Yazlık Saray'da kalmanın tek kuralı bakın neymiş...
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugün kaleme aldığı yazısında geçtiğimiz günlerde görselleriyle yeniden gündeme gelen Yazlık Saray'ı yazdı.
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugün kaleme aldığı yazısında geçtiğimiz günlerde görselleriyle yeniden gündeme gelen Yazlık Saray'ı yazdı.
Çölaşan, Marmaris Sarayı'na gidenlerin bunu gizli tutması gerektiğini ifade etti. Çölaşan'ın bugünkü yazısı şöyle:
Sevgili okurlarım, memleketin çok önemli bir tek eksiği kalmıştı ve sonucu herkes merakla bekliyordu…
Marmaris'te, AKP genel başkanı için yaptırılan yazlık saray acaba açılmış mıydı?
Bazıları açıldı ama Recep Bey orasını kullanmıyor, Marmaris'ten pek hoşlanmadı derken bazıları ise aksini iddia ediyordu…
“Siz ayakta uyumaya devam edin kardeşim, Marmaris sarayı çoktan açıldı ama resmen kullanılmıyor. Kamuoyunun tepki göstermesinden korkuyorlar…”
Türkiye'de her şey, hele bu iktidarın işine gelmeyen her şey gizli tutulduğundan, Marmaris sarayının akıbetini de öğrenmemiz mümkün olmamıştı.
★★★
Bizim gazete de iki günden bu yana bu Marmaris sarayını gündeme getirdi. Eserin mimarı olan Şefik Birkiye açıkladı.
Ancak Ankara'da yaşayan sayın büyüklerimiz bu tesise saray denilmesini istemiyormuş.
Orasının adı “Devlet konukevi” imiş.
O sarayı ilk keşfeden Turgut Özal olmuştu.
Muhteşem bir koy, pırıl pırıl bir deniz… Bir doğa harikası.
Arazinin tamamı orman.
Tamamı SİT alanı, çivi çakmak bile yasak.
Ortasında dört odalı küçük bir ev var. (Kimin olduğunu bilmiyorum.)
Birileri oraya çöktü ve kamulaştırma işlemleri başlatıldı.
Sonrası zaten biliniyor!
★★★
Yazlık saray 2019 yılında bitti ve açılışı yapıldı.
Tekneler için iskeleler, konuklar için ayrıca konutlar, personel ve korumalar için lojmanlar, restoran binaları ve yataklı tesisler, her şey dört dörtlük yapıldı.
Yüz milyonlarca lira para harcandı.
Devletin ve milletin paraları yeni sarayımıza hortumlandı.
Arazi ve plaj bölümü karadan ve denizden askeri koruma altına alındı.
Gerekçe şöyle açıklandı:
“Yabancı devlet adamları orada ağırlanacak!”
Peki yerliler ne yapacaktı?
Onlar da istedikleri zaman gelip kafayı dinleyebilecekti.
Ancak çok önemli bir kural vardı:
Marmaris sarayına gidenler bunu gizli tutacaktı.
Başka bir deyişle saray gizli çalışacaktı.
★★★
Ankara'da bu iktidarın yaptırdığı 1.100 odalı muhteşem sarayı hepimiz biliyoruz. İçeri girmemiz yasak ama girmiş kadar oluyoruz!
Ankara'daki sarayın içinde yüzlerce aşçı ve hizmetliyle birlikte kuş sütü bile var ama bir şeyi eksik…
Denizi yok.
Çok düşündüler ama oraya deniz getirmeleri mümkün olmadı!
92 dönüm araziden oluşan Marmaris sarayı kafalarında yer alan o eksiği inşallah giderecek!
Son sarayımız Marmaris sarayı hayırlı olsun.
Devletin ve milletin kesesinden harcadığımız 105 milyon dolar helal olsun!
Bu konuyu gündeme taşıyan gazeteci arkadaşımız İsmail Şahin'e hepimiz teşekkür borçluyuz.
★★★
Sevgili okurlarım, bu memleketi yönetenler saraylar yaptırmaya doyamıyor.
Bunun tek nedeni, anaları onları saraylarda doğurmuştu.
Anımsayacaksınız, bir de Ahlat sarayı yaptırdılar.
O saray ötekilerle kıyaslandığından biraz daha küçük!
Sadece 26 milyon dolar harcandı ki sudan ucuz valla…
Peki Van gölünün kıyısında Ahlat ve saray…
O sarayın fonksiyonu nedir?
Efendim o sarayda Malazgirt savaşının yıldönümleri kutlanacak.
1071 yılındaki Malazgirt zaferi 26 Ağustos günü kazanılmıştı.
26 Ağustos aynı zamanda 30 Ağustos 1922 zaferiyle taçlanan büyük taarruzun başladığı gün.
Memleketi yöneten bazı kafalar (başkomutanın eseri olduğu için) 30 Ağustos tarihinden nefret eder!
Ahlat sarayı onlara küçük bir kaçış olanağı sağlıyor!
O gün Ahlat'a kaç, Malazgirt kutlamalarını orada düzenle ve büyük zaferi gargaraya getir!
★★★
Yazıktır, ayıptır, günahtır…
Bütün ömürleri, kapıları millete kapalı olan saraylarda ve köşklerde geçiyor.
Ankara'daki büyük saray…
Dolmabahçe sarayı…
Vahdettin köşkü…
Huber köşkü…
Marmaris sarayı…
Ahlat sarayı…
Aklıma ilk gelen bunlar.
Neyse ki şimdiye kadar Topkapı'ya el atıp tadilata girişmediler.
Saraylarda ve köşklerde yaşamak herhalde zevkli iştir.
Hele de devletin ve milletin parasıyla olursa!