Uzmanlardan yaptırım yorumu: 'Türk-Amerikan ilişkileri tarihi dibi görmüştür'
Trump yönetiminin Türkiye'ye yönelik aldığı yaptırım kararının ardından Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan krizin sonuçları uzmanlar tarafından değerlendirildi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın S-400 alımı nedeniyle Türkiye’ye yönelik yaptırımları açıklamasıyla iki ülke arasında son dönemde yaşanan sorunlar yumağına bir yenisi eklenmiş oldu.
Cumhuriyet Gazetesi'nden Hüseyin Hayatsever'in aktardığına göre; Böylece, ABD ilk kez bir NATO müttefiki ülkeye ‘ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA)’ kapsamında yaptırım uygulamış oldu. Açıklanan yaptırım, teknik olmaktan çok siyasi önem taşırken Joe Biden döneminde Türkiye-ABD ilişkilerinin önceliği de yaptırım gündemi olacak.
KISA VADEDE ETKİLEMEZ
ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 füzelerinin Ankara’ya teslimatının başladığı Temmuz 2019’dan bu yana tartışılan, ABD Kongresi’nin uygulanması için uzun süredir baskı yaptığı yaptırım kararını önceki gün uygulamaya geçirdi. Trump’ın CAATSA kapsamında Türkiye’ye yönelik uygulanacak yaptırımlar arasındaki en önemlisini, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’na (SSB) verilecek ihracat lisanslarının engellenmesi oluşturuyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) silah ve teçhizat ihtiyaçlarını karşılayan SSB ile ABD şirketleri bundan sonra yeni projelerde ortaklık yapamayacak. CAATSA yaptırımlarının kaldırılması da Türkiye’nin S-400’ün mülkiyetinden vazgeçmesine bağlandı. CAATSA yaptırımlarıyla ABD’nin uzun süredir Türkiye’ye uyguladığı savunma sanayii ihracat yasağı resmileşmiş oldu. Yaptırımın kısa vadede Türk savunma sanayiini etkilemesi beklenmezken bu yaptırımın uzun süre uygulanması durumunda Türkiye’nin ABD’nin yanı sıra diğer ülkelerden de savunma sanayii ürünlerini tedarik etmede zorluk yaşayabileceği belirtiliyor.
BİDEN BEKLENECEK
ABD’nin yaptırım kararını açıklamasının ardından Türkiye’nin yaptığı resmi açıklamalar, Ankara’nın yaptırıma yönelik karşı adım için Biden yönetiminin tavrının bekleneceğini ortaya koydu. Ankara’dan gelen açıklamalarda yaptırım kınanmasına karşın ABD ile diyaloğa yapılan vurgu dikkat çekti.
ABD’nin CAATSA adımının, diplomatik ve askeri yönleri konusunda Cumhuriyet’e konuşan uzmanlar, yaptırımların iki ülke arasında halihazırda kötü olan ilişkileri daha da karmaşıklaştırdığına dikkat çekerken Biden yönetimindeki ABD-Türkiye ilişkilerindeki ilk sınamanın yaptırımlar olacağını vurguladı.
‘UZUN VADEDE ETKİLER’
Savunma Sistemleri Uzmanı Arda Mevlütoğlu, CAATSA yaptırımlarının Türkiye’nin halihazırda kullandığı ABD menşeli F-16’lar başta olmak üzere silah ve teçhizatların bakımını etkilemeyeceğini, ancak yaptırımların Türk savunma sanayii sektörünü uzun vadede olumsuz etkileyebileceğini belirtti.
