Yeni parti için yola çıkan Çoban Ateşi Hareketi'nden manifesto
Yeni merkez parti oluşumu amacıyla yola çıkan Çoban Ateşi Hareketi'nin İstanbul'da yapılan istişare toplantısında hareketin manifestosu kamuoyu ile paylaşıldı.
Çoban Ateşi Hareketi’nin İstanbul’da yapılan istişare toplantısında, hareketin partileşme yolundaki çalışmalarını hızlandırma kararı alındı.
Toplantıda hareketin manifestosu da ilk kez katılımcılarla paylaşıldı.
16punto.com'dan Atakan Sönmez'in haberine göre; Türkiye’nin merkez sağda yer alan partilerinin 2007’den sonra tasfiye olması nedeniyle siyasetin merkezinde bir boşluk oluştuğunu ve bu nedenle sahipsiz kalan bir çok seçmenin kerhen AKP’yi ve başka partileri tercih etmek zorunda kaldığını vurgulayan Çoban Ateşi Hareketi, merkezde yeni bir parti oluşumu için çalışmalarını hızlandırdı.
İSTANBUL’DA GENİŞ KATILIMLI İSTİŞARE TOPLANTISI
Merkez sağda yeni bir parti için uzun süredir Türkiye’nin çeşitli illerinde çalışma yürüten Çoban Ateşi Hareketi, İstanbul’da istişare toplantısı gerçekleştirdi.
Toplantıya Hareketin Koordinatörlüğünü yürüten Eski Bakanlardan Rıfat Serdaroğlu, Hareketin Sözcülüğünü üstlenen Murat Uysal ve Gürkan Çakıroğlu’nun yanı sıra eski bakanlar Mehmet Gazioğlu, Tınaz Titiz, Nurhan Tekinel, DYP eski Kayseri Milletvekili ve Demokrat Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Osman Çilsal, dört dönem Fethiye Belediye Başkanlığı yapan Behçet Saatcı, Türk-İş Eski Genel Mali Sekreteri Enver Toçoğlu, Eski Bakanlardan Ersin Faralyalı’nın oğlu Serdar Faralyalı, (DYP) eski Antalya Milletvekili Hasan Namal’ın kızı Ebru Namal, Aydemir Alıçlar, Çoban Ateşi Hareketi Karadeniz Temsilcisi Eyüp Demir, Adalet ve Demokrasi Platform Genel Başkanı Yusuf Diril’in yanı sıra Bursa, Antalya, Sakarya, Gaziantep, Kayseri, Adana, Rize, Çanakkale’den gelen katılımcılar iştirak etti.
SERDAROĞLU: EN BÜYÜK SİYASİ HATAM TANSU ÇİLLER’İ DESTEKLEMEKTİ
Çoban Ateşi Hareketi’nin Milli Mücadele döneminde köylerde yakılan çoban ateşlerinden ilhamla yola çıktığını belirten eski Sağlık Bakanı Rıfat Serdaroğlu, kendilerinin bu hareketin başlangıcında taşın altına ellerini koyduklarını ancak siyaseten bir makam veya koltuk beklentisi içinde olmadıklarını söyledi.
Türkiye’nin yakın siyasi hayatında görev alan herkesin özeleştiri yapması gerektiğinin altını çizen Serdaroğlu, kendisinin en büyük siyasi hatasının ise Tansu Çilller’i desteklemek olduğunu söyledi. Serdaroğlu, kurulacak partinin bir lider partisi değil kadro partisi olacağının altını çizdi.
Rıfat Serdaroğu, yeni parti için en uygun koşulun oluşması için yaz boyunca çalışmaların devam edeceğini ve Çoban Ateşi Hareketi’nin hedefinin bütün illere ve ilçelere ulaşmak olduğunu söyledi.
MURAT UYSAL: SİYASETİN FİNANSMANI DA YAPISI DA DEĞİŞMELİ
Çoban Ateşi Hareketi’nin Sözcüsü Murat Uysal da yaptığı konuşmada Türkiye’nin önündeki öncelikli konular hakkında Çoban Ateşi Hareketi’nin çözüm önerilerini sıraladı.
Türkiye’de siyasetin finansmanının şeffaf hale getirilmesinin öneminin altını çizen Uysal, “Öte yandan siyasi partilerin hazine yardımı yapılmasına da karşıyız. Eğer bir parti kendi üyelerinin aidatları ile ayakta duramıyorsa zaten o partinin topluma vereceği bir şey yoktur. Öncelikle kendi üyelerini inandıramamıştır” dedi.
Mevcut siyasi yapıda yüzde 1 oy alan partilerin bile denklemi değiştirmekte ne kadar önemli olduğunun özellikle son yerel seçimlerde bir kez daha ortaya çıktığını söyleyen Uysal, “Belediye seçimine yüzde 1’lik oyla seçimin kaderi değişiyor. Ancak ülke yönetiminde söz sahibi olmak için yüzde 10 barajı gibi bir engel çıkartılıyor. Öncelikle siyasette rekabetin ve temsil sorununun aşılması için yüzde 10 barajının düşürülmesi gerekiyor” dedi.
Murat Uysal, sadece parti kurmak için yeni bir tabela partisi kurmak için yola çıkmadıklarını, ülkenin geleceği için taşıdıkları kaygılar ve çözüm önerileri konusunda inanmış bir kadroya seçmenlerin de güveneceğini belirterek “Bugün önümüze yine AKP içinde yıllarca siyaset yapan isimler sanki çareymiş gibi yeniden getiriliyor.
Oysa bu isimlerin ülkeye verecekleri bir şey olmadığı açıkça ortadadır. Ülkenin bugün yaşadığı temel sorunların altında bu isimlerin uyguladıkları politikalar var” dedi.
