Yılmaz Özdil: Bu olayın aslına bakarsanız perşembenin gelişi çarşambadan belli

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Bizim TV'de Lale Özan Arslan'ın konuğu oldu.

Gazeteci ve siyasilere yapılan saldırıları değerlendiren Özdil, "Bu aslında bir sürecin sonucu. Buna benzer bin tane olay yaşadık. Tweet atanı tutuklayıp mermi atanı sokağa saldılar bu ülkede" dedi.

Yılmaz Özdil, Bizim TV'de Lale Özan Arslan'ın sorularını yanıtladı.

“DAYAĞI YİYEN DAYAĞI ATANDAN DAHA FAZLA KALIYOR KARAKOLDA”

Gazeteci ve siyasilere yapılan saldırılarla ilgili açıklamalar yapan Özdil, şunları söyledi:

* Bu aslında bir sürecin sonucu. Buna benzer bin tane olay yaşadık. Tweet atanı tutuklayıp mermi atanı sokağa saldılar bu ülkede. Şu son olayda da görüyoruz işte. Halil Sezai komşusuyla itekleşti diye adamı hapse attılar. Sokağın ortasında beyzbol sopalarıyla adam döveni serbest bırakıyorlar.

* Bir yandan çok hazin bir yandan çok komik. Orhan Uğuroğlu, değerli abimiz, aydın gazeteci, arabayla falan çarptılar, saldırıya uğradı, adliyede vs. ifadeleri 6-7 saat sürdü, Orhan Uğuroğlu’na sopalarla saldıranlar adliyeden 2 saatte çıktı. Dayağı yiyen, dayağı atandan daha fazla kalıyor karakolda. Dünya tarihinde böyle bir rezalet ancak bu ülkede yaşanır diye düşünüyorum.

“BÖYLE ADALET, BÖYLE HUKUK OLUR MU?”

* Bu tabi sadece bugünün meselesi değil. Sokakta diyorlar ki, ‘Böyle giderse sokakta adam vururlar’ diyor. Sokak adam vurdular zaten. Can Dündar’a adliyenin önünde ateş ettiler. Can Dündar gazeteci değil miydi? Adliyenin bahçesinde gazeteciye ateş ettiler, bugün diyorlar ki ‘Savcı tehdit edilir mi?’ O adliyede hakimler, savcılar yok muydu?

* Can Dündar’a vuramadı adam, bir başka gazeteci arkadaşımızı ayağından vurdu, 5 ayda çıktı. Adliyenin bahçesinde gazeteciyi vurduğunda bile en fazla 5 ay yatıyorsun. Böyle adalet, böyle hukuk olur mu arkadaşlar?

“PERŞEMBENİN GELİŞİ ÇARŞAMBADAN BELLİ”

* Kırmızı Kedi Kitabevi’ni de mesela maskeli adamlar bastı, bıraktılar. Sabahattin Önkibar’a kitap fuarında saldırdılar. Fuarda 500 bin kişi var. 500 bin kişinin içinde gelip adam saldırdı.

* Kemal Kılıçdaroğlu’na Meclis’in koridorunda kafa attılar. Diyorlar ki ‘Siyasilere de saldırı olur’ falan. Daha ne olacak? CHP Genel Başkanı’na Meclis’in içinde kafa attılar.

* CHP Genel Başkanı’nı İçişleri Bakanı’nın birtakım hakaretamiz hedef göstereceği açıklamaları üzerine döve döve öldürmeye kalktılar bu ülkede. Madımak misali sığındığı evi ateşe vererek diri diri yakmaya çalıştılar. Şimdi diyorlar ki ‘Bu böyle giderse siyasetçilere yönelir’ falan. Barış Atay’a saldırdılar. Barış Atay, siyasetçi değil miydi?

* Burada farklı bir durumla karşı karşıyayız. Bu olayın aslına bakarsanız perşembenin gelişi çarşambadan belli. AKP lehine, iktidar lehine saldırılar serbest bırakılıyor, AKP muhalifi olduğu düşünülen insanlar hangi kesimden olursa olsun en ağır şekilde cezalandırılıyor.

“DİYORLAR Kİ ‘BUNDAN SONRA NE OLUR?’ DAHA FECİ OLUR”

* ‘Ben liste yaptım komşuları öldüreceğim’ diyen kadını serbest bıraktılar bu ülkede. Diyorlar ki ‘bundan sonra ne olur?’ Daha feci olur.

* Üzerinde durmamız gereken iki konu var. Birincisi gazetecilerle beraber ülkücü kökenli, milliyetçi kökenli bir siyasetçi de saldırıya uğradı. Kafasını yardılar. Hatta vuranlar da daha önce Tayyip Erdoğan’ı tehdit eden videolar hazırlamışlar. Bakıyoruz, burada çok hazin bir durum benim açımdan da bir gazeteci olarak.

* Selçuk Özdağ, milliyetçi kökenli bir siyasetçi gençliğinden itibaren Ülkü Ocakları’nda Muhsin Yazıcıoğlu ile siyaset yapmış biri. Ama neticede AKP milletvekiliydi. Şimdi bu Selçuk Özdağ, AKP milletvekiliyken mesela benim hapse girmem için suç duyurusunda bulunmuştu.

* Facia olmuştu, 301 madencimizi AKP’nin taşeron politikaları yüzünden göz göre göre katlettiler bu ülkede ve Tayyip Erdoğan bölgeye gitti, güya taziyede bulunmaya ama danışmanları madencileri yerlerde tekmelediler. O zaman Başbakandı Tayyip Erdoğan. Girdi markete, marketçiyi dövdüler. Bir sürü rezillik oldu. Bu rezilliklerle ilgili ben yazı yazdığımda bu rezillikleri örtebilmek için bir kampanya başlattılar.