Mevlütoğlu, şöyle konuştu: “F-16 uçaklarının da aralarında bulunduğu Amerikan menşeli savunma sanayii ürünleri zaten alınmış şeyler, kullanılıyor. Bunlar Dış Askeri Satım (FMS) denilen yöntemle alındı, bunların lojistiği, bakımı bir çeşit garanti altındadır. Bunlara yönelik ayrıca bir ambargo uygulanmadığı sürece ABD’nin son açıkladığı CAATSA yaptırımları bu tür yedek parça alımlarını kapsamıyor. Bu yaptırımın Türk savunma sanayiine hem ihracat hem üretim anlamında kısa vadede olumsuz etkileri olacaktır. Bir diğer risk de farklı ülkelerin firmalarının durumdan vazife çıkarmasıdır. Diğer ülkelerin savunma sanayii şirketleri de CAATSA yaptırımı uygulanmış SSB ile iş yapar duruma girmekten çekinebilirler, Türkiye’ye belli bir süre mesafeli davranabilirler, bundan dolayı da faaliyetler etkilenebilir. Kısa vadede çok kolay geçmeyecek, belli zararları olacaktır. Ama doğru adımlar atılabilirse bunun Türk savunma sanayii açısından olumlu bir duruma çevrilmesi mümkün. Fakat CAATSA yaptırımının uzun vadede sürmesi durumunda daha başka sorunları da tetikleyebilir.”
‘TARİHİ DİP’
Mersin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Kaan Kutlu Ataç, Türkiye’nin ABD’ye uyguladığı yaptırımlarla “ilişkilerde dibin görüldüğünü”; Biden döneminde ilişkilerin düzeltilmesi için karşılıklı adımların geleceğini, ancak ilişkilerin tamiri için uzun bir yol bulunduğunu belirtti.
Ataç, şu değerlendirmeleri yaptı: “Türk-Amerikan ilişkileri öteden beri inişli-çıkışlı olmuştur. ABD’nin Türkiye ile ilişkisi kesinlikle ‘stratejik ortaklık’ düzeyinde değildir. Ancak her ne olursa olsun aynı ittifak yapısı içinde olan iki ülkeden birinin diğerine tek taraflı olarak bu kadar ağır bir tutumun olması kabul edilebilir değildir. Bugün Türk-Amerikan ilişkileri tarihi dibi görmüştür. Trump’ın Biden yönetimine devredeceği TürkAmerikan ilişkileri aşırı örselenmiş ve darbe almış bir ilişki yumağı haline gelmiştir. Biden yönetimi geldikten sonra dibe vurmuş durumda olan TürkAmerikan ilişkilerini normalleştirmenin yolları aranacak. Normalleşmeyi değil, normalleşme için hangi yolların izleneceği konuşulacak. Bu da uzun zaman gerektiriyor. Türk-Amerikan ilişkilerinde güven sarsıldı. İlişkiler hiçbir zaman ‘stratejik ortaklık’ düzeyinde değildi ama bu kadar da parçalanmamıştı. Bu ilişkilerin tamamen eski hale gelmesi mümkün değil, ancak ilişkilerin onarılması mümkün. Biden döneminde ilişkilerin kolay olmayacağı muhakkak, zor bir süreç olacak. Burada Washington ve Ankara’daki siyasi karar alıcıların niyet beyanı gerekiyor. Türkiye’nin son dönemde ABD’yle ve AB’yle diyaloğa ve diplomasiye açık olduğuna yönelik açıklamalarını görüyoruz. Burada sözlerin eyleme dönüştürülmesi sürecinin nasıl işleyeceğini göreceğiz. Fakat ilişkilerin tamiri yönünde uzun ve çetrefilli bir yol var.”
LOĞOĞLU: KAYBET-KAYBET GİRDABI
Türkiye’nin eski Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu, Türk-Amerikan ilişkilerinde ‘kaybet-kaybet’ girdabına girildiğine dikkat çekerken “ABD’nin yanlış, uygunsuz, yakışıksız adımına karşı çıkar yol, bu işin iki ülke arasında görüşme ve diplomasi yoluyla aşılmasına çalışılmasıdır” değerlendirmesini yaptı.
Loğoğlu, şöyle konuştu: “Trump yönetimi giderayak bir yanlışa daha imza attı. Bu tavır, ittifak anlayışına uygun bir davranış değil. Fakat bu ilk defa olan bir şey değil, 1974’ten beri defalarca bunu yapmış bir ABD’den söz ediyoruz. Fakat bu yanlış bir adımdır, ne ABD ne Türkiye’nin çıkarlarına hizmet edecek bir adımdır. ABD, bu yaptırımlarla Türkiye’ye bir maliyet yaratmak istiyorsa Türkiye’nin de ABD’ye yaratabileceği maliyet yüksek olabilir. Türkiye, öyle ya da böyle ABD’nin güvenliği ve ulusal çıkarları bakımından önem arz eden gerginlik ortamlarının merkezindeki bir ülkedir. O bakımdan karşılıklı bir kaybet-kaybet girdabına girilmiş durumdadır. Bu gibi durumlarda gündeme getirilen İncirlik kartı vardır. Ben bunun yararlı ve geçerli olduğunu düşünmüyorum. ABD’nin uzun süredir bölgede Yunanistan’dan Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne, Suriye’ye kadar alternatifler aradığını biliyoruz. Kürecik ise NATO sistemine bağlı bir radar üssü olduğu için ABD’ye yönelik bir adım değil, NATO’ya ve kendi güvenliğine yönelik bir adım olur. O bakımdan ben her şeye rağmen tek kozu diplomasi olarak görüyorum. ABD’nin yanlış, uygunsuz, yakışıksız adımına karşı çıkar yol bu işin iki ülke arasında görüşme ve diplomasi yoluyla aşılmasına çalışılmasıdır. Karşı koz olarak atılacak adımlar mutlaka ABD’ye kısa vadede zarar verir, ancak Türkiye de zarar görebilir. O nedenle bu tür adımların iyi değerlendirilmesi lazım. Türkiye’nin ABD’yi cezalandırmaya yönelik değil de kendi bölgesindeki önem ve ağırlığını hissettirecek bir yaklaşım oluşturması lazım. Suriye, Irak, İran, Ermenistan, Doğu Akdeniz ya da Türk-Yunan konularında Türkiye’nin ağırlığını, önemini anlatması lazım. Türkiye, kendi ayağına kurşun sıkarak değil, duruşumuzun güçlü olduğunu gösterecek bir strateji ve diplomasi izlemesi gerekiyor. Türkiye’nin önünde kritik aylar var. Biden’ın önünde kendi iç politikası, Çin ve Rusya ile ilişkiler başta olmak üzere Türkiye’den daha öncelikli konular var. Türkiye’nin, önümüzdeki dönemi ABD ve AB ile ilişkileri Türkiye’nin değerini kabul ettirecek inandırıcı hamleler yapması, ilişkilerde yeni bir sayfa açılmasını sağlayabilir. Sonuç olarak kozlar Washington’ın ve Brüksel’in elinde değil, Ankara’nın elinde. Bu kozlar dışarıda diplomasi, içerde demokrasidir.”
ÇAVUŞOĞLU’NDAN POMPEO’YA ‘YAPTIRIM’ TELEFONU
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’nin yaptırım kararıyla ilgili ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile telefonda görüştü. Türk Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin verdiği bilgiye göre Çavuşoğlu, telefon görüşmesinde ABD’nin aldığı yaptırım kararına Türkiye’nin tepkisini iletti.
AKAR: İTTİFAKIN TÜM DEĞERLERİNİ SARSTI
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD’nin Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımı uygulanması kararıyla ilgili yaptığı açıklamada, yaptırım kararının müttefiklikle bağdaşmadığını belirterek, “Bu yaptırım kararı ülkelerimiz arasındaki ittifakın tüm değerlerini sarsmıştır. Ancak ülkemizin ve asil milletimizin savunma ve güvenliğini sağlamaya yönelik çalışmalara azim ve kararlılıkla devam edilecektir. ABD’nin, ülkemizin S-400 Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma sistemi tedariki nedeniyle, müttefiklikle, mevcut askeri, politik gerçeklerle bağdaşmayan yaptırım kararını kınıyoruz. Bir NATO üyesi ülkeye yaptırım uygulanmasının müttefiklik ruhuna zarar vermenin ötesinde müttefikler arasındaki güveni kökünden sarsacağı açıktır” dedi.
Türkiye’nin hava ve füze savunması dahil, güvenliği için gerekli her türlü tedbiri aldığını söyleyen Akar, “Kore savaşından bu yana müttefikimiz olan ABD ile mevcut askeri, politik durum çerçevesinde bölgesel ve küresel savunma ve güvenlik konularında işbirliği ve dayanışmaya dönülmesi, bölgesel ve küresel barış ve güvenliğe de önemli katkılar sağlayacaktır” diye konuştu.
ULUSLARARASI HUKUKA SAYGISIZLIK GÖSTERİSİ
ABD’nin “Düşmanlarla Yaptırım Yoluyla Mücadele Etme Yasası” (CAATSA) kapsamında Türkiye’ye sınırlı bir şekilde yaptırım uygulama kararına İran da tepki gösterdi. Önceki gün Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ABD’nin yaptırımları ‘hoyrat’ bir şekilde kullandığını belirterek, “ABD’nin Türkiye’ye yaptırım uygulaması, uluslararası hukuka karşı kibirli tutumunun bir başka tezahürüdür” demişti.
Lavrov bu yaklaşımın askeri-teknik işbirliği de dahil olmak üzere, uluslararası alanda sorumlu bir katılımcı olan ABD’nin güvenilirliğine katkı sağlamadığını da ifade etmişti. ABD’nin yaptırım kararına bir tepki de son günlerde Türkiye ile gerilim yaşayan İran’dan geldi.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, ABD’nin Türkiye’ye karşı yaptırımlarını “uluslararası hukuka saygısızlık” olarak niteleyip kınadı. Açıklamada ABD’nin yaptırımlara olan bağımlılığını ve uluslararası hukuka olan saygısızlığını bir kez daha gözler önüne serdiğini kaydeden Zarif, “ABD’nin Türkiye’ye açıkladığı yaptırımları kınıyor, Türk halkı ve Türk hükümetinin yanında durduğumuzu belirtiyoruz” dedi.
‘İNCELİKLE TASARLANDI’
Yaptırım kararına ilişkin ABD’den de dolaylı bir açıklama geldi. İngiliz Financial Times gazetesine açıklama yapan ve adı açıklanmayan bir ABD’li yetkili, “Yaptırımlar, ABD ve Türkiye ordularının bağlarına zarar vermekten kaçınmak için incelikle tasarlandı” dedi.
Söz konusu yetkilinin “konuyla doğrudan bağlantılı” bir pozisyonda olduğu vurgulandı. Öte yandan Financial Times’ta yer alan bir yorumda yaptırımın hafif gözükmesine rağmen “Bu yaptırım kararı Türk savuma endüstrisine zarar verebilir” denildi. ABD Hazine Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir ve başkanlık yetkililerinden Mustafa Alper Deniz, Serhat Gençoğlu ve Faruk Yiğit’in yaptırım listesine eklendiği bildirilmişti.
STOLTENBERG: ÇÖZÜM BULUNMALI
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “NATO müttefiklerinin birbirlerine yaptırım uyguladığı bir durumda olduğumuz için üzüntü duyuyorum” dedi. Stoltenberg, “Türkiye ve tüm NATO müttefiklerine çözüm yollarını arama çağrısında bulunuyorum. Daha önce Patriot ve SAMP-T gibi NATO sistemlerinin teslimatına yönelik görüşmeler olduğunu biliyoruz. Bu sistemler, hem Türkiye’nin hava savunmasını güçlendirebilir hem de NATO ile uyumludur. Şu anda önemli olan Türkiye ve ittifak için zor olan bu duruma nasıl bir olumlu çözüm bulabileceğimize bakmaktır” ifadelerini kullandı.