Türkiye'nin ABD ile yeni imtihanı: Ankara'nın İsveç ve Finlandiya kararı Çavuşoğlu'nun Washington ziyareti sonrası netleşecek
Türkiye'nin Batı ile ilişkileri İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik başvurusuyla birlikte yeni bir sınamayla yüzleşirken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Washington'a düzenleyeceği ziyarette birçok kritik konunun gündeme gelmesi bekleniyor.
GERÇEK GÜNDEM - BARIŞ KAYGUSUZ
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal harekatına başladığı 24 Şubat'tan sonra Türkiye'de en çok sorulan sorulardan biri oluşan yeni koşulların Ankara'yı yeniden Batı'ya yaklaştırıp yaklaştırmayacağı üzerineydi.
Aradan geçen yaklaşık 3 aylık sürede Türkiye, Rusya'ya yönelik uygulanan geniş çaplı yaptırımlara dahil olmadı ancak İstanbul'daki arabuluculuk görüşmeleri, Ukrayna'ya Bayraktar TB2 tipi SİHA'ların verilmesi ve Boğazlar'dan geçişlerde Montrö'nün uygulanması gibi adımlar Batı başkentlerinde Ankara lehine olumlu bir hava esmesini sağlamıştı.
Ankara'nın Rusya ile Batı arasında üç aydır yürüttüğü denge siyasetinde yeni viraja ise on yıllardır 'tarafsız' statüsünü koruyan Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğine başvurmasıyla birlikte giriliyor. Türkiye, iki ülkenin ittifaka üyeliğinin yolundaki tek engel olarak ortaya çıkarken, her iki taraftan da gelen bir çözüme ulaşılacağı yönündeki açıklamalar pazarlık masasını işaret ediyor.
Türkiye'nin Batı ile olan ilişkileri inişli çıkışlı bir seyir izlemeye devam ederken, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğinin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 18 Mayıs'ta Washington'a düzenleyeceği ziyaretin gündeminde üst sıralarda yer alması bekleniyor.
Washington'da gerçekleşecek Çavuşoğlu-Blinken görüşmesinin öne çıkan başlıklarını derledik...
1. FİNLANDİYA VE İSVEÇ'İN NATO ÜYELİĞİ
Uzun yıllardır tarafsız statüsünü korumayı başaran iki Kuzey Avrupa ülkesi, Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya olası üyeliği aylardır tartışılıyor ancak bir veto ihtimali hiç gündeme gelmiyordu.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in iki ülkenin üyeliklerinin 'hızlı ve sorunsuz' olacağı yönündeki açıklamasından bir gün sonra, Cuma günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yaptığı 'olumsuz bakıyoruz' açıklaması veto ihtimalini ilk kez gündeme getirdi.
Erdoğan'ın açıklamasının ardından önce İbrahim Kalın 'kapıyı kapatmıyoruz' sözleriyle müzakere masasını işaret ederken, daha sonra hem NATO'dan hem de ABD'den 'bir çözüme ulaşılacağına eminiz' şeklinde açıklamalar geldi.
Konunun 18 Mayıs'ta Çavuşoğlu ile ABD'li mevkidaşı Blinken arasında yapılacak görüşmede de masaya gelmesi bekleniyor. Zira Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'ya yönelik 'YPG'ye destek' eleştirisinin muhattaplarından birinin de Washington yönetimi olduğu biliniyor.
2. F-16 SAVAŞ UÇAKLARININ MODERNİZASYONU
Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerini almasının ardından çıkmaza giren F-35 tartışmaları yerini yeni F-16'ların alınması ve var olan uçakların modernizasyonuna bıraktı.
Ancak yeni F-16'lar son yıllar Ankara-Washington hattında en hızlı ilerleme kaydedilen konulardan biri olarak öne çıkıyor. ABD basınında yer alan haberlerde başkan Biden'ın Kongre'den Türkiye'ye silah satışı için onay istediği yönünde haberler çıkarken, Kongre'deki Türkiye algısının da Ukrayna savaşıyla birlikte değişmeye başladığı ifade ediliyor.
Çavuşoğlu'ndan önce Washington giden Efkan Ala'nın başkanlık ettiği AKP heyetinin Kongre'de konuyla ilgili yürüttüğü temasların da olumlu bir havada geçtiği bizzat heyet başkanı Ala tarafından açıklandı. Ala, görüştükleri 24 Kongre üyesinden de olumlu tepki aldıklarını belirtirken, F-16 satışıyla ilgili de olumsuz bir görüş olmadığını söyledi.
Çavuşoğlu'nun dosyasındaki gündem maddelerinden olması beklenen F-16 satışıyla ilgili ziyaret sonrasında somut adımlar atılması muhtemel...
3. SURİYE'NİN KUZEYİNDE YATIRIM TARTIŞMASI
Çavuşoğlu'nun Washington ziyaretinde masada olması beklenen en sıcak gündemlerden biri de ABD Hazine Bakanlığı'nın Suriye'nin kuzeyindeki bölgelere yönelik yabancı yatırımlara yaptırım muafiyeti tanıma kararı olacak.
Washington yönetiminden karar öncesi gelen açıklamalarda, muafiyet kararının Türkiye'nin kontrol ettiği bölgeleri de kapsayacağı ve bu nedenle Ankara'da ciddi bir itiraz beklemedikleri ifade edilmişti.
Ancak Türkiye'nin karara ilk tepkisi Beyaz Saray'ın beklentileriyle örtüşmedi.
Erdoğan konuyla ilgili açıklamasında, "ABD'nin bu yanlışını kabullenmemiz mümkün değil. YPG bir terör örgütüdür. PKK neyse YPG de odur. Dost ülkelere söylüyoruz, adımlarınızı doğru atın." ifadelerini kullandı.
ABD'nin muafiyet kararı Suriye'nin kuzeyinde YPG'nin kontrol ettiği alanları ve Türkiye'nin desteklediği güçlerin kontrolündeki bölgeleri kapsıyor, YPG'nin Rusya ile iş birliği yaptığı Tel Rıfat'ı ise kapsam dışında bırakıyor.
Washington'da masaya gelmesi beklenen yaptırım muafiyeti konusunu, Ukrayna'daki savaşın ardından birçok birliğini Suriye'den bu bölgeye kaydıran Rusya'nın yarattığı boşluktan ve Türkiye'deki mültecilerin geri gönderilmesi tartışmalarından bağımsız düşünmek mümkün değil.
4. HALKBANK DAVASININ SEYRİ
Türkiye-ABD ilişkilerinin son yıllarına damga vuran Halkbank davasında, bankanın davanın düşürülmesi için Anayasa Mahkemesi'ne yapacağı başvurunun süresi 13 Mayıs'ta doldu.
Halkbank'ın konuyla ilgili bir başvuru yapıp yapmadığı henüz netlik kazanmış değil ancak Rıza Sarraf'ın da yargılandığı dava ikili ilişkilerdeki özel yerini koruyor ve bu nedenle Çavuşoğlu-Blinken görüşmesinde gündeme gelmesi sürpriz olmayacak.
Daha önce Amerikan basınında çıkan haberlerde, Erdoğan yönetiminin Washington'da birçok lobici ve avukatla konuyla ilgili görüşmeler yaptığı ve Trump yönetiminin Erdoğan'dan gelen talep üzerine davayı durdurmaya çalıştığı belirtilmişti.