ÇAKIROĞLU: AKP BİR NETİCE
“Ülkemiz maalesef geçmişten günümüze hiçbir zaman tam anlamıyla bir hukuk devleti ol(a)madı lakin hiçbir zaman da bugünkü gibi bir polis devletine dönüşmemişti.” diyen Gürkan Çakıroğlu ise yaptığı konuşmada AKP’nin yaşanan süreçlerin bir sonucu olduğunu belirtti.
“Dünden bugüne ülke yönetiminde güç, adeta bir kısır döngü içerisinde sırasıyla elden ele geçti ve gücü her eline geçiren siyasi parti ya da hareket diğerlerine iktidarı sopalaştırarak dayağı atıp sırasını savdı.
Tabi bununla da yetinmeyen siyaset, yedi sekiz mahalleden oluşan Türkiye’de bu mahallelerin birbirlerine karşı kışkırtıp durdu.
Bir mahallede yangın çıkınca diğer mahalle veya mahallerden ona su taşımak yerine odun atan zalimlik ya da sırtını dönen kayıtsızlık iç ve dış mihraklara her türlü kötülük için imkanı verdi.” diyen Çakıroğlu, “Acılar kimliklere, sınıflara, yörelere göre ayrılmamalı, tüm yurttaşlarımız kucaklanmalı! Bu cenderen çıkış ancak ve ancak sağdaki bu paradigma değişikliği ile mümkündür.
Bu paradigmayı oluşturduktan sonra ise derhal yollara düşmemiz gerekmektedir. Bizim 1920’de ki 1.Meclis’den sonra tıpkı onun gibi bir 2.Meclis’e ihtiyacımız var. Ülke restorasyon ile düzeltilemeyecek bir yıkımın içinde. Yeniden inşa sürecinde eski dönemin kalıntıları ile yeni ve düzgün bir şey inşa etmek imkânsız.” diye konuştu.
“BU İNSAN MALZEMESİ İLE BU COĞRAFYADA EN FAZLA UŞAK OLURUZ”
Türkiye’de en büyük sorunun “sorun çözememek” olduğunun altını çizen eski bakanlardan Tınaz Titiz ise Türkiye’de uygulanan eğitim sisteminin artık öğrencilerin kendi dillerinde kendilerini ifade edemeyecek kadar kötü bir sistem olduğunu belirterek, “Siyasette de ticarette de temel malzememiz insan.
Türkiye mevcut insan malzemesi ile herkesin gözünün üzerinde olduğu bu topraklar üzerinde varlığını sürdüremez. Sürdürse de ancak başkalarının uşaklığını yaparak sürdürebilir” dedi.
İstişare toplantısında Çoban Ateşi Hareketi’nin ortaya koyduğu manifesto taslağı üzerinde tartışmalar, görüş ve öneriler gün boyu sürdü.
MANİFESTO’DA NELER VAR?
Çoban Ateşi Hareketi’nin “Biz binlerce yıllık tarihe bu vatanda, o tarihi parçalamak isteyenlerin karşısına dikilen bu toprakların çocuklarıyız. Bu toprakların her karışının sahibi, çocuklarına bu toprakları sağ salim teslim etmek isteyenleriz. Biz hiç kimseyiz, Biz Türkiye’yiz” sözleri ile başlayan manifestoda öne çıkan ilkler şöyle:
- Ulus Devlet modeli esastır. Her ne ad adı altında olursa olsun, yerel özerklik ya da federasyon benzeri yapılanmalar kabul edilemez.
- Özel alanda herkes istediği dili konuşma ve özel eğitim kurumlarında istediği dili öğrenme ve öğretme hakkında sahiptir ancak devletimizin resmi dili tektir, o da Türkçedir.
- Laiklik vazgeçilmez ilkedir. İnanç özgürlüğü devletin teminatı altındadır ve Diyabet de bu esasta yeniden yapılandırılmalıdır.
- Millet Meclisi 400 vekilden oluşmalı ve 100’ü dar bölge geri kalanı ise nispi çoğunluk yöntemi ile seçilmelidir. Ayrıca 100 üyeden oluşacak bir Yürütme Meclisi kurulmalıdır.
- Siyasi Partiler Kanunu değişmeli ve seçim barajı yüzde 5 veya altına çekilmelidir.
- Yargının bağımsızlığı mutlaka sağlanmalıdır. Hakimlik teminatı sonuna kadar savunulmalı ancak yargı mensupları, kararlarından ötürü şahsi sorumluluğa tabi tutulmalı ve rücu mekanizması işletilmelidir.
- Tam bir mutabakat ile yeni bir Anayasa yapılmalı.
- Fırsat eşitliğine ayalı yeni bir eğitim sistemi kurulmalı ve YÖK kapatılmalı.
- Piyasa mekanizması güçlendirilmeli ancak istihdama ve yüksek teknolojiye dayalı bir üretim ekonomisi modeline geçilmelidir.
- Mülakat sisteminin sona erdirilerek liyakata dayalı sistemin kurulması şarttır.
- Medya bağımsızlığı sağlanmalı ve özgür yayıncılığın önü açılmalı.
- Kadınların önündeki tüm engeller kaldırılmalı ve kadına yönelik her türlü şiddet en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
- “Yurtta Barış, Dünyada Barış” şiarını benimseyen bir dış politika uygulanmalıdır.
- Gıda güvenliği milli güvenlik politikasının temel unsurlarından biri olarak ele alınmalıdır. Tarım faaliyetlerine katılım yeniden cazip hale getirilmelidir.
- Doğanın işleyişini bozmadan insan ile birlikte tüm canlıların yaşam haklarına sonuna kadar uyacak, çevre bilincine uygun devlet politikası geliştirmek zorunludur.