Türkiye Barolar Birliği yeni yönetiminden ilk açıklama

Abone ol

Türkiye Barolar Birliği, 10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, " İnsan hakkı ihlallerinin sıradanlaşmasına izin vermeyeceğiz!" denildi.

5 Aralık'ta Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) dün Ankara'da başlayan ve iki gün süren 36'ncı Olağan Genel Kurulu'nda yapılan oylamada yeni başkan Erinç Sağkan olmuştu.

Metin Feyzioğlu'na karşı başkanlığı kazanan Sağkan, "Sadece bir TBB seçimi olmaktan çıkmıştır. Ülkemizde son yıllarda insan hakları ihlallerinin arttığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının, AİHM kararlarının uygulanmadığı ve tartışmaya açıldığı noktada TBB'ye yurttaşlarımızın çok ama çok ihtiyacı bulunmaktadır. Geçtiğimiz dönemde hukukun üstünlüğünün tesisi için yeterli çabayı sarf etmediğine inandığımız bir anlayışın sonuna gelmiş bulunuyoruz. "Bugün itibariyle başlayan şey, hiçbir yurttaşın savunmasız kalmayacağıdır. Yeni TBB anlayışı, yarım asırdır teamüllerin getirdiği hak savunuculuğunu net olarak ortaya koyacağı bir TBB olacaktır. Bugün itibariyle TBB'nin kapıları, tüm avukatlara ayrıştırmadan, ötekileştirmeden açık olacaktır. Bugün itibariyle TBB yurttaşın sesi, avukatın yanı başında yer alan en güçlü meslek örgütü olacaktır. Meslektaşı yerlerde sürüklendiği zaman kafasını kuma gömen değil, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkan TBB göreceksiniz." ifadelerini kullanmıştı.

TBB'nin yeni yönetiminin ilk mesajı 'İnsan Hakları Günü' dolayısıyla oldu.

Yapılan açıklamada, "Türkiye Barolar Birliği, insanlığın ortak değeri olan hak ve özgürlükleri savunmak için baskıcı yönetim anlayışlarının karşısında demokrasiyi ve insan haklarını en güçlü şekilde savunmaya devam edecektir." değerlendirmesi yapıldı.

Açıklamada, "İnsanlık tarihinin dönüm noktalarından birini simgeleyen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ilan edildiği 10 Aralık günü, bu sene 73. kez, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de İnsan Hakları Günü olarak anılıyor. Bununla birlikte, 10 Aralık’lar bir süredir hem dünyada hem de Türkiye’de insan haklarının ve evrenselliğin yüceltildiği değil, insan hakları savunucularının ve hukukçuların sürekli artan bir şekilde kaygılarını aktardıkları özel günlere dönüşmüş durumdadır. Ne yazık ki 10 Aralık 2021 de bu endişe verici eğilimin devam ettiği bir insan hakları günüdür." denildi.

Açıklamada şu ifadeleri kullanıldı:

"Evrensel Bildirge; adından da anlaşılabileceği üzere insanların zamana, mekâna, dine, dile, milliyete, ırka, etnik kökene, cinsiyete, cinsel yönelime bağlı olmaksızın ve hepsinden önemlisi devletlerin tanımasından bağımsız şekilde, evrensel ve doğal haklara sahip olduğu düşüncesi ile hazırlandı. II. Dünya Savaşı’nın insanın temel hak ve özgürlüklerini devletlerin milli hukuklarının insafına bırakılamayacağını gösteren acı deneyimlerine bir tepki olarak hazırlanan bildirgenin kaçınılmaz sonucu, insan haklarının devletlerin iç işi olarak görülemeyeceği, insanlığın ortak sorunu olarak tanınması gereğidir.

Ne var ki; bu evrensellik ilkesi günümüz dünyasında yükselen popüler otoriter rejimlerin “yerellik, millilik” iddiaları ile ciddi bir şekilde aşındırılmaktadır. İnsanı değil belli siyasi görüşleri, milliyetleri, dini inançları merkezine alan ve bu gruplara dahil olmayanların eşit haklara sahip olma haklarını inkâr eden bu küresel yeni akım, özgürlük/güvenlik dengesini de sürekli bir şekilde özgürlük aleyhine bozma konusunda tereddüt etmemektedir.

