Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı tutuklandı
Dün sabah saatlerinde gözaltına alınan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı savcılıktaki ifadesinin ardından tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilmişti. Fincancı hakkında tutuklama kararı verildi.
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli olmak üzere iktidar kanadınca hedef gösterilen, bu doğrultuda dün sabah saatlerinde gözaltına alınan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, adliyedeki işlemlerinin tamamlanmasının ardından tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilmişti.
Hakimlik, Fincancı'nın tutuklanmasına karar verdi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) kimyasal silah kullandığına dair iddianın araştırılması gerektiğini dile getirmesinin ardından hakkında soruşturma başlatılan Fincancı, sözlerinin basın meslek ilkelerine uymayacak şekilde çarpıtıldığını söylemişti.
Fincancı'nın ifade vermek için savcılıktan haber beklediği, ancak gözaltı işleminin buna rağmen ani bir şekilde sabah saatlerinde polis baskınıyla gerçekleştirildiği bildirilmişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ayrıca, 'terör örgütü propagandası yapmakla' suçladığı Fincancı ve Türk Tabipleri Birliği yönetiminin görevden alınması için de nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne talepte bulunduklarını duyurmuştu.
SAVCILIK İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Fincancı, savcılık sorgusunda "örgüt propagandası" suçlamasını reddetti. Fincancı, TTB Başkanı sıfatı ile değil adli tıp uzmanı olarak gösterilen fotoğraflarla ilgili bilimsel yorum yaptığını söyledi.
T24'ten Asuman Aranca'nın haberine göre Fincancı, savcılıktaki ifadesinde şunları söyledi: “19 Ekim tarihinde Almanya'nın Berlin şehrinde bir konferansa katılmak için bulunduğum süre zarfında beni Medya Haber TV'den şahsen tanımadığım bir kişi sabah saatlerinde aramak suretiyle Medya Haber TV'ye canlı bağlantı yapmam için bana ulaştılar. Benim cep telefonu numaram herkeste olduğu için numaramı nereden aldıklarını bilmiyorum. Söz konusu haber kanalının PKK silahlı terör örgütüyle bir irtibatı olup olmadığıyla hekim olarak bilmiyorum ve ilgilenmiyorum da. 18 Ekim tarihinde Almanya’da Roza Lüksemburg Vakfının "Cezaevi Ve İnsan Hakları" konulu bir konferansında yine nerenin vatandaşı olduğunu bilmediğim, o ortamda tanıştığım bir meslektaşım içinde bulunduğum hekim arkadaşlarıma bir video gösterdi. Bizler bu videoyu izleyip karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunduk. Benim Medya Haber Tv'de canlı yayında yaptığım bağlantı öncesinde video hakkında böyle bilgi sahibi oldum. Bana sormuş olduğunuz incelenen görüntüler kapsamındaki kimyasal, toksik ve zehirli gazlarla ilgili yorum bir ön değerlendirmedir. Hekimler arasında yapmış olduğumuz video değerlendirmesi ile canlı bağlantıya çağrılmam arasında bir irtibat yoktur. Benim yaptığım bu ön değerlendirmede de herhangi bir kurum ve kuruluşa müracaatımız olmuyor. Uluslararası Cenevre Sözleşmesinde bir araştırma yapılması için devletler tarafından başvuru yapılmasını gerekmektedir.
“BEN SADECE SPİKERİN YÜZÜNÜ GÖRÜYORDUM”
Yine ekranda görünen kulaklık ile yapmış olduğum bağlantıda ben karşıda sadece spikerin yüzünü görmekteydim. Benim haricen bir cep telefonuyla bir görüşmem olmadı. Doğrudan Skype üzerinden bağlandım. Kapatmam suretiyle bağlantım sonlandı. Kalmış olduğum otelin odasında otelin interneti ile bu bağlantıyı sağladım. Benim bundan önce Medya Haber TV gibi kimyasal silah kullanımına ilişkin canlı bağlantım olmamıştır. Yine kimyasal silahlar üzerinde Türk Tabipleri Birliği bünyesinde oluşturulan, Adli Tıp uzmanları derneğinin de aralarında bulunduğu 20 branş derneği tarafından "Kimyasal silahlar Gösteri Kontrol Ajanları" ve "Kimyasal Gösteri Kontrol Ajanlarıyla Temas edenleri Sağlık Sorunlarını Değerlendirme Raporu" isimli iki ayrı kitabın hazırlanmasında bizzat aktif olarak rol almıştım. Ayrıca Forensic Science International dergisinde bu konuda bilimsel makale ve yayınları da mevcuttur. 2012 yılında Bahreyn'de 2016 yılına kadar Galatasaray Üniversitesinde Hukuk Fakültesi öğrencileriyle otopsilere katıldım. Soruşturma konusu olayla ilgili olarak kimyasal gazlara ilişkin biber gazı, siyen gazı, siyester ve göz yaşartıcı gazlar nedeniyle yaşanan olaylara ilişkin otopsilere katılmışlığım vardır. Bu olaylara ilişkin örnek almışlığımız da vardır. Yine bu konuda otopsisi önce yapılıp değerlendirme için bize başvurulduğu durumlarda vardır.
“BAĞLANTI İÇİN ARAYAN KİŞİYİ TANIMIYORDUM”
Ben Kuzey Irak yerini IPPNW raporunda okumak suretiyle öğrendim. Kapalı bir alan olduğu anlaşılıyordu ve Kuzey Irak'ta olduğundan bir bilgimiz rapor kapsamında yoktur. Bu hususu da yine yukarıda belirtmiş olduğum gibi 18 Ekim’de videonun izlendiği hekim arkadaşlarımın grubunda söylemiştir. O arkadaşlarda IPPNW grubuna üyedir. Beni Medya haber TV’de canlı bağlantı için arayan kişiyi tanımıyordum. Yine söz konusu yayın kuruluşunun PKK silahlı terör örgütünün irtibatlı ve geçmiş haberlerini, yayınlarını bilmiyorum. Çünkü ben hiç haber izlemeyen, hatta kendi bağlantı yaptığım programları da sonrasında izlemeyen bir insanım. Yakın dönemde Türk Tabipler Birliği görevim ve otopsili pek bir olay olmadığı için aranmamıştım ancak Türkiye İnsan Hakları Vakfında bulunduğum dönemde hak ihlallerinden dolayı daha sık aranıyor ve haber niteliği paylaşımlar ve adli tıp içerikli bilgime danışılıyordu”
ADLİYE KORİDORUNDA PROTESTO
Duruşmanın ardından karar, Ankara Adliyesi koridorunda alkışlarla protesto edildi.
TTB MERKEZ KONSEY ÜYELERİ, ADLİYEYE ALINMADI
TTB Merkez Konsey üyeleri ve emek-meslek örgütü temsilcileri, Fincancı'ya destek olmak ve ifade sürecini takip etmek üzere sabah saatlerinde Ankara Adliyesi'ne gitti; ancak girişlerine 'izin verilmedi'.
Sürüklenerek ve iteklenerek dışarı çıkartılan temsilciler, "Şebnem Hoca yalnız değildir", "Baskılar bizi yıldıramaz" sloganları attılar.
Türk Tabipleri Birliği'nin resmi Twitter hesabında yapılan paylaşımda yaşananlara ilişkin şu bilgiler verildi:
"Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın ifade sürecini takip etmek üzere adliyeye gelen Merkez Konseyi üyelerimiz ve emek-meslek örgütlerinin temsilcileri, darp edilerek ve gerekçe gösterilmeksizin binaya alınmadı. Saldırıyı kınıyor, Şebnem Hocamızı yalnız bırakmayacağımızı yineliyoruz."
GAZETECİLERİN KİMLİKLERİ TOPLANDI: TALİMAT VAR
Polis 'müdahalesinin' ardından Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik’in de aralarında olduğu meslek örgütleri binanın önünden uzaklaştırılırken, ifadeyi takip etmek isteyen gazetecilerin de "Talimat var" denilerek kimlikleri toplandı.
GÖZALTILAR VAR
Öte yandan KESK, Ankara Adliyesi önünde birçok kişinin gözaltına alındığını duyurdu.
Bu isimler şöyle sıralandı; KESK MYK üyesi Döne Gevher Koyun, SES MYK üyesi Gönül Adıbelli, önceki dönem TTB MYK üyesi Selma Güngör, TTB Tıp Öğrencileri kolundan Helin Çakır ve Şirvan Çeliker.
NE OLMUŞTU?
TTB Başkanı Fincancı, Irak'ın kuzeyinde PKK'ya yönelik yürütülen askeri operasyonlarda kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirterek, "Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz” ifadesini kullanmıştı.
Konuşmasında bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Fincancı, şunları kaydetmişti:
"Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor."
SORUŞTURMA AÇILDI
Bunun üzerine iktidara yakınlığıyla bilinen isim ve medya kuruluşlarınca hedef haline getirilen Fincancı, sözlerinin çarpıtıldığını belirtmiş; ancak yine de soruşturmayla karşı karşıya kalmıştı.
ERDOĞAN VE BAHÇELİ HEDEF GÖSTERDİ
Gelişmelerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli de şunları söylemişti:
Erdoğan: "(...) Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız."
"Böyle bir şahsın adı Türk’le başlayan kurumun başında olmasını milletimizin tüm fertlerini rahatsız ettiğine inanıyorum."
Bahçeli: "(...) Türk askerine hainlerin ve zalimlerin ağzıyla kimyasal silah çamuru atanları, mesela Türk Tabipleri Birliği Başkanı’yla diğerlerinin Türk vatandaşlığından çıkarılması, vatansız ve ülkesiz olmaya mahkum edilmesi akla en yatkın yollardan birisidir. Zira tahammülümüz bitmiş, sabır taşımız çatlamıştır. Türk Tabipleri Birliği’nin tıpla, hekimlikle, sağlıkla uzaktan yakından ilgisi kalmamıştır."