Yandaşlar birbirine düştü
Habertürk yazarı Nagehan Alçı, Cem Küçük'ün medya ile ilgili tespitlerine yanıt verdi.
Habertürk yazarı Nagehan Alçı, "Bizim kanatta da çoğu köşe yazarları 'Yaşayan ölü' olmayı tercih ediyor. Birey olarak yok hükmündeler" diyen Cem Küçük'e tepki gösterdi. Alçı, "Medyanın bu durumunda senin payın yok mu?" dedi.
Nagehan Alçı'nın bugünkü yazısından ilgili bölüm şöyle:
Medyanın bu durumunda senin payın yok mu?
Cem Küçük’ün son iki yazısı dikkatimi çekti. İlkinde, “Türkiye’de köşe yazarlığı ve yorumculuğun sonu geldi” diyor, ikincisinde ise daha da ileri gidip, medyanın sonunu ilan ediyor. Küçük’e göre hangi kanatta olursa olsun, star elektriği olan köşe yazarı neredeyse kalmamış. Birkaç kişi hariç kimse okunmuyor, izlenmiyor, yankı uyandırmıyormuş.
Söylediğine göre köşe yazarlarının büyük çoğunluğu artık yaşayan birer ölü, hele hükümete yakın medyadaki köşe yazarları tamamen bankamatik memuruna dönmüş! Bir gazetede aynı yazarın 3 gün üst üste aynı yazısının basıldığını ve yine hükümete yakın bir büyük kanalda bir haber programının yayınlanmasının unutulduğunu ve bunları kimsenin fark etmediğini ileri sürüyor. Birey olarak hepsi yok hükmünde diyor. Ortalığın, her gün ekrana çıktıkları halde hiç tanınmayan her türlü görüşten insanla dolu olduğunu iddia ediyor.
Devam da etmiş. İktidar kanadında tek kriterin ilişkiler ve yalakalık ağları olduğunu ifade ediyor. Bu arada muhalif medyanın da ölü olduğunu ve hiçbir muhalif yazarın gündem yaratamadığını da yazmış.
İtiraf edeyim, televizyondaki tartışma programlarıyla ilgili söylediklerine ben de çok güldüm. Özellikle de “Reklam arasındaki konukların yerine yenileri konsa kimse giden yorumcuları fark etmez ve rejiyi aramaz” cümlesine.
Şimdi bu tespitlerin üzerinde teker teker durabiliriz ve doğru olup olmadığını konuşabiliriz de ortada bir tuhaflık yok mu? Yani medyanın bittiğini ve köşe yazarlarının sonunun geldiğini Cem Küçük’ün söylemesi ilginç değil mi?
Acaba hiç kendine “Durumun bu hale gelmesinde benim de payım var mıdır” diye bir soru sordu mu? Aynaya bakıp medyanın haliyle ilgili kendi yaptıkları adına bir özeleştiride bulundu mu?
Zira kendisi son birkaç senedir bizim sektörün biçerdöver makinası görevi görmedi mi? Onun ısrarıyla kaç kişi medyadan tasfiye olmadı mı? Kovdurduğu kimi yazarlar ayrı gazete kurmak durumunda kalmadı mı?
Birçok köşe yazarı üzerinde kendi sert milliyetçi-muhafazakar görüşleri ekseninde bir manevi terör havası estirmedi mi? Kendisinin basın camiasında yarattığı tedirginliğin, köşe yazarları ve yorumcuların, Küçük’ün tabiriyle “yaşayan ölü” durumuna gelmesinde bir payı yok mu?
Yani ortalığı çöle çeviren biri, şimdi çıkmış kuraklıktan şikayet ediyor. Pes doğrusu!