Uzmanlardan döviz yorumu: İmamoğlu’nun çıkması güveni tekrar arttırabilir
Kurdaki yükseliş devam edecek
İstanbul seçimlerinin tekrarlanması kararı sonrası yeni bir seçim sürecine girilmesi ve mevcut riskler TL’de baskı yaratmaya devam ederken, dolar/TL 6.25 sınırına dayandı.
Analistler seçimin tekrar yapılacağı 23 Haziran’a kadar TL’ye yönelik risk algısının devam etmesini beklerken, S-400 ve F35 nedeniyle ABD ile ilişkiler, Merkez Bankası’nın (TCMB) rezervleri, ısınan ticaret savaşları gibi diğer risk unsurları da göz önünde bulundurulduğunda TL’deki baskının ve kurdaki yükselişin sürmesi bekleniyor.
Dolar/TL dün 6.25’e kadar tırmandı ve 24 Eylül 2018’den beri en yükseğini gördü. Euro/TL de 11 Ekim 2018’den bu yana ilk kez 7 lirayı aştı. Sterlin/TL’de ise 8.14 seviyesi görüldü.
Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'ın haberi şöyle:
Küresel piyasalarda bozulan risk iştahı ve TL’deki kayıplara paralel Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi 88.700 puana kadar geriledi. Türkiye’nin beş yıl vadeli borcunu iflasa karşı sigortalamanın maliyetini gösteren CDS’ler de 490 baz puana kadar yükseldi.
Merkez’den müdahale
Döviz kurlarındaki sert artışın ardından Merkez Bankası önce 1 hafta vadeli repo ihalelerine ara verdi ve ortalama fonlama maliyetini yüzde 25.5’e yükseltecek adımı attı. Ardından TL zorunlu karşılıkları düşürerek yabancı parada ise artırdı. Bu adımla da piyasaya 2.8 milyar dolar likidite verilmesi ve 7.2 milyar TL ile 3 milyar dolar likidite çekilmesi sağlandı. Böylece son TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) tutanaklarındaki söylem değişikliği ardından TL’deki baskıyı durdurmak adına örtülü faiz artışı yaparak ek sıkılaştırma adımlarına geri dönmüş oldu.
“Arka kapı” uygulamalarının “daha önce olduğu gibi” TL’deki baskıyı hafifletmeyeceği belirtilirken, bir süre öncesine kadar bu yıl için TCMB’den faiz indirim beklentilerinin konuşulduğu piyasada TL’de daha fazla değer kaybı öngörüleri beklentileri tekrar faiz artırımı yönüne çevirdi. TL’nin bu çeyrekte dolar karşısında yaklaşık yüzde 20 değer kaybedeceğini öngören TD Securites temmuz ayının sonuna kadar Merkez Bankası’ndan 600 baz puanlık faiz artışı beklediğini aktardı.
Merkez Bankası’nın bir sonraki toplantısı 12 Haziran’da, İstanbul seçimlerinin tekrarlanmasından 11 gün önce gerçekleşecek. Merkez Bankası son olarak 2018 Eylül ayında politika faizini 625 baz puan artışla yüzde 24’e yükseltmişti. Kurlar ilk tepkide hafif aşağı yönlü hareket etse de bu adımlara karşın piyasada tansiyon düşmedi. İçerideki risklerin yanı sıra ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının tekrar alevlenmesi küresel bazda endişe yaratıyor. ABD, Çin’den ithal edilen 200 milyar dolar değerinde ürüne uyguladığı gümrük vergisini bugünden itibaren yüzde 10’dan yüzde 25’e yükseltecek.
Borsa İstanbul 100 endeksi dün günü yüzde 1.76’lık düşüşle 88 bin 685 puan seviyesinde tamamladı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın nisan ayına ilişkin nakit işlemlerine göre, geçen ay Hazine’nin nakit dengesinde 14 milyar 254 milyon lira açık kaydedildi. Yılbaşından itibaren bakıldığında nakit denge 52.08 milyar TL, faiz dışı denge ise 15.92 milyar TL açık verdi.
