Türkiye'nin son koalisyonunun ortağı Bahçeli'den koalisyon eleştirisi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda konuştu.

Sistem tartışmalarına değinen Bahçeli, Türkiye’nin geleceğinin “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde olduğunu” iddia etti.

Bahçeli, koalisyon hükümetlerini “ülkeyi tek bir adım öteye götüremedi” diye eleştirdi.

MHP lideri Devlet Bahçeli şu ifadeleri kullandı:

“Güçlendirilmiş parlamenter sistem zaman kaybıdır. Parlamenter sistemde kurulan hükümetler, özellikle koalisyon hükümetleri ülkeyi tek bir adım öteye götürememişlerdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle çift başlılık sona ermiştir. Cumhurbaşkanı'nı millet aracısız ve doğrudan seçmektedir. Geleceğiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Türkiye artık denenmiş yollardan geçmeyecektir."

SON KOALİSYONUN ÜYESİ

Türkiye’nin son koalisyon hükümeti; 28 Mayıs 1999 - 18 Kasım 2002 tarihleri arasında görev yapan 57. Hükümet’ti.

DSP, MHP ve ANAP’ın kurduğu koalisyonda Bülent Ecevit Başbakan, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz Başbakan Yardımcıları olarak yer alıyordu.

57. hükûmet döneminde anayasa kitapçığı krizi sonucu 2000 Türkiye Finansal Krizi ve 2001 Türkiye ekonomik krizi (veya "Kara Çarşamba") olarak adlandırılan krizlerinin çıkması 57. hükümetin sonunu hızlandırdı.

Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, 7 Temmuz 2002'de aldığı kararla 3 Kasım 2002'de seçim yapılmasını istedi.

Seçimlerde, 57. Hükümeti oluşturan tüm partiler baraj altında kaldı; AKP tek başına iktidar oldu.

Bülent Ecevit, Gazeteci Mehmet Çetingüleç’e Bahçeli’nin erken seçim kararıyla ilgili açıklamalarda bulunmuştu. Çetingüleç’in "Ecevit'in Anıları" isimli kitabında yer alan açıklamalarda Ecevit, erken seçim kararının altında yatan nedenin içyüzünü kimsenin bilmediğini söyledi.

“KİMSE İÇYÜZÜNÜ BİLMİYOR TAM OLARAK”

Ecevit’in kitapta yer alan açıklamaları şöyle:

“Hükümetin 3,5 yıllık döneminde çok iyi ilişkilerimiz oldu koalisyon ortakları arasında. İlk defa Türk siyasal yaşamında bir uzlaşma ortamı oluşturuldu. Bunu kamuoyu da takdir etti. Tabii çok ağır ekonomik sorunlar devralmıştık. O sorunları ne pahasına olursa olsun mutlaka çözmemiz gerektiğine inanıyorduk. Bunun kamuoyunda bir süre tepki uyandıracağını göze alıyorduk.

Hükümetin daha bir buçuk yılı vardı ve kamuoyuna iyi mesajlar verebilecek duruma gelmiştik. Ağır ekonomik sorunları göğüslemek pahasına çok cesur adımlar attık. Ekonominin yapısını ve temellerini düzeltecek şekilde adımlar attık.

Tam bunların sonuçlarını alacak duruma geldiğimizde erken seçim gündeme getirildi. Nasıl oldu bu? MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli Ankara dışındayken bir demeç verdi: ‘Kasım ayı sonunda seçim yapılmalı’ dedi. Halbuki kısa bir süre önce bütün koalisyon ortağı partiler "erken seçime gerek yok" demişlerdi. Ama birdenbire bir karar değişikliği oldu. Bunun nedenini anlayamadık.

Öyle tahmin ediliyor ki, Sayın Devlet Bahçeli kendi partisine yönelik birtakım tertipler düzenlendiği izlenimi edinmiş ve o karara varmış. Kimse içyüzünü bilmiyor tam olarak. Öyle bir nedenden veya başka bir nedenden bilemiyorum, erken seçim istedi ısrarla...

Ne tertibi olduğunu ben bilmiyorum, kimse de bilmiyor... Bu türlü dedikodular dolaşıyordu o sırada.. Sayın Mesut Yılmaz da, Sayın Devlet Bahçeli'den yana oldu ve erken seçim tekliflerini kabul etti. Ben de, "İçimize sindiremiyoruz ama madem ısrar ediyorsunuz parti meclisimizi toplayıp görüşünü alalım" dedim. Parti meclisi erken seçime karşı çıktı. Ama ona rağmen, koalisyon içindeki uyum ortamı dağılmıştı.”

Bugün koalisyonları eleştiren Bahçeli, Türkiye’nin son koalisyon hükümetinin ortağıydı. Aldığı erken seçim kararıyla AKP tek başına iktidar oldu.