediliyor… CHP'nin kalesi diye bilinen İzmir'in başkan adayı Tunç Soyer ile buluştuk… Adaylığından kampanyasına her adımı didik didik edilen Tunç Soyer önemli mesajlar verdi…
– ‘Aşkla İzmir' diyorsunuz? Ne dersiniz olacak mı bu iş?
Oldu bile… Ben kazanacağımıza kalpten inanıyorum, hatta eminim.
– İzmir zaten CHP'nin kalesi gibi algılanıyor. Siz kaç oy alırsanız kendinizi başarılı bulacaksınız?
Araştırma şirketleri yüzde 57 gösteriyor, bunun üzerine çıkmaya çalışacağım. Bunu başarabiliriz.
‘ASLA KIZGIN DEĞİLİM'
– Peki partinizin başarı eşiğini ne olarak görürsünüz? CHP hangi belediyeleri alırsa Türkiye genelinde iyi sayılır?
O öyle çok kolay söylenecek bir veri olmaz. Çünkü birkaç şeye aynı anda bakmak lazım. Önceki yerel seçim sonuçları, cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçları, bir önceki genel seçim sonuçları gibi… O nedenle o bugünden söylenemez.
– Partinize kızgın mısınız bu adaylık süreci konusunda? Aziz Kocaoğlu ile aranız nasıl?
Aziz Kocaoğlu ile gayet işbirliği içinde ilerliyoruz. Hayır, partime de hiç kızgın ya da kırgın değilim.
– Diyelim seçildiniz ve bir nedenle, mesela güvenlik; Sayın Cumhurbaşkanı sizi görevden aldı kayyum atadı…
Bu yeni sistemde her şey mümkün. Ama İzmirli beni teslim etmez diye düşünüyorum. İzmirli bırakmaz bizi…
‘HER KAPIYA GİDERİM'
– Peki öyle olmadı da İzmir konusunda bir konuda Sayın Erdoğan'ın kapısını çalmanız gerekti…
Tabii ki gideceğim, ben gerekirse İzmir için herkesin kapısının önünde yatarım. İzmir'in hakkını kimseye yedirtmem. Ben o koltuğa oturacağım da İzmir'in hakkı olan bir şeyi vermeyecekler. Dünyayı yıkarım.
– Ödemiş İlçesi'nde Muharrem İnce ile beraber olmanıza rağmen ikili fotoğraf koymamanız dikkat çekti, çok tepki aldınız. Özel bir nedeni var mı bu kararın?
Muharrem İnce'nin o gün orada olmasından çok büyük memnuniyet duydum. Özel bir tavır asla söz konusu değil. Sadece o gün çok duraklı bir seçim çalışması içindeydik. Benim sosyal medyamı yöneten arkadaşlar diğer etkinliklere daha fazla öncelik vermişler. İnanın hiçbir kasıt yok. İnce'nin olması çok mutlu etti.
GÖNÜLLÜ AĞINA İLGİ
– Seçim kampanyanızı kim yapıyor?
Ben yapıyorum. (Kahkahalar.)
– Nasıl yani? Size bir ekip sağlamıyor mu Genel Merkez?
Genel Merkez'in çalıştığı ajansla ben de çalışmaya başladım. Bundan sonra onun da faydasını göreceğimizi düşünüyorum. Çevremizde çok arkadaşımız var, onlar da katkı veriyor. Ayrıca bir gönüllü ağı kuruyoruz şu an. Bir açık çağrı yaptık, inanılmaz başvuru aldık, o kadar mutlu oldum ki buna. İzmir'in her yerinden gençler, insanlar… O kadar kıymetli ki benim için.
– İzmir, Türkiye'nin 2'nci büyük belediye bütçesine sahip. Seferihisar Belediyesi'nde çok borçlandığınız söyleniyor…
Tam tersine, Seferihisar Belediyesi'nin geçmişten kaynaklanan çok büyük borçları vardı. Biz 1'e 4 olan borç/öz kaynak oranını 1'e 1'e indirdik. Seferihisar'da bütçemiz neyse borcumuz da o kadar… İzmir'e gelince; İzmir zaten bütün kredi değerlendirme kuruluşları tarafından da A Plus alan bir kent, sürdürülebilir ve büyük bir bütçesi var.
‘YENİ ÜRETİM ALANLARI'
– Siz bu bütçeyi hangi önceliklerle yöneteceksiniz?
Öncelikli sorunları hızla çözeceğiz, altyapıya dair atık yönetimi ya da trafikle ilgili meseleler çok büyük kalemler değil. Biz perspektifi yeni sosyal politikalara çevireceğiz.
