Yabancı kuruluşlardan fon alan gazeteciler hedefte: Casusluk soruşturmasının genişletileceği iddia ediliyor!
Yeni Şafak yazarı Orakoğlu, gazetecilerin yabancı kuruluşlardan fon almasının 'milli güvenlik sorunu' olarak görüldüğünü söyledi. Muhalif medyayı hedef alarak casusluk soruşturmasının genişletileceğini iddia etti.
'Askeri ve siyasi casusluk' iddiasıyla tutuklanan DEVA Partisi Kurucular Kurulu üyesi Metin Gürcan'ın siyasi analizler karşılığı bir yabancı diplomattan zarf içinde para aldığı görüntüler, özellikle AKP'ye yakın kesimler tarafından uzunca bir süre gündemde tutuldu.
Kamu ve özel kuruluşların reklam kaynaklarının neredeyse tamamını yönlendirdiği iktidar medyası, bu olay üzerinden muhalif medyayla ilgili 'fon' tartışmasını yeniden gündeme getirdi.
Son olarak eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı ve Yeni Şafak yazarı Bülent Orakoğlu, Gürcan hakkındaki iddiaları kaleme aldığı köşesinde savcının 'gazetecilerin yabancı kurumlardan fon almasına 'milli güvenlik sorunu' gözüyle baktığını' söyledi.
'Fonlanan gazeteci ve siyasiler milli güvenlik sorunu, ‘casusluk soruşturması' genişletilecek' başlıklı yazısında şunları kaydetti:
"Amerika başta olmak üzere yurt dışından fonlanan, özellikle gazetecilerin yabancı kurumlardan fon almasına ‘milli güvenlik sorunu’ gözüyle bakan savcılığın, önümüzdeki günlerde düğmeye basacağı dillendirilen diğer önemli bir konu sanırım.
Gazeteci ve siyasilerin belli bir ücret karşılığı yabancı kuruluşlara yazdıkları 'rapor-görüş-analiz' konusunda savcıların en dikkat ettikleri konunun bu yazıların herhangi bir yayın kuruluşunda yayınlanıp yayınlanmadığı olacak. Yani, yabancı diplomatlara veya yabancı sivil toplum örgütlerine Türkiye’ye dair 'rapor-görüş-analiz' yazanların, yazdıkları yazıların herhangi bir yerde yayınlanmadan para aldıkları tespit edilirse 'siyasi casus' soruşturması açılabilecek."
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İŞLEM BAŞLATMIŞTI
Orakoğlu, bu kapsamda İçişleri Bakanlığı'na bağlı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün denetimleri sonucunda Amerikan Chrest Vakfı tarafından Türkiye’de 11 derneğe toplamda 2 milyon 75 bin 477 dolar destek verildiğinin belirlendiğini hatırlattı.
Söz konusu açıklamada "Bazı dernekler tarafından, Dernekler Kanunu ve ilgili mevzuata aykırı hareket edildiği ve öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmediği, vergi kanunlarında belirtilen esas ve usullere uyulmadığı tespit edilmiş ve ilgili dernek yöneticileri hakkında adli ve idari merciler tarafından gerekli işlemlerin yapılması talep edilmiştir" deniyordu.
ORAKOĞLU, MEDYASCOPE'U HEDEF ALDI
Yazısının devamında gazeteci Ruşen Çakır'ın kurucusu olduğu Medyascope'un da Chrest Foundation'dan fon aldığını söyleyen Orakoğlu, kuruluşu "Toplum ahlak yapımızı bozmayı hedefleyen derneklere ABD ve AB fonlarından para yağarken, Ruşen Çakır’ın Medyascope’unda yayınlanan bir röportaj, fotoğrafı daha da netleştiriyor" sözleriyle hedef aldı.
22 Haziran'da yayımlanan 'Dindar ve eşcinsel genç anlatıyor: Müslümanım, öyle görmeyenlerin beni nerede gördükleri benim için anlamsız' başlıklı haberi kendi görüşlerine örnek olarak gösterdi.
İŞLEM BAŞLATILAN KURULUŞLAR ARASINDA MEDYASCOPE YOK
Öte yandan Orakoğlu'nun köşesinin önemli bir bölümünü ayırdığı ve 'toplumun ahlak yapısını bozmakla' suçladığı Medyascope, İçişleri Bakanlığı'nın işlem başlattığı kuruluşlar arasında yer almıyor.
TARTIŞMA ODATV'NİN HABERİYLE BAŞLAMIŞTI
Odatv, geçtiğimiz 21 Temmuz'da yayınladığı bir haberde, ABD merkezli bir vakıf olan Chrest Foundation'un Türkiye'deki bazı medya ve sivil toplum kuruluşlarına hibe niteliğinde yüz binlerce dolar fon sağladığını yazdı ve "Bu kuruluşların başında gazeteci Ruşen Çakır’ın kurduğu Medyascope adlı haber sitesinin olması dikkat çekti" dedi.
Haberde, vakfın internet sitesinde kamuya açık olarak ilan edilen bilgilere dayanılarak Medyascope dışında Serbestiyet, 140 Journos ve P24'ün de buradan kaynak aldığı kaydedildi.
O dönem konu sosyal medyada hararetli bir tartışmaya yol açtı. Medyaya sağlanan farklı iç ve dış mali destek ve fonların yayın politikasına etkisi olup olmadığından, reklam gelirlerinin eşitsiz dağılımına, siyasi iktidarın medyaya yaklaşımına, okur desteğinin zayıflığına kadar birçok açıdan ele alındı.
FAHRETTİN ALTUN: BEŞİNCİ KOL FAALİYETLERİNE MÜSAADE ETMEYİZ
Haberin yayınlanmasından bir gün sonra açıklama yapan İletişim Başkanı Fahrettin Altun da, birçok gazetecinin halen cezaevinde bulunduğu Türkiye'de haber alma ve verme özgürlüğünün anayasada güvence altına alındığını söyledi.
Medyanın, 'iç ve dış vesayet odakları tarafından ilgi duyulan bir alan olduğunu' bildiklerini söyleyen Altun şöyle konuştu:
"Bazı yabancı liderlerin Türk siyasetini dizayn etme niyet ve gayretlerini açıkça ifade ettiği bir ortamda, hiçbir yabancı devlet ve kuruluşun medya sektörüne çeşitli fonlar sağlamasını söz konusu çıkar ve hedeflerden bağımsız yorumlayamayız. Kimsenin şüphesi olmasın ki, ne basın özgürlüğü ne de bir başka bahaneyle demokrasimizi kimsenin masasına meze yaptırmayız. Yeni kisveler altında beşinci kol faaliyetlerine müsaade etmeyiz."
RUŞEN ÇAKIR: ÖZGÜR GAZETECİLİKLE BAZI KESİMLERE RAHATSIZLIK VERİYORUZ
Gazeteci Ruşen Çakır ise konuyla ilgili açıklamasında bir linç kampanyasının içinden geçtiklerini belirterek "Sessiz kalmayı tercih ediyoruz çünkü linççilerle bir şey tartışmanın, onları herhangi bir şeye ikna etmenin imkanı yok" diye konuştu.
Çakır, yaptıkları özgür gazetecilikle bazı kesimlere rahatsızlık verdiklerini ve bu yüzden de özür dilemeyeceklerini söyledi.