Turizm dünyasında 'bağış' skandalı: Zehir zıkkım olsun!
Acentelerin bu paraları yatırırken banka dekontlarının açıklama bölümlerine, “Zehir zıkkım olsun”, “zorla ödenen bağış” türünden tepkili notlar koydukları ortaya çıktı.
Koronavirüs ile mücadele konusunda başlatılan bağış kapmayanları ile ilgili tartışma sürerken bir başka bağış tartışmasının da turizm camiasında yaşandığı ortaya çıktı.
Hürriyet yazarı Fatih Çekirge, TÜRSAB'ın içinde olduğu 'zorunlu bağış' skandalını köşesine taşıdı.
Çekirge'nin aktardığı bağış skandalı şöyle:
Koronavirüsün turizmi sarstığı günlerde “Turizm nasıl gidiyor?”, “Turizmcinin morali nasıl?” diye biraz araştırayım dedim.
Bir baktım ki turizm camiası bir “bağış skandalı”yla çalkalanıyor.
Hem de “zehir zıkkımlı” bir bağış skandalı...
Olay özetle şöyle:
Bir turizm acentesinin faaliyet gösterebilmesi için Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’ne (TÜRSAB) üye olması gerekiyor.
TÜRSAB bunun için zorunlu bağış topluyor.
İşte skandal da burada patlıyor.
Turizm Bakanlığı, bazı acentelerden gelen bu “zorunlu bağış” şikâyetleri üzerine bir inceleme başlatıyor.
Ve araştırmalar sonucunda genel müdürlük 10/03/2020 tarihli bir rapor yazıyor.
Rapor özetle şöyle:
1) TÜRSAB’ın sahip olduğu kamu gücünü üyeler üzerinde kullanarak “eğitime katkı payı” adı altında zorunlu bağış topladığı...
2) Bu zorunlu bağışlarla 2018 yılında 1 milyon 563 bin lira, 2019 yılında 5 milyon 191 bin lira olmak üzere toplam 6 milyon 862 bin lira topladığı...
‘VERDİĞİM BAĞIŞ ZIKKIM OLSUN’
3) Acentelerin bu paraları yatırırken banka dekontlarının açıklama bölümlerine, “Zehir zıkkım olsun”, “zorla ödenen bağış” türünden tepkili notlar koydukları...
4) Toplanan bu bağışların çok büyük kısmının geri tahsil olanağı olmayan bazı kuruluşlara karşılıksız olarak borç verildiği...
5) Eğitim amaçlı toplanan bağışların büyük bölümünün bu amaçla kullanılmadığı da tespit edilmiştir.
ZIKKIMLI BAĞIŞI İLK KEZ GÖRÜYORUM
Korona günlerinde turizmin durumunu araştırmak için çıktığım yolda böyle bir “zıkkımlı bağış” skandalıyla karşılaşınca doğrusu şaşırdım.
Öyle ya...
Kamu kurumu niteliğindeki bir meslek örgütü bağış topluyor, üyeleri mecburen verdikleri paraların banka dekontlarına resmen “Zehir zıkkım olsun” diye yazıyor.
PARALAR GERİ İSTENİYOR
Bakanlık da gelen bu rapor üzerine TÜRSAB’a bağlı binlerce acenteye bir yazı göndererek, “Zorla ödediğiniz bağışları geri toplayabilirsiniz” diyor.
Acente başına ortalama 5 bin lira olan bağışlar bakalım geri toplanabilecek mi...
Tabii olayın başka bir boyutu daha var...
Hepsini kast etmiyorum ama...
Türkiye’de ne yazık ki STK’ların bir bölümü uzun süre aynı yönetimlerde kalınca bir “çözülme”, bir “bozulma” başlıyor.
Bakın, hangi yapıda böyle yıllarca süren bir yönetim olduysa...
Kişilerin öncelikleri, kurumun önceliklerinin önüne geçiyor.
Acaba diyorum...
Bu tür yarı kamu yönetimlerinde bir zaman kısıtlaması olabilir mi?
Yani iki dönem yapan başkan bir daha seçilmese gibi...