– Genç işsizliği İzmir'de Türkiye ortalamasının üzerinde…
Bunlar devletin istihdam politikaları ile çözülmesi gerekir diye algılanır, oysa değil. Yerel yönetimlerin bununla ilgili üretebileceği çok iyi çözümler var. Yeni üretim alanları açarak yapabilirsiniz bunu. Mesela kadın. Çocuğu küçük, eşi ya ölmüş ya da çalışamıyor… Bu kadınların çocuğunu bırakabileceği ve aynı anda çalışabileceği bir çözüm bulmak lazım. Biz buna Seferihisar'da ‘Masal Evi' dedik, çok başarılı sonuçlar aldık.
‘KRİZLERE ÇÖZÜM VAR'
– Projeleriniz nedir mesela?
Bugün dünyada 69 ülke sınırlarına duvar örüyor, oysa 1989'da Berlin Duvarı yıkıldığında hepimiz umutla dünyaya demokrasi ve kardeşlik gelecek sanmıştık. Ne yazık ki o hayal söndü… Ama kentler öyle değil. Kentler günlük hayatın krizlerine çok değerli çözümler getiriyorlar. Devlet politikalarından bağımsız olarak. Ve yerelde ağlar kurarak ekmeklerini büyütüyorlar. Biz de bunu yapacağız. Akdeniz'de Kentler Yönetim ağını kuracağız. Akdeniz'in gücünü birleştirmesiyle, küresel dünyada işgal ettiği alan genişleyecek. Ama bunu sadece bir grup şarapçıyı zengin ederek değil, tüm üretim bandındaki her bir kişinin ekmeğini büyüterek yapacağız.
‘REFAHI BÜYÜTECEĞİZ'
– Kooperatif Belediyecilik gibi mi?
Bugün geldiğimiz nokta da o değil mi? 46 yıl önce İzmir'de başlayan tanzim satış bugün geri döndü bakın! 1973 yılında Aydın Erten'in Gültepe Belediyesi'nde başlattığı model bu. Vatandaşa ucuz et, ucuz sebze, ucuz kömür temin edebilmek için… Ama bugünkü o uygulamadan çok farklı tabii.
– Nasıl farklı?
Tek bir soru sorup bırakayım: O tanzim satış noktaları, ürünü yani sebzeyi, meyveyi kimden alıyor acaba? Üreticiden, çiftçiden mi yoksa başka birilerinden mi? Neyse ben kısaca şunu söyleyeyim: Biz refahı büyüteceğiz İzmir'de, İzmir zenginleşecek.
Başkan adayı ‘çılgın projesini' böyle açıkladı:
Zenginlerin de metroyu tercih edeceği bir kent yaratacağım
– Arka sıradakiler için geliyorum diyorsunuz, ne demek bu?
Arka sıra İzmir için coğrafi bir anlatım ve tüm İzmirli bunu bilir. İzmir için, ön sıranın bir gerisi bile arka sıradır. Daha geriye gidersek, Karabağlar, Buca, Bornova… Bu kentte denizi göremeyen, bu kentin ürettiği refahtan yeteri kadar faydalanamayan insanlarla ilgili… Ben bu bölgelerin, denizle entegrasyonuna çalışacağım. Gecekondu bölgelerinin yerinde dönüşümle, oradaki insanları mağdur etmeyecek şekilde gelişmesi için çalışacağım. Nispeten az yatırım yapılmış semtlere, o semt sakinlerinden ihtiyaçlarını dinledikten sonra park, kreş, yol; ne istiyorlarsa o hizmeti getireceğim. En kısa şekliyle şöyle anlatayım: Ben yoksulların özel arabaya binme hayali kuracağı bir İzmir değil, zenginlerin metroya, dolmuşa binmek isteyeceği bir İzmir yaratacağım. Tıpkı Viyanalıların gece elbiseleri ile metroya binip operaya gitmesi gibi… Benim de çılgın projem bu.
– Benim anladığım şu; sizin projeleriniz İzmir'in yarattığı gelirin hakça paylaşımı üzerine…
Bizim belediyecilik anlayışımız “ben yaptım oldu” anlayışı değil. Yüzlerce projemiz var ama bunlar Tunç Soyer'in projeleri değil. İzmir'in projeleri… Kimseye tepeden bakmak, kimseye “ben böyle buyurdum” demek haddim değil. Ayrıca sadece paylaşmak için değil, o refahı büyütmek için de projelerimiz var.
– İzmir'de turizm için ne düşünüyorsunuz?
Turizmde mevsimi uzatmamız gerek. Alaçatı'da, Foça'da turizm sadece bir dönem yaşanıyor. Butik Kongre Merkezleri düşünüyoruz. İnsanları kışın da buralara çekecek etkinlikler planlıyoruz. Biz dünyanın en zengin mutfağına sahibiz, gastronomi turizmini geliştireceğiz. Zeytinyağımız çok değerli, Uzak Doğu'da insanlar ilaç diye içiyor. Kültür, İzmir'in en önemli damarlarından biri, dünyada kentleri müzeler taşıyor. Biz de yapacağız; Batı Anadolu Medeniyetleri Müzesi hayal ediyoruz.
– Ekip ruhuyla çalışmayı seviyorsunuz…
Ben ekiple çalışan biriyim. Öyle fikirler, çözümler çıkıyor ki, “ne güzel diyorum, ben hiç böyle düşünmemiştim.” Muazzam çözüm önerileri yeşeriyor bu ortaklıklardan. Demokrasi zaten bu.
Seferihisar 10 yılda 10 kat zenginleşti
– Seferihisar zenginleşti mi?
Geldiniz, gözünüzle gördünüz. Seferihisar 10 yıl içinde en az 10 misli zenginleşti. Metrekare birim fiyatları en az 10 misli arttı, ticaret hacmi en az 10 misli arttı, turistik yatak kapasitesi en az 10 misli arttı, tarımsal üretim en az 10 misli arttı. Belediyenin bütçesi de 10 misli arttı. Eskiden insanlar göç ediyorlardı Seferihisar'dan… Şimdi tersini yaşıyoruz. Herkes Seferihisar'a, Sığacık'a yerleşmeyi hayal ediyor. Seferihisar beyaz yakalı göçü alıyor, İstanbul'dan Ankara'dan insanlar geliyor. Çünkü demokrasi ile beraber bir kalkınma modeli yarattık orada, eşitlikçi, özgürlükçü bir model bu. İnsanlar ürettikleri ile rahatça yaşar hale geldiler.
Eşi Neptün Soyer İzmir'i ve seçim heyecanını anlattı:
1 Nisan güzel bir gün olacak
– Mutlu musunuz?
Ben hayatı çok seviyorum. Tabii ki yaşadığım insan, çocuklarım, dostlarım, kurduğum bu yaşam biçimi, İzmir'de yaşamak… Hepsi toplamda bu mutluluğu getiriyor.
– Ne demek “İzmir'de yaşamak?”
Ben ismiyle müsemma olmak sözüne çok inanırım. Babam bana Neptün ismini koyarken deniz tanrısını ne kadar düşünmüş bilmiyorum ama ben hep su kenarı hayal ettim. İzmir'de her tepenin arkasında ulaştığınız şu mavilik ve ufuk çizgisi insanı mutlu kılıyor.
– ‘İzmir'in kadınları' diye bir şey var.
İzmir'de herkesin bir arada demokrasi içinde yaşaması bu şehri ve insanlarını güzel de yapıyor. Sadece kaşınızın gözünüzün yerinde olması değil o, içinizden gelen bir “iyilik, güzellik” enerjisi. Özgürlük hissi, yaşadığınız kentin bir parçası olmak, bunlar sağlıyor bu enerjiyi.
– Eşiniz yüksek bir oy alacak mı?
Mutlaka… İzmir'de ben sokaklarda, alanda görüyorum bunu. Tarımsal üretim yapıyorum ben, bu nedenle kırsal bölgesini de çok iyi tanıyorum İzmir'in.
– Kooperatif Başkanısınız değil mi?
Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri 1971'lerde kurulmuş, bugün hâlâ Türkiye'de binlerce üreticinin çatı kuruluşu. Köy Koop Merkez Birliği de bunlardan biri, bünyesinde sayısız kooperatif barındırıyor. Ben Ege Köy Koop Birlik Başkanıyım. Süt toplama ve pazarlama, zeytin ve zeytinyağı, şarapçılık, fıstık çamı, hayvancılık, meyvecilik, sebzecilik, arıcılık, mandıra, sulama, konserve, pekmez, fidan, bal, ormancılık, satış mağazası, kırsal turizm alanlarında çalışıyoruz…
– Neredeyse bir belediye başkanlığı kadar kapsamlı bir iş olmalı. Tunç Bey kazanırsa, sayenizde kazanacak…
Tunç'un bugüne kadar yaptığı tüm çalışmalar İzmirlide güçlü bir karşılık bulmuş. Seferihisar'da yarattığı modeli Ödemişli de hayal ediyor, Bergama'nın bir köylüsü de istiyor. 1 Nisan çok güzel bir gün olacak.