Uğur Dündar: Bu karar her şeyden önce Binali Yıldırım'ın talebine ters düşüyor
Duayen gazeteci Uğur Dündar, 5 ay 25 gün süreyle haftada en az 2 saat kitap okuma cezasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Sözcü gazetesinde yayımlanan bir köşe yazısındaki ifadeleri nedeniyle Binali Yıldırım tarafından dava edilen sonrasında Yıldırım'ın da geri çekildiği davadan önce 11 ay 20 gün hapis cezası alan ancak daha sonra cezası 5 ay 25 gün kitap okumaya çevrilen duayen gazeteci Uğur Dündar, yaşanan gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu.
Habertürk canlı yayınına katılanUğur Dündar ceza ile ilgili şöyle konuştu;
“17/25 tapelerini ilkesel olarak ne yazılarımda ne de televizyon programlarında kullanmadım. Yargı kararı verilmeden önce de kullanmadım. Sadece kamuya mal olduğu için bir müteahhidin Sayın Binali Yıldırım ile görüşme yaptıktan sonra arkadaşlarıyla telefonda ‘milletin a…’ cümlesini alıntıladım. Benim bir hakaret kastım yoktu. Bir hakaret söz konusu ise o cümleyi kullanan müteahhidin hakaret etmekten dolayı yargıya verilmesi lazımdı…
Yargıtay kararından sonra Sayın Binali Yıldırım şikâyetini geri çekti. Şöyle bir konuşma yaptım, “Sayın Hakime hanım dedim, Sayın Binali Yıldırım şikayetini çekti. Bu sonuçta şikâyete bağlı bir dava. Savcılık reysen açmadı. Yıldırım’ın avukatlarının başvurması sonucu açıldı. Ayrıca şu anda müşteki değil. Sayın Binali Yıldırım 23 Haziran’dan önce Sayın Ekrem İmamoğlu ile yapılacak açık oturumun moderatörü olarak görev almamı istedi. Bu Sayın Yıldırım’ın benim dürüstçe yönetim sergileyeceğime olan inancıdır. Siz şimdi benim beraat etmem gerekirken aksi yönde karar verirseniz bunu kamuoyuna açıklamakta sıkıntı yaşarsınız dedim. Bunun üzerine hakime hanım duruşmayı, babasının rahatsızlığı nedeniyle yorgun olduğunu belirterek seçimlerden sonraya ertelemesiyle son bulmuştu.
Ben bu konuşmayı yapmamış olsaydım. Belki karar verilseydi Sayın Binali Yıldırım zor bir duruma düşerdi. Bir taraftan güvendiği bir yayıncıyı aday göstermiş olurdu ama o yayıncı kendisine hakaretten hüküm giymiş oluyor. Bu karar her şeyden önce Sayın Binali Yıldırım’ın talebine de ters düşüyor.
Ben bunun Yargıtay’da bozulacağına dair inancımı muhafaza ediyorum. Diyelim ki onandı. O zaman kamuoyunun çok ilgi göstereceği bir konu üzerinde bir araştırma yapacağım ve yani mahkemenin gösterdiği doğrultuda ve çok büyük tepki yaratacak o hazırlayacağım tez. Benim şu an hiçbir sabıka kaydım yok. Aleyhime açılmış hiçbir hakaret davası yok. Bu açık oturumdan önce, Sayın Cumhurbaşkanı da bir TV programında benim kendisiyle Deniz Bayrak’ın 2002 yılında yaptıkları tartışmayı son derece dürüst ve adil bir çerçevede yönettiğimi ifade ettiler. Dolayısıyla ben bu değerlendirmelere hiç şaşırmıyorum. Bugün de böyle bir açık oturumu yönetsem adaletten şaşmayacağıma eminim. Bu trajik komik bir ceza. Ben beraatımı bekliyorum. Yargıtay’ın da bu yönde karar vereceğini düşünüyorum.”