Yeni çıkan hızlı koronavirüs testleri ne kadar güvenilir olacak?
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 28 Eylül Pazartesi günü 120 milyon adet hızlı Covid-19 tanı testinin salgınla mücadele için kullanıma sunulacağını duyurdu.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 28 Eylül Pazartesi günü 120 milyon adet hızlı Covid-19 tanı testinin salgınla mücadele için kullanıma sunulacağını duyurdu. DSÖ bu testlerin günler veya saatler süren testlere kıyasla 15 ila 30 dakika arasında sonuç vereceğini belirtiyor.
Bu kitlerin düşük ve orta gelirli ülkelere fayda sağlaması ve zengin ülkeler ile aradaki farkın kapanmasını kolaylaştırması amaçlanıyor.
Yeni testler ne kadar güvenilir olacak?
Bu testler virüsün yüzeyinde bulunan proteinleri tespit ediyor ve PCR adı verilen testlere oranla daha düşük güvenilirliğe sahip.
John Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi Direktörü Dr. Gigi Gronvall euronews'e testleri şu şekilde değerlendirdi:
"Var olan testler daha spesifik. Hızlı testler ise o kadar hassas değil. Dolayısıyla hatalı negatif çıkma olasılığı hatalı pozitif çıkma olasılığından daha fazla. Özellikle de kişi henüz hastalığın başındaysa hatalı sonuç vermesi daha da olası. Ancak elbette test olmak test olmamaktan daha iyidir. Yine de testlerin bir dizi önlem içerisinde sadece elementlerden biri olduğunu unutmamalıyız ".
Hızlı test ile diğerleri arasında fayda-zarar kıyaslaması
Gronall'a göre hız faktörü son derece önemli. 48 saat süren bir test sırasında daha fazla insan enfekte olmaya devam edebilir ki bu da testin amacına ters bir durum oluşturuyor.
PCR testlerinin sonucunu almak için özel laboratuvar ekipmanları ve kimyasalların kullanımı gerekiyor. Bu ortamlar ve bu maddeler dünyanın her yerinde eşit düzeyde mevcut değil. Bu testleri gerçekleştirecek doktor veya çalışan sayısı da aynı şekilde dengesiz.
Bununla birlikte Gronall PCR testlerinin de istenirse 24 saatte ve hatta daha kısa sürelerde sonuçlandırılabileceğini kaydediyor ancak yapılan test sayısı, altyapı eksiklikleri ve testlerin gerekli merkezlere ulaştırılması gibi nedenlerden ötürü sürecin 48 saati bulduğunu anlatıyor.
Tüm testlerin olumlu ve olumsuz yanları olduğuna dikkat çeken Gronall şöyle devam ediyor:
"Hızlı bir test elbette insanların hayatını kolaylaştırır ve her anlamda daha az maliyetlidir. Bununla birlikte malesef hassasiyeti daha düşüktür. PCR testi ise daha çok zaman alır ama daha kesindir. Bu konuda iyi test kötü test şeklinde düşünmek değil hangi durumda hangi test daha iyidir şeklinde düşünmemiz gerekir".
Hızlı testler PCR'a göre salgının yayılmasını daha iyi önleyebilir mi?
Gronall bunun kolay kolay sayılara dökülemeyeceğini ve ortaya kesin bir cevap konamayacağını ileri sürüyor. Esas önemli olan ne sıklıkla test yapıldığı.
Erken dönemde virüsü saptamak ve çembere almak açısından kitlesel hızlı testlerin avantajı ortada. Bir kez salgın kontrol altına alındıktan sonra daha hassas olan testlerin yaygın kullanımına geçilmesi daha işlevli.
Ancak bu noktadaki en büyük sıkıntı hızlı testlerde hatalı negatif çıkanların çemberin içinde tutulamayacak olması. Bu nedenle de hızlı testleri uygulayacak ülkelerde nüfusun birden fazla kez test edilmesi önemli.
Her koşulda test olması gerektiği düşünülen kişilerin kendi kendilerini izole etmeye devam etmeleri gerekli. Normal bir soğuk algınlığı veya Covid-19 testi pozitif çıkmış bir kişi ile temas dolayısıyla test olması gerektiğini düşünen kişi bir süre boyunca kendisi de pozitifmiş gibi dikkatli hareket etmeli.
Gronall'a göre koronavirüsün en tehlikeli dönemi henüz herhangi bir semptomun görülmediği başlangıç safhası. Bu noktada ağız ve burunda olan virüs konuşma ve nefes alıp verme sırasında bulaşmaya devam ediyor.
Hangi durumda hangi test?
Gronall'ın önerdiği çözüm değişik durumlarda farklı testlerin bir arada kullanılması. Örneğin hızlı test olurken PCR testinin de yapılıp sonucun beklenmesi. Testi pozitif çıkan kişilerle temas içerisindeki yakınlarına ise hızlı test yerine mutlaka PCR testi yapılmalı.
Zamanla daha fazla ilaç firması ve sağlık kurumunun piyasaya çıkaracağı testlerle maliyetlerin daha da düşmesi bekleniyor. Her ne kadar zengin ülkeler için bu aşamada maliyetler sorun teşkil etmese de ekonomisi ve gelir düzeyi düşük ülkelerde bu oldukça ciddi bir sorun.
Gronall "Bir aşı mümkün olduktan sonra bile insanlar koranavirüs ve onun farklı versiyonları ile birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda kalacak gibi görünüyor" diyor.