GÜVEN ZEDELENDİ
Türkiye’nin uzun yıllardır devam eden ekonomik reform macerası İstanbul seçimlerinin tekrarlanması kararının ardından biraz daha gecikirken, geçen yılki TL krizini tetikleyen politikaların sona erdiğini görmek isteyen yatırımcıların sabrını sınayabilir. Reuters’te yer alan analize göre, TL’nin seçimlerin tekrarlanması kararından bu yana kaydettiği yüzde 3.5 değer kaybı hükümete maliyet yaratacak olan kısa vadeli ekonomiyi ve TL’yi destekleme adımlarından duyulan kaygıyı yansıtıyor. Geçen yıl yüzde 30 değer kaybeden TL, bu yıl bunun üzerine yüzde 18 daha değer yitirdi. Yüksek enflasyon ve şirketlerin döviz borçlarının yükünü taşıyan ekonominin canlanmasının önündeki en büyük engel ise TL’ye olan güvenin azalması. AKP’nin seçim sonuçlarına itirazı da güveni zedeliyor. Teneo’nun Eş Başkanı Wolfango Piccoli, “Reformlara ilişkin daha önce karamsar beklentiler vardı ve bu beklentiler seçiminin iptali sonrasında daha karamsar”
Zorunlu karşılık yüzde 30’a indirildi
TCMB TL zorunlu karşılık oranını yüzde 40’tan yüzde 30’a indirdi. Yapılan açıklamada “Finansal istikrarın desteklenmesi amacıyla, Türk Lirası zorunlu karşılıkların döviz cinsinden tesis edilebilmesi imkânı azami oranının yüzde 40’tan yüzde 30’a indirilmesine, Yabancı para zorunlu karşılık oranlarının tüm vade dilimlerinde 100 baz puan artırılmasına karar verildi. TL zorunlu karşılıkların döviz cinsinden tesis edilebilmesi imkânına ilişkin yapılan değişiklik sonucunda piyasaya 2.8 milyar dolar likidite verilmesi ve piyasadan 7.2 milyar TL tutarında likidite çekilmesi, yabancı para zorunlu karşılık oranlarında yapılan değişiklikte ise piyasadan 3 milyar dolar likidite çekilecek” denildi.
Merkez’in rezervi düşüyor
Merkez Bankası’nın (TCMB) Haftalık Para ve Banka İstatistikleri’ne göre, 3 Mayıs’ta bankanın brüt döviz rezervleri, 651 milyon dolar azalışla 72 milyar 633 milyon dolar olarak gerçekleşti. Brüt döviz rezervleri, 26 Nisan ile biten haftada 73 milyar 284 milyon dolar seviyesindeydi.
TCMB brüt döviz rezervleri 19 Nisan haftasında 1.39 milyar dolar azalışla 75.57 milyar dolara, 26 Nisan haftasında da 2.28 milyar dolar azalışla 73.28 milyar dolara gerilemişti. Söz konusu dönemde altın rezervleri, 14 milyon dolar azalışla 20 milyar 432 milyon dolardan 20 milyar 418 milyon dolara indi. Böylece Merkez Bankasının toplam rezervleri, geçen hafta bir önceki haftaya kıyasla 665 milyon dolar azalarak 93 milyar 716 milyon dolardan 93 milyar 51 milyon dolara geriledi.
KONUKMAN: KRAL ÇIPLAK
Hükümetin bu dönemdeki seçim vaatleri Türkiye’yi çöküşe götürecek.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman, dövizin şahlanmasında birilerinin birşeyler yapmasına gerek olmadığını hükümetin kendi ayağına kurşun sıktığını anlatarak, “Cumhur-başkanı’nın söylemlerine bakıp yaşananları dış güçlere bağlamamak gerekiyor. Kral çıplak, uzağa gitmeye gerek yok. Bu duruma iktidarın Yüksek Seçim Kurulu üzerindeki baskısıyla geldik.
Ucuz popülist söylemlerle bütçe üzerinde baskı kurmaya gerek yok. Bütçe çıpa görevini kaybetti. Bu da kur üzerinde baskı yaratıyor. Hükümetin Yeni Ekonomik Programı çökmüş durumda. Buradaki hiçbir hedef tutmayacak. Bakanın açıkladığı 9 sayfalık powerpoint tedbirler de dikkate alınacak gibi değil. İşler daha da bozulacak. Hükümetin bu dönemdeki seçim vadleri ve atacağı adımlar da Türkiye’yi daha da çöküşe götürecek” ifadelerini kullandı.
Berlin School of Economics and Law’dan Doç. Dr. Ümit Akçay’a göre, 23 Haziran’a kadar yeni bir kredi genişlemesi dönemi yaşanması oldukça zor. Bu durumda, ekonomik daralmanın derinleşmesi ve işsizliğin artmayı sürdürmesi kaçınılmaz bir hal alıyor. Bu ortamda iktidar koalisyonunun İstanbul seçimlerini kazanması, neredeyse bir mucize olacak. Krizin neleri tetikleyebileceğini öngöremeyeceğimiz bir alana girebiliriz.
Her şey siyasete bağlı
Marmara Capital Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Acun, şu anda piyasadaki krizin tek nedeninin seçimlerin yenilenmesi olduğuna işaret ederek, seçime kadar piyasada bir rahatlama beklemediğini ifade etti. Acun, bu süreçte ABD ile yaşanabilecek bir gerilim ya da S400 konusunda olumsuz bir gelişme ile işlerin daha kötüye gidebileceğine dikkat çekerek, “Şu anda hem yerli hem yabancı yatırımcının piyasaya güveni sarsıldı. Bunun tek nedeni de İstanbul seçimlerinin yenilenmesi. Piyasaya güveni sağlayacak tek şey de seçimlerde hakkıyla kazananın çıkmasına saygı duymaktır. Ekrem İmamoğlu’nun çıkması güveni tekrar arttırabilir. Şu anda herşey siyasete bağlı. Bu dönemde Merkez Bankası rahat şekilde elindeki faiz silahını çekemiyor çünkü üzerinde siyasi baskı var. Dolambaçlı yollardan adım atmaya çalışıyor bunlar da işe yaramıyor. Ekonomi şu anda çok zor durumda” diye konuştu.