Ne yazık ki 2021 yılı, ülkemizde de insan hakları alanında çok ciddi geri adımların atıldığı bir yıl olarak akıllara kazındı. Türkiye Cumhuriyeti, bu yıl en başta gururla adını verdiği ve kadına yönelik şiddete ilişkin en önemli uluslararası belge sayılan Avrupa Konseyi’nin İstanbul Sözleşmesi’nden hukuka aykırı bir şekilde çekildi. Gerileme bu adımla sınırlı kalmadı. Türkiye, buna ek olarak siyasilerin hukuk devleti ve yargı bağımsızlığını hiçe sayan açıklamalarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını tanımayacağını ve uygulamayacağını ilan etti. Bu ısrar ve kural tanımazlık, Türkiye’yi Avrupa Konseyi tarihinde ikinci kez Bakanlar Komitesi’nin ihlal usulüne başvurduğu üye devlet konumuna getirdi.

Türkiye Barolar Birliği gerek dünyada gerekse ülkemizde otoriterliğin ve kural tanımazlığın yükseldiği, hukuk devleti ilkesinden uzaklaşıldığı, yargı bağımsızlığının aşındığı bu dönemde umutsuzluğa yer olmadığını, tam tersine evrensel insan hakları değerlerini daha güçlü şekilde savunmanın gerekliliğinin bilincindedir. Her avukat, işinin gereği olarak aynı zamanda bir insan hakları savunucusudur. İnsan hakları, evrensel bildirgede ifadesini bulduğu üzere medeni ve siyasal haklar ile ekonomik, kültürel ve sosyal hakların birbirini tamamladığı ve birbirine dayandığı bir bütün olarak anlaşılmalı ve savunulmalıdır.

Uluslararası standartların Türkiye’de hayata geçirilmesi ve uygulanması, başta AİHM olmak üzere insan hakları mekanizmalarının kararlarının bağlayıcılığının “ama”sız ve “fakat”sız kabulü, Türkiye Barolar Birliği’nin insan haklarının evrenselliği ilkesinin hayata geçirilmesi için olmazsa olmaz olarak gördüğü hedeflerdir.

"Türkiye Barolar Birliği, insanlığın ortak değeri olan hak ve özgürlükleri savunmak için baskıcı yönetim anlayışlarının karşısında demokrasiyi ve insan haklarını en güçlü şekilde savunmaya devam edecektir"

Dünyanın en büyük hukuk örgütlerinden biri olan Türkiye Barolar Birliği, insanlığın ortak değeri olan hak ve özgürlükleri savunmak için baskıcı yönetim anlayışlarının karşısında demokrasiyi ve insan haklarını en güçlü şekilde savunmaya devam edecektir."

2020 YILINDA PAYLAŞILAN İNSAN HAKLARI GÜNÜ MESAJI

TBB'de başkan değişikliğinin ardından yapılan İnsan Hakları Günü mesajı, yeni yönetimin ilk mesajı oldu.

Geçtiğimiz yıl 10 Aralık'ta, Feyzioğlu başkanlığındaki TBB'den şu açıklama yapılmıştı:

"İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin, BM Genel Kurulunda kabul edildiği 1948 yılının 10 Aralık günü, İnsan Hakları Günü olarak anılmakta ve kutlanmaktadır. Bu yıl ise, İnsan Hakları Gününü, Covid-19 salgınının getirdiği kısıtlamalar ve var olan insan hakları sorunlarının bu salgın nedeniyle daha ağırlaştığı koşullar altında anmaktayız.

İçinde bulunduğumuz kısıtlamalar ve koşullar, insan haklarının her birinin ne kadar yaşamsal nitelikte olduklarını ve ne kadar öncelik taşıdıklarını somut veriler ortaya koyarak öğretiyor; başta sağlıklı yaşam hakkı olmak üzere, insan haklarının tümünün, hukuk devletini ve sosyal devleti oluşturan ögelerle ne kadar iç içe olduğunu gösteriyor.

Bu anma gününde, yaşadığımız ağır koşullardan gerekli dersleri çıkararak, tüm toplumun iyiliği için özlem duyduğumuz, insan haklarının içselleştirildiği ve uygulandığı günlere kavuşmayı diliyoruz."

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedir, neden kutlanır? Güncel Diyanet'in pandemi nedeniyle ara verilen Kudüs turlarının fiyatı dudak uçuklattı! Güncel Öğrencinin katledildiği yurt binasını tarikata kiralayan emniyet müdürü: 'Ne cüretle arıyorsunuz?' Güncel Metin Lokumcu’nun öldüğü gün polise talimat veren sivil giyimli kişi kim? Avukatlar o görüntüleri dakika dakika inceliyor Güncel