Uğur Dündar, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın amacını açıkladı!
Duayen gazeteci Uğur Dündar, KRT TV'de 'Şimdiki Zaman' programında yeni adli yıl ve Yargıtay binası açılışında cübbesi ile dua etmesi nedeniyle eleştirilen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkında açıklamalarda bulundu.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, yeni adli yıl ve Yargıtay binası açılışında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ile birlikte dua edip ‘bereket’ dilemesinin ardından, kendisine eleştiriler gelmişti.
Gelen eleştirilere, “İnanç insan ile Allah arasında olsun, evine yansımasın, ticaretine yansımasın, siyasetine yansımasın, adaletine, yargısına yansımasın diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar” şeklinde cevap vermişti.
KRT TV'de 'Şimdiki Zaman' programına konuk olup, Gazeteci Gürkan Hacır'ın sorularını cevaplayan Sözcü Gazetesi Yazarı Uğur Dündar, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın sözlerine tepkide bulundu.
Uğur Dündar'ın konuşmasındaki satırbaşları şu şekilde:
Sayın Erbaş, konuşmasında farkına varmadan laikliğin ne kadar önemli ve değerli olduğunu anlatmış. Diyor ki, ‘İnanç, siyasette olmasın, sokakta olmasın, ticarette olmasın, nerede olsun? İnsanla Allah arasında olsun, insanın içinde olsun'.
Aslında laiklik, şöylesine önemli; hangi inançtan olursanız olun, hangi mezhepten olursanız olun, hatta inançsız olun, laiklik bu özgürlüğü size sonuna kadar kullanma hakkını veriyor. Bu nedenle Sayın Ali Erbaş'ın meselesi aslında şurada burada değil, bütün sorunu laiklikte.
Kendisi Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kuran ve bugün o koltuğa oturmasını sağlayan büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'e ve cumhuriyete o kadar borçlu ki bunun farkında da değil.
Ayasofya Camii'nin açılışında elinde kılıçla, kendi kurtarıcısına, cumhuriyetin kurucusuna lanetler yağdırabilen bir kafaya sahip.
Bu, aslında benim din anlayışımla da bağdaşmıyor, vicdanla da bağdaşan bir durum değil, tarihi gerçeklerle bağdaşan hiçbir yanı olmayan çok kötü ve talihsiz bir konuşma.
“ALİ ERBAŞ SİYASET YAPMAK İSTİYOR”
Benim anladığım kadarıyla Ali Erbaş, siyaset yapmak istiyor. Siyaset yapmak isteyen eğer subaysa üniformasını, yargıçsa cübbesini çıkarır.
Sayın Ali Erbaş'ın da cübbesini çıkarıp Adalet ve Kalkınma Partisi saflarında siyasete atılması kendisi için en doğru yoldur. Böyle toplumu ayrıştırmaya yönelik, toplumu kamplaştırmaya yönelik, hele hele anayasanın ruhuna aykırı birtakım yaklaşımları sergileyerek siyaset yapması bana göre, yanında yer aldığı siyasetçilere de çok ağır zarar veriyor.
Bunun ileride bir anayasa ihlali olduğu gündeme getirilecektir. Mutlaka gelecektir. Gereği o zaman da yapılacaktır diye düşünüyorum.
Ali Erbaş son derece yanlış davranıyor. Ali Erbaş'tan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak benim beklediğim, o koltuğa oturmasını sağlayan, büyük önder Atatürk'ü kaybettiğimiz 10 Kasım'da gitsin minnetlerini orada ifade etsin.
Atatürk'e rahmet okusun. Onun huzurunda biraz da belki özür dileyebilir, eğer o huşu atmosferinde o noktaya gelebilirse.
"ANAYASAYA AYKIRI BİR DURUM"
Ali Erbaş’ın Yargıtay binasının açılışına gitmesini “Anayasaya aykırı bir durum olarak” değerlendiren Dündar, Erbaş için “Benim tahminim geleceğe dönük çok ciddi siyasi hesapları ve siyasi ihtirasları olan bir şahsiyet kendileri” dedi.
NE OLMUŞTU?
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Önder İmam Hatipliler Derneği'nin Aksaray Üniversitesi'nde organize ettiği 18. İmam Hatipliler Kurultayı'nda yaptığı konuşmada şunları ifade etmişti:
İtikadi açıdan Batı merkezli din anlayışlarının sonucu olarak, neşret eden ve dünyayı etkileyen deizm, ateizm, nihilizm ve benzeri akımların, itikadi alanda yaşanan kaotik ortamın da etkisiyle İslam coğrafyasında karşılık bulması, üzerinde durulması gereken hususlardandır. Bunları müzakere etmemiz gerekiyor.
Bu sorunu tetikleyen en önemli olgu, dinin yaşanan hayatla irtibatının bilerek zayıflatılmasıdır. Bireysel ve sosyal meselelere İslam adına pratik çözümler getirilememesi. Bu durum hayatın içinden konularda, inancın ikinci planda kalmasına yahut inancın hayatın dışına itilmesine sebep olmaktadır.
Hani ‘İnanç sokakta olamasın, mahallede olmasın, insanın içinde olsun’ diye bir anlayış var ya. ‘İnanç işte insan ile Allah arasında olsun, evine yansımasın, ticaretine yansımasın, siyasetine yansımasın, adaletine, yargısına yansımasın’…
Görüyorsunuz ya ortalığı ayağa kaldırıyorlar. İnançtan ayıklansın oralar, adeta bu düşünce insanlığı bu noktaya getirmektedir.