Yasağı internette deliyorlar; Ev fiyatına 'taşıyıcı annelik'

Abone ol

İnternet siteleri üzerinden yasal olmayan yollarla anne sütü satışının ortaya çıkmasının ardından şimdi de “taşıyıcı annelik” sanal ortama düştü.

İnternet siteleri üzerinden yasal olmayan yollarla anne sütü satışının ortaya çıkmasının ardından şimdi de “taşıyıcı annelik” sanal ortama düştü.

Doğal yollarla bebek sahibi olamayan ailelerin, bazı internet siteleri üzerinden 'taşıyıcı anne arıyorum' ilanı vermesi dikkat çekti. Türk hukukunda suç teşkil eden taşıyıcı annelik için aracı şirketler de devreye girdi.

Aileye uygun bir taşıyıcı anne bulunduktan sonra Kıbrıs ve Gürcistan'da gerçekleştirilen işlemlerin maliyetinin 300 bin liraya kadar ulaştığı görüldü. Taşıyıcı anneliğin zararlarına dikkat çeken Dr. İpek Ada, “Taşıyıcı anneden bebeğe hepatit, HIV, kızamıkçık, su çiçeği, viral, paraziter ve mantar enfeksiyonları geçebilir. Bunlar bebekte hayat boyu kalıcı hasarlar bırakabildiği gibi ölüme bile neden olabilir” dedi.

Türkiye’de yasal olmaması ve cezai yaptırımı bulunduğu halde illegal yollardan taşıyıcı anne arayan ya da taşıyıcı anne olmak isteyenlerin bunu bazı internet sitelerinden duyurdukları ortaya çıktı. Taşıyıcı anne arayışında bulunanların tıbben gebe kalması mümkün olmayan, kronik hastalıkları bulunan, daha önce birden fazla düşük yapmış ve psikolojik travma geçirmiş anne adaylarından oluştuğunu tespit ettiklerini söyleyen Altınbaş Üniversitesi’nden Mikrobiyolog Öğr. Gör. Dr. İpek Ada önemli uyarılarda bulundu.

TAŞIYICI ANNELİKTE ÜÇ YÖNTEM BULUNUYOR

Taşıyıcı annelikte 3 yöntem bulunduğunu ifade eden Dr. İpek Ada, “Birinci yöntemde, tıbben gebe kalınması sakıncalı olunan durumlarda anne yumurta üretebilmektedir. Erkeğin spermi alınarak yapay ortamda döllenme gerçekleştirilerek başka kadının rahmine yerleştirilir. İkinci durumda kadının yumurtası ya da rahmi bulunmaz. Ya da kadın kemoterapi, ışın tedavisi görebilir, kronik hastalıkları olabilir. Bu tarz durumlarda başka bir kadının yumurtası, erkeğin spermi alınarak üçüncü bir kadının rahmine embriyo yerleştirilir. Üçüncü durumda hem kadının yumurtası hem erkeğin spermi bulunamayabilir. Bu tarz durumlarda üçüncü kişilerden alınan yumurta ve spermler yapay ortamlarda döllendirilerek başka bir kadının rahmine yerleştirilir” diye konuştu.

HEM SAĞLIK HEM DE HUKUK AÇISINDAN ZARARLI

Yaptıkları araştırmalara dikkat çeken Dr. İpek Ada, bazı ailelerin internet siteleri üzerinden taşıyıcı anne aradığını ve bunun çok tehlikeli olduğunu vurguladı. Dr. Ada, "Bu kişiler yasal olmayan siteler, kaçak yollar ya da yurt dışındaki yasal olmayan ajanslarla iletişime geçerek taşıyıcı anne adayı arıyorlar. Bazı kadınlar ekonomik sıkıntılar nedeniyle taşıyıcı anne olmak istediklerini ifade ediyor. Yurt dışındaki ajanslarla çalışılırsa eğer bunlar euro üzerinden hesaplanıyor. Türkiye'de yaptığımız araştırmalarda bir ev ya da lüks bir araba fiyatına taşıyıcı annelik yapılıyor. Türkiye'de ise üremeye yardımcı tedavi merkezleri yönetmeliğine göre taşıyıcı annelik hiçbir şekilde yasal değil. Aynı zamanda Türk hukukuna göre çocuğu "doğuran kişi onun annesidir" ibaresi bulunduğundan taşıyıcı annelik ülkemizde hem farklı sağlık problemlerinden hem hukuksal sorunlarla karşımıza çıkmaktadır" uyarısında bulundu.

"BEBEK ÖLÜMLERİNE BİLE YOL AÇABİLİR"

Taşıyıcı annelik yönteminin hem bebek hem anne için tehlikeli olduğunun altını çizen Dr. İpek Ada şu uyarılarda bulundu:

"Taşıyıcı anne adayları ekonomik sıkıntılardan dolayı bu talebi gerçekleştiriyorlar. Taşıyıcı anne adayı arayan kişilerin ya kronik hastalığı bulunuyor. Ya da öncesinden birden fazla düşük yapmış kişiler olabiliyor. Ancak hem taşıyıcı anne hem de bebek için bu durum farklı sağlık problemlerini barındırır. Bunlardan en önemlisi ise taşıyıcı anneden bebeğe HIV, hepatit, kızamık, su çiçeği gibi enfeksiyonlar geçebilir. Paraziter, mantar ve bakteriyel ve viral enfeksiyonlara yol açabilmekte ve bebekte ilerleyen dönemlerde kalıcı sağlık hasarları bırakabilmekte ya da bebeğin ölümüne yol açabilmektedir. Taşıyıcı anne açısından baktığımızda da eğer annenin ilk gebelik deneyimi olacaksa bu gebelik taşıyıcı annenin ölümü ile sonuçlanabilir. Bebek açısından da ölü doğumlar yaşanabilir. Taşıyıcı annenin geçmişi bilinmiyorsa örneğin, alkol bağımlılığı var mı ya da nikotin kafein gibi bir bağımlılığı var mı? gibi durumlar söz konusuysa ve bunlar incelenmediyse, bunlar plesental dolaşım yoluyla bebeğe geçerek ciddi kalıcı hasarlar bırakabilmektedir."

GEÇEN YIL YAPILAN YASAL DEĞİŞİKLİK SONRASI SUÇ

Taşıyıcı anneliğin Türk hukuk sisteminde illegal olduğunu ifade eden Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Sınar, "Eskiden de legal bir müessese değildi ancak eskiden yasak olan şey yalnızca taşıyıcı anneliğin Türkiye'de yapılmasıydı. Türkiye'de bu işi organize eden firmaların oluşumların yurt dışına herhangi bir biçimde bu talepte bulunan aileleri götürmek suretiyle orada embriyo naklini sağlamaları ve taşıyıcı anneliği yurt dışında gerçekleştirmeleri bizim mevzuatımızda suç teşkil etmiyordu. Geçen yıl yapılan yasal değişiklikten sonra artık yurt dışındaki birtakım ülkelere insanların götürülerek Türk vatandaşlarının orada taşıyıcı annelik fiilinin uygulanmasına ilişkin reklam, tanıtım, aracılık benzeri hizmetlerin tamamı suç haline getirildi. Bugün bir web sitesinde veya herhangi bir iletişim aracında ailelere bu yönde bir reklamın tanıtımın yapılması mevzuatımızda suç olarak düzenlendi" dedi.

AVRUPA'DA DURUM NASIL?

Yurt dışında da benzer uygulamaların olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Hasan Sınar, "Almanya'da da taşıyıcı annelik reklamı yapamazsınız Fransa, İngiltere ve İsveç'te de yapamazsınız ama doğu blokuna gittikçe iş biraz değişiyor. Türkiye'nin komşusu olarak sayacağımız ya da çevresinde yer alan Ukrayna, Gürcistan ve Güney Kıbrıs'ta da bu fiillerin serbest olarak gerçekleştirilebildiği söyleniyor. Dolayısıyla Türkiye'de bu ülkelere yakın olduğu için Türk ailelerin bu ülkelere yönlendirilmesi suretiyle böyle bir sektörün oluştuğu biliniyor" ifadelerini kullandı.

BEBEĞİ VERMEK İSTEMEZSE...

Taşıyıcı annelik yönteminin hukuki riskleri de barındırdığını anlatan Doç. Dr. Sınar, "Yurt dışında 9 ay karnında taşıyan anne eğer bebeği vermekten vazgeçerse bebeği almak isteyen aile için dramatik bir durum ortaya çıkıyor. Çünkü hukuken bu tarz durumda aile o bebek üzerinde hak iddia edemiyor. O ülkede Türk kanunları uygulanmayacak. Taşıyıcı annenin bulunduğu ülkenin yasalarına göre ancak orada bir velayet davaları açmaları söz konusu olabilir. Burada da başarılı olma ihtimalleri düşük. Bu işe illegal biçimle giren aileler riski göze alarak hareket etmeleri gerekiyor" uyarısında bulundu.

Meteoroloji'den sağanak uyarısı Yaşam Bursa'da 400 yıllık tarihi çınar ağacını yaktılar Yaşam Öğrencilerin direksiyon başındaki 'Güler ablası' Yaşam Snapchat’te çıplak görüntüleri paylaşılan 14 yaşındaki kız intihar etti